Başlıklara bakılırsa, AKP’nin Öcalan’la “yeniden Kürt Açılımı” başlatması(!) operasyonunun bir de halkla ilişkiler boyutu var. Öyle ki Cengiz Çandar bile estirilen rüzgârın şiddetinden tedirgin… Kim bilir, belki de “büyük beklenti” yaratarak, başka hesapların peşindedirler.
Öcalan’ın 21 Mart’tan önce çağrı yapacağı, Öcalan ile BDP’nin MİT’in moderatörlüğünde müzakere yaptığı, Hakan Fidan’ın 180 büyükelçiye “asıl sorun PKK’deki yabancılar” dediği, kimi yorumculara göre Erdoğan ile Öcalan’ın
Kandil’e karşı ittifak içinde olduğu, hatta BDP’nin Kandil’in sesi
olmayı tercih ederek muhatap olma şansını yitirdiği için MİT’in Öcalan’la görüştüğü bile yazıldı, çizildi…
Yazarken “BDP Kandil’in sesi ise Öcalan kimin sesidir” gibi en
basit soruyu bile aklına getiremeyecek kadar güdümlü yazan yorumcuları
geçtik fakat müzakerelerde Başbakan’ın özel temsilciliğini yapan birinin
Suriyeli Kürtleri PKK’deki yabancı diye nitelemesi “Kürt’ten” ne
anladığını, daha doğrusu anlamadığını ortaya koyması bakımından
önemlidir!
İKİ PKK
Maksat Kürt değil de ABD’nin işleri olunca, haliyle konuyu getirip Aydınlık’a bağlıyorlar ve bizi “MİT’in PKK’ye silah bıraktıracak olmasından rahatsız olanlar” diye sunuyorlar. Hadi bu sağcı gafili geçtik de, solcu olduğunu iddia edene ne demeli? Aydınlık ve Sol gazetesinin manşetlerinden hareketle iki gazetenin “Şefik Hüsnü’nün torbasından düştüğünü” söyleyerek “ortak köken” keşfeden ve “Şefik Hüsnü bütün Kürt ayaklanmalarını İngilizlerin, emperyalizmin oyunu olarak mahkûm etmiştir” diyen bu zavallı, PKK kuyrukçuluğunun sosyalizm düşmanlığına vardığını da mı fark etmez?!
BDP sayesinde TBMM’ye giren ve varlığının dayanağı PKK olanların
varacağı yer kuşkusuz PKK’yle birlikte emperyalizmin kucağı olacaktır!
Ancak anımsatalım. PKK’de “Görüşmelerde en zor durumda olan Öcalan’dır. Hükümetin ve Kürt halkının kendisinden beklentileri farklıdır.” (ANF, 4 Ocak 2012) sesleri çıkmaya başlamıştır. Şimdiden hangi PKK’ye yaslanacaklarını düşünmeye başlasınlar!
Nitekim Murat Karayılan da “Kimse gevşememeli, herhangi bir
beklentiye girmemeli. Önemli olan İmralı’nın ne diyeceği değil, devletin
ne yapacağıdır” diyerek merkezde kendilerinin olduğu mesajını
vermiştir!
KÜRT BAHANE, MAKSAT ABD’NİN İŞLERİ
Aydınlık’ı “PKK’nin silah bırakmasından rahatsızlar” diye suçlamaya kalkanların, aynı zamanda başyazarını, “müzakere” ettikleri Öcalan’ın fikir babası ve PKK’nin iki liderinden biri diye karalamaya yeltenmesi, görevleri gereğidir.
Yoksa gayet iyi bilirler ki, Aydınlık 80’lerde Kürt
yurttaşlarımıza dışkı yedirildiğini manşet yapma cesareti gösterdiğinde,
köy yakmaları ve kasaplar deresi gibi konuları gündeme getirdiğinde,
kart kurt diyenlere inat “Kürt” dediğinde ve bu yayınları nedeniyle en
ağır cezalara çarptırıldığında, kendileri Evren-Özal rejiminin şakşakçıları arasındaydılar…
O yüzden de maksatları hiç Kürt olmamıştır, hep ABD’nin işleri gereği Kürt seviciliğine soyunmuşlardır…
Bugünkü “PKK silah bırakacak” rüzgârı da, Irak meselesi de, Suriye
meselesi de ABD’nin “Kürt devleti” planı gereğidir. Bu gerçekten
atlanamaz!
BATI ASYA BİRLİĞİ
Bakın Yeni Şafak’ın Genel Yayın Yönetmeni İbrahim Karagül aradaki bağı nasıl kuruyor: “Irak
ve Suriye’nin parçalanmasının son aşaması Türkiye’nin parçalanmasıdır.
Bu parçalanmayı önlemenin tek yolu da (Türkiye-Kuzey Irak) güç
ortaklığıdır. Türkiye-Kuzey Irak bu kadar yakınlaşabiliyorsa, terör
devre dışı bırakıldıktan sonra bu yakınlaşmanın çok daha kapsamlı bir
ortaklığa dönüşmesi de mümkündür. Bu yüzden, İmralı görüşmelerini,
bölgenin geleceğine yönelik boyutu ile de ele almakta fayda var.”
Irak’ın ve Suriye’nin parçalanması, doğru, Türkiye’yi de parçalar ama
bunu önlemenin yolu Türkiye ile Kuzey Irak’ın birleşmesi değildir!
Çünkü Türkiye Kuzey Irak’la birleşerek önce Irak’ı, sonra Suriye’yi
bölmüş olacaktır! O zaman da ilk denkleme yine dönülür! Yani Irak’ın ve
Suriye’nin parçalanması, Türkiye’yi de parçalar! Ki hedef budur!
Emperyalizmin hedefi gereği bölge ülkelerinin parçalanması bizim
çözümümüz değildir! Bizim çözümümüz, emperyalizme rağmen bölge
ülkelerinin Batı Asya Birliği içinde ittifak yapmasıdır.
Kürt meselesinin, hiçbir ülkenin parçalanmasını gerektirmeden Kürtler, Türkler, Araplar ve Farslar lehine tek çözümü de budur!

Yorum Gönder