Bir devlet için en büyük umarsızlık, yurttaşların; genel kolluk gücüne ve
adalet cihazına ait inancı tartışmasıdır. İster; çıkar amaçlı veya tepkisel ya
da töre ve husumet gibi öznel dürtülerden kaynaklansın, isterse de siyasal,
sosyo-ekonomik ve kültürel alanlarda halktan yana yer alanlara yönelik toplumsal
yankılı saldırılar olsun, mutlaka açığa çıkarılmalıdır. İzleme, inceleme ve
soruşturmalarla yargılamalar, kamuoyuna mutlaka güven
vermelidir.
İnsanların üzüldüğü, kınadığı ve çözümünü istediği
“faili meçhul” olaylar, Türkiye’de aşılamamıştır. Kimliği
bilinmeyen kişi veya örgütlerce işlenilen suçlar ve özellikle de cinayetler,
kamuoyu vicdanında onulmaz yaralar açmıştır. Öbür yandan; yeterli deliller elde
edilememesine dayalı ve cezai sorumsuzluk doğuran “takipsizlik”
kararları ve “zamanaşımı” öğeleri de kimi kez olumsuz yasal
zeminler sağlamıştır.
İrdeleme
Öznel nitelikli olanların ötesindeki faili
meçhul saldırıların, ilerici dünya görüşüne sahip Cumhuriyetçi ve devrimci
kişilere ağırlıkla yöneltildiği gerçektir. Toplumcu düşünce ve davranışlar,
aydınlanma karşıtlarında kuşkular uyandırmaktadır. Çünkü bireysel kaygıların
dışlandığı kamusal yararlı amaçlar, kendilerinin yaşam alanlarında yoktur.
Onların kavlince toplumcu bir çırpınma içindekilere biçilen gelecek canlarını
almaktır!..
İnsanlık tarihine atılan nesnel bir bakış; sömürüye dayalı, ezici, bireyci
veya zümreci tavırlı totaliterliği, halkçılığın can düşmanı olarak saptar.
Hurafe ve safsataların eşlik ettiği ve fantastik motiflerin hüküm sürdüğü
koşullarda, insani dirlik olamaz. Aydınlanma, karşıt eksenli egemen güçlerin
yadsıdığı asli gerçektir. Çünkü aydın bir kitleyle uğraşmak zordur. Baskıcı
yöntem ve karartmalar sökmez. Bağnazlığın desteğinde yol almaksa kolaydır.
Demokratik rejimin doğal yanı, düşüncelerin kayıtsızca savunulmasıdır. “Hoşa
giden veya gitmeyen” ayrımı yapılmadan ve körlemesine “aykırılık” karşıtlığına
girilmeden zıtlıklara dayanıklılık gösteriliyorsa, orada demokratik olgunluk var
demektir. Yoksa, insanlık onurunu hiçe sayan despot siyasetlerin dünyalarındaki
yöntemlerle özgür düşünce kaynakları kurutulmaya kalkılıyorsa, çekilecek çileler
çoktur.
Faili meçhul utancın bir ülkenin başına gülle gibi düşmesindeki sorumluluk,
halk düşmanlarına aittir. Onlar; ayrımcı, çıkarcı ve sömürgeci odaklara
bağımlıdır. Emperyalizme yaslanmış kulvarlarda, iç ve dış bağdaşıkların birlikte
kotarılacak işleri arasında, faili meçhul planlamalar da önemli yer tutmaktadır.
Bu nedenle devlet; ne emperyalist ve ne de onun buyruklar alan antidemokratik
yandaşı olmalıdır. Çünkü böylesi ülkelerde toplum artık zavallı bir yığın ve
içinden çıkan aydınlar da saldırı tahtasıdırlar.
Acılar ve devlet
Ülkemizde; İpekçi, Mumcu,
Kışlalı, Aksoy, Üçok, Hablemitoğlu, Türkler, Dursun, Köksal, Bedri Karafakioğlu,
Gaffar Okkan, Ümit Doğanay, Çetin Emeç, Doğan Öz, Bedrettin Cömert, Ahmet Özkan
ve nicelerine ilişkin faili meçhuller aydınlanabildi mi? Eşref Bitlis
konusu ne oldu? Cavit Orhan Tütengil’in yargıdaki dosyası
yitirilmedi mi?
Devlet; halk organizasyonudur. Eğer “ideal bir devlet”
varsa, ilerici ve toplumcu ölçütlerde olması gereken kamu düzenine
kastedenlerin yakasından tutar, ortaya çıkararak cezalandırır. İnsani ölçütlere
dikkatli yönetimler için bile en çarpıcı olumsuzluk, ülkesindeki faili
meçhulleri çözememektir. Hele devletlerin siyasal erkleri, güven vermeyen
hükümetlere geçerse meçhullüklere gizemli şallar da atılabilir. Devletin
“ceberut” bir yönetsel eğilime düşmesi sonucunda “hukuk dışılıkla”
birlikte anılması olağanlaşabilir. Felaket de budur.
Faili meçhul haller, emperyalizmin bu ülke ve halkın işlerine karıştırılmaya
başlandığı dönemlerden bu tarafa doğru gelmiştir. Suç sınırlarını aşmış özel
merkezlerin, 1955’lerden sonra Türkiye’de belirmeye başlaması savları da hep
gündemde değil midir?
Sonuç
Halkçı-devrimci özgüvenle yoğrulmuş saydamlığı
kurabilen “Kemalist” devlet işleyişine göz atınız. Faili meçhul
bir hal, tek gizlide kalmış cinayet var mıdır? Aydın ve demokrat bir Türkiye
ancak; Atatürk ilke ve esaslarına bağlılıktan esinlenen kamu anlayışıyla
özdeştir.
Ertuğrul Kazancı Eğitimci/Hukukçu
Yorum Gönder