Yabancı ülke çiftçisine 3 yılda 3 milyar dolar gitti. Kasaplık,
kurbanlık, besilik, damızlık inekler, öküzler, boğalar, koyunlar ithal
geldi.
Yabancı ülke çiftçisine.
3 yılda 3 milyar dolar gitti.
3 yıl yerli çiftçi önce sevindi.
Sonra üzüldü.
Başına vurdu.
Resmi rakamlara baktım; 3 yılda tamı tamına 3 milyon baş hayvan ithal edildi. Depoları ve meraları ithal canlı hayvan, ithal et doldurdu.
Mantardan bir hayvancılığı geliştirme modeli bulundu: Tarım bakanlığı;
80 milyon TL hayvancılık desteğini 2.4 milyar liraya çıkardı. Düşük
faizli 7 milyar TL kredi verdi. 3 milyar dolarlık da canlı hayvan ve et
ithal etti.
Kurban bayramı geldi.
Türkiye ithal kurban kesti.
Xxx
Bayram geçti gitti.
Saman bulunamaz oldu.
Üretici, 1 kilo sütü sattı.
Parasıyla 1 kilo yem alamadı.
Saman sütten pahalı olunca üreticiler hayvanlarını kesmeye
başladılar. Et ve Balık Kurumu, hayvanlarını kesmek isteyen çiftçiye 5
ay sonrasına gün vermeye başladı. Hayvancılık Bakanı ve Başbakan,
sürekli övünüyor, geriliyor, kabarıyorlardı.
Kabarmalar mantar çıktı.
Ciddi çalışma yapılmamıştı.
Planlama fiyasko, öngörü sıfırdı.
Devletin çiftçiye verdiği 2.4 milyar liralık hayvancılık desteği ile 7
milyar TL düşük faizli kredi sonunda üretici hayvanına saman bulmadığı
için büyük zarara uğramıştı.
Xxx
Aylar akıp gidince!
Yıllar geçip bitince.
Altın çözüm bulundu.
İthal saman geldi.
Bulgaristan’dan kamyonlarla getirilen ithal sarı samanlar Erzurum’a ulaştı. Depolara kondu. Erzurumlu çiftçiler, “Bulgar sarı samanını alkışlarla” kutladılar. Ülkenin doğusu Erzurum’da vatandaş ithal samanı alkışlarla kucaklarken ülkenin batısı İstanbul’da vatandaş, “Hollanda’dan toplam maliyeti 23 milyon Euro’ya ithal edilen topçu Sneijder’i coşku ve gururla” bayram havasında karşıladı.
Kaderin tesadüfü!
Hayvana yedirilecek ithal ot ile topa vuracak ithal ayak aynı gün ülkenin doğusuyla batısına yeri yerinden oynatacak “yerli bayramı sevinci” yaşattı.
Xxx
Türk futbolu batmış.
70 milyonluk ülkede Türkiye’nin en büyük kulüpleri, oynatacak sol bek, sağ bek, orta saha, ileri uç oyuncu bulamıyor.
Alt yapı dökülüyor.
Kulüplerin başına, kendi işadamlıklarını parlatmak için gelen başkanlar “ithal topçu” getirmeye
abandıkça abanıyorlar. Alt yapılardan dünya liglerinde oynayabilecek
yerli futbolcu çıkmıyor. Türk Milli takımı bile kadrosunun çoğunluğunu
yurt dışına işçi olmak için giden gurbetçilerin; o ülkelerin
altyapısından yetişmiş futbolcularla kurmak zorunda kalıyor.
Türkiye et yemek seviyor.
Bulgar samanı ithal ediyor.
Türkiye futbol seviyor.
Hollanda’dan topçu getiriyor.
Başbakan “bu mantardan sevinçleri” ülkeyi iyi yönetmek adıyla pazarlıyor.
(uyan borusu)
Bina tarihi!
Kablo kelek!
Padişahımız Abdülaziz’in yüksek faizli dış borç bularak yaptırdığı ve
Galatasaray Üniversitesi Vakfı’nın elinde geçmiş olan142 yıllık tarihi
ahşap bina, akşamın karanlığında Marmara çırası gibi yanıverdi. Bina
tarihiydi. Elektrik kabloları eski. Tarihi eseri kullananlar, nedense
binayı yangından koruyacak önemleri düşünmediler. Bina tarihiydi.
Kablolar ise kelek. Bekleyin bir iki gün içinde; yangına sebebiyet veren
günah keçisi “kelek kablolar oldu” diyeceklerdir. Polat Tover yandığında da “Bina akıllı. Klima aptal” demişler yangını klimaya yüklemişlerdi.
Yorum Gönder