Üstelik de mahkeme aracılığıyla gönderilen bu tekzipte, hakarete uğradım!
Eğer o tekzipte yer alan ifadeleri bu sütunlarda ben yazmış olsaydım, on binlerce lira tazminat ödemek zorunda kalırdım.
Gelin görün ki; mahkeme, eski Adalet Bakanı ve Müsteşarı Ahmet Kahraman’ın bu hak ve hukuk ihlalini yerinde (!) gördü.
Peki; hatalı mıydım?
Hayır... Eski Adalet Bakanı ve Müsteşarı’na, kendisinin gazetecilere verdiği demeçten yola çıkarak bazı sorular sormuştum; o kadar!
Bilirsiniz, hatalı olsam, mertçe özür dilerdim.
Ama o ve avukatı sorularıma yanıt vermektense, hukuku kullanarak küfretmeyi tercih etti.
Ve siz uğradığım bu büyük haksızlığı, dün binlerce destek mesajı göndererek protesto ettiniz.
Hepinize teşekkür ederim.
En ilginç mesajlardan biri de Avukat Haluk Pekşen’den geldi.
Kendisi; Türkiye Halk Bankası’nın eski Yönetim Kurulu Başkanı ve Genel Müdürü Yenal Ansen ile dönemin beş yönetim kurulu üyesinin avukatı...
O mektubu paylaşmak istiyorum.
Gerçekleri, gözlerinizle görmeniz için:
Adalet Bakanlığı E. Müsteşarı Sn. Ahmet Kahraman ile ilgili yazılarınızı ve tekzip metnini ilgi ve ibretle okuduk.
Sizi toplumu aydınlatma adına bu konudaki görüş ve cesur yazılarınızdan ötürü tebrik ediyoruz.
Adalet Bakanlığı E. Müsteşarı Sn. Ahmet Kahraman, ‘siyasetten arındırılmış daha fazla demokrasi ve daha fazla adalet’ getireceğini iddia eden bu iktidar döneminin en önemli isimlerinden biri olarak öne çıkmıştır.
Ancak devletin çok önemli bir makamında özellikle yargı gibi mutlak tarafsızlık gerektiren bir yüce görevden sonra, Sayın Müsteşar’ın, ticari alanda özel banka statüsü ile rekabet ortamında çalışan bir anonim şirketin yönetiminde görev alması, hiç de kabul edilebilir bir durum değildir.
Herhalde olsa olsa bu durum bizim gibi ileri demokrasilerde oluyordur.
Şöyle ki:
Sayın Müsteşar’ın görevi sırasında T. Halk Bankası’nın önceki yönetimleri lehine verilmiş 54 karara ilişkin dosya, hiçbir somut ve yeni delil olmamasına rağmen, istisnai bir yol olan ‘yazılı emir’ yoluyla bozulmuştur.
Bu bozma kararlarının bir kısmında Sn. Ahmet Kahraman’ın da imzası vardır.
Sn. Ahmet Kahraman, emeklilik sonrası, T. Halk Bankası’nın Yönetim Kurulu Üyesi yapılmış, maddi ve manevi yeni imkanlara kavuşmuş ve böylece önceki yönetimler lehine sonuçlanmış ve bir kısmı kendi imzasıyla bozulan davaların, bu kez tarafı haline gelmiştir.
Bunun ne meslek etiği ile ne de tarafsız ve bağımsız adalet anlayışı ile uyuşan bir tarafı vardır.
Halk Bankası’nın 2003’den bu yana görevde olan yönetimi ile aralarına yeni katılan Sayın Emekli Müsteşar’ın, bir bölümü vefat etmiş ve tamamı emekli eski yöneticiler hakkında beraat ve takipsizlikle sonuçlanmış onlarca davanın, bozulması için ortada somut ve hiçbir yeni delil olmamasına rağmen girişimde bulunması ve bozma kararlarına imza koyması, her halde iktidara yaranmak ve adeta devri sabık yaratmak amacıyla olması gerekir. (...) Şimdi de Sn. Ahmet Kahraman, Banka Yönetimi tarafından adeta ödüllendirilerek Yönetim Kurulu Üyesi yapılmıştır. (...) Nitekim son dönemde oluşan yargı kararlarında, Sayın Müsteşar’ın etkisi olduğu algısı, hukuk camiasında giderek yaygınlaşmıştır. (...)
Adalet Bakanlığı Müsteşarlığı yapmış bir kişinin, aleyhe karar verdiği ve imza koyduğu dosyaların tarafı olarak, Halk Bankası Yönetimi’nde yer almasının, hem hukuk meslek etiği, hem de tarafsız bir adalet anlayışı açısından kabul edilebilir ve hoş görülebilir hiçbir yanı yoktur.
Durumu kamuoyunu bilgilendirmek amacıyla takdirlerinize sunarız.
Saygılarımızla
Halk Bankası Önceki Yönetim Kurulu Üyeleri Vekili
Av. Haluk PEKŞEN”
Başbakan, kendisine saygıda kusur etmeyen dört bakanı bir çırpıda görevden aldı. Diğer üçüyle ilgili de söyleyecek çok şey var ama ben, bir zamanlar CHP’nin Genel Sekreterliği’ni yaptığı hâlde, dincilerle kol kola giren eski Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay’a sormak istiyorum:
Değdi mi?
Dünyadaki en fazla tutuklu gazeteci rekorundan sonra bir rekora daha imza attık:
Dünyadaki en genç gazeteci tutuklu da artık bizde!
Adı, Sami Menteş, Yurt Gazetesi Muhabiri...
Çok enteresan bir dosyanın peşindeydi:
Tıpkı aynı dosya yüzünden başına olmadık işler gelen Nedim Şener gibi, o da öldürülen gazeteci Hrant Dink ile ilgili “bilinmeyenler”in ardına düşmüştü.
Bu yüzden bazı avukatlarla görüşüyor, bilgi topluyordu.
Sen misin görüşen, sen misin merak eden, sen misin bilgi toplayan?
O avukatlarla birlikte, terör örgütü üyesi olmakla suçlandı ve içeri tıkıldı!
Sami Menteş’in gazeteci arkadaşları bugün saat 20.00’de Taksim’deki tramvay durağında onun için yürüyecekler.
Destek vermek isteyenlere duyurulur...
Yorum Gönder