Belli ki 2013 Apo’nun yılı olacak - Can Ataklı

Yılın son günlerine doğru Başbakan Erdoğan çok çarpıcı bazı açıklamalar yaptı.
Örneğin “kendisinin de dinlendiğini” açıkladı. “Bunu insanın en yakınındakiler koyar” dedi.
Tabii arada kaynayıp giden konu şu; Eğer Başbakan dinlenmişse, birilerinin elinde bunların kayıtları duruyor. Bu durumda Türkiye Cumhuriyeti Devleti birilerinin tehdit ve şantajı altında mı? Bunu henüz bilmiyoruz. Galiba pek merak eden de yok. Çünkü yorumlara bakıyorum da pek çok kişi “böcekleri kimin koyduğunu” merak ediyor. Ya da “Başbakan bile dinleniyorsa biz haydi haydi dinleniyoruzdur” yorumları yapılıyor.
Tuhaf değil mi? Bir demokratik ülkede herkesi ayağa kaldıracak bir olay bizde sanki basit bir şeymiş gibi geçiştiriliyor.
Başbakan yine yılın son günlerinde “İmralı ile görüşmelerin sürdüğünü” açıkladı.
Ardından da bazı gazetelerde bu görüşmelerin ayrıntıları yayınlanmaya başladı.
Başbakan her zamanki üslubuyla yaptı açıklamayı “Biz görüşmüyoruz, ama adamlarımız görüşür” diye konuştu.
Başka türlü olması zaten mümkün değil ki. Koca Başbakan’ın İmralı’ya veya Oslo’ya gidip terör liderleriyle görüşmesi diye bir şey olabilir mi? Devlette esas olan sorumluluktur, işler devletin organları aracılığı ile yapılır. Yani “Biz görüşmüyoruz” sözü bu ayrıntıya pek dikkat etmeyen geniş yığınlara yönelik bir söz gibi geliyor bana.
Ancak yapıldığı söylenen görüşmelerden gazetelere yansıyan ayrıntılara göre belli ki 2013 İmralı’da cezasını çeken terör örgütü lideri Öcalan’ın yılı olacak. Çünkü çok doğal olarak Apo “Eğer muhatap ben olacaksam şartlarımın iyileştirilmesi gerek” diyor. “Şartların iyileştirilmesi” Apo’nun kademeli olarak önce bir ev hapsine alınması sonra ise tamamen serbest bırakılması anlamına geliyor.
Bunu rahatlıkla söylememin, ki daha önce de yazmıştım, nedeni şu; “Eğer siz hapisteki birini birinci muhatap olarak alırsanız, onun kişisel taleplerini de ciddiye almak ve yerine getirmek zorunda kalırsınız. Aksi takdirde, sürekli hapiste kalacağını bilen biri hangi yüksek idealle sadece sorunun çözümüne destek verir?”
Elbette şu anda hiçbir hükümet yetkilisi “Apo’yu ev hapsine alabiliriz” türü bir açıklama yapamaz. Hatta Başbakan “Kimse böyle bir şey beklemesin” bile demişti. Ama iş olacağına varır, bunu bilmeliyiz. Apo’ya hiçbir hak vermeden, onun bazı taleplerini karşılamadan görüşmeleri yürütemezsiniz.
Sanıyorum burada biraz kamuoyu oluşturulmaya çalışılıyor. Bir kere “Kan dursun, silahlar sussun da ne olursa olsun” sloganı milletin beynine âdeta kazınıyor.
Böylelikle yakın bir gelecekte Apo’nun durumunda yapılacak bir iyileştirmenin kamuoyunun sert tepki görmesinin önüne geçilmek isteniyor gibi.
Bu bir taktiktir elbette, ama keşke çözüm arayışları çok daha şeffaf ve legal muhataplarla yapılabilse.

*****
Yazdıkça İDO kendine çeki düzen veriyor

Sürekli okurlar bilecektir, İstanbul Deniz Otobüsleri ile ilgili pek çok şikâyete yer verdim yazılarımda. Fahiş fiyatlardan, ayrıcalıklı (tabii ki bedeli ödenen) biletlere, rezervasyon aksaklıklarından gemi içi hizmetlere kadar pek çok konudaki şikâyetleri dile getirdim.
Memnuniyetle gördüm ki, İDO sahipleri bu eleştirilere öfkelense bile, çoğunun çok haklı nedenlere dayandığını da fark ederek çeşitli önlemler almaya başladılar.
Geçen hafta bugüne kadar hiç gelmeyen bir şikâyeti sizlerle paylaşmıştım. İDO’nun “kampanyasından” yararlanarak 6 liraya bilet alan bir okurum, seferin iptal edilmesi üzerine başına geleni anlatmıştı. İDO seferi iptal ettikten sonra 6 liralık biletin parasını iade etmiş, ancak bir gün sonraki sefer için 26 liraya bilet kesmişti. Okurum da haklı olarak “O zaman bu kampanyalar niye yapılıyor, biz niye kandırılıyoruz?” diye sormuştu.
Yazım üzerine İDO Basın Yetkilisi Tolga Uyar “Uyarınız üzerine bu yanlışlığı gideriyoruz. Hava durumu nedeniyle iptal edilen seferlere ucuz bilet alanlara, istedikleri başka bir seferde kullanmak üzere aynı fiyattan bilet verilecek. Ocak ayı içinde bunun altyapısını tamamlamış olacağız” dedi.
Uyar İDO ile ilgili şikâyetlerde çok ciddi bir azalma olduğunu da belirtti. Uyar’a göre artık gemi içi hizmetlerle ilgili anlık olanlar dışında şirkete yönelik çok ciddi şikâyetler gelmiyor. Güzel. Tabii bunlar sadece beyanla olmuyor, İDO aksaklıkları düzelttiyse ne âlâ, ama gelen şikâyetleri yansıtmak da bizim görevimiz ve buna devam edeceğiz.

*****
Geçtiğimiz yıl, internet ansiklopedisi Wikipedia’da en çok “Mustafa Kemal Atatürk” aranmış. İşte Atatürk bu:
“Araştırılınca” anlaşılan, anlaşıldıkça “aranan” lider... (Gani Yıldız)

*****
Commer değil Komer

Ortadoğu Teknik Üniversitesi’nde yaşanan polis saldırısından sonra, bu okulun geçmişiyle ilgili bazı notları sizlerle paylaşırken 1969’da ABD Büyükelçisi’nin arabasının yakılması olayını da hatırlatmıştım.
O yazılarda büyükelçinin adını “Commer” olarak yazmıştım. Ancak asıl yazılışı Komer olacak; Robert Komer.
Aslına bakarsanız elçinin adının Commer değil Komer olduğunu hatırlıyordum. Yine de internete baktım, ağırlıklı olarak Commer yazıldığını görünce “Herhalde yanlış anımsadım” diyerek ben de Commer diye yazdım.
Sanıyorum isimleri “İngilizce” söylemeye çalışanların internette yaptığı ortak hatanın kurbanı oldum. Komer diye okunuyor ya, yazarken “Herhalde bu C ile başlıyordur” demiş birçok yazar. Demek ki neymiş, Google’da bulunan her şey doğru olmayabiliyormuş.
Bu arada tekrar hatırlatayım. Komer sadece ABD Büyükelçisi olduğu için protesto edilmemişti o tarihlerde. Bir CIA ajanı olarak Vietnam’da uyguladığı “pasifikasyon” stratejisi ile yüzlerce Vietnamlı’nın ölümüne neden olmuştu. Komer’e tepki sadece Türkiye’de değil, tüm dünyada vardı.
Komer’in arabası “nefret edilen bir adam” olduğu için yakılmıştı.

*****
Yeni yılınız kutlu olsun

Bugün yeni yılın ilk günü. Ama bilgisayarda yazımı yazarken yazının bilgisayardaki kayıt adını can 1 Ocak 2012 olarak yazmışım. Yılın ilk günlerinde bu hep olur. Yeni yıla gireriz ama yılı hep eskisiyle karıştırırız. Önümüzdeki günlerde bu hatayı pek çoğumuz yapacağız. Alışana kadar.
Yeni yılla ilgili gerek telefon gerekse e posta mesajı olmak üzere yüzlerce kutlama mesajı aldım sizlerden. Herkese çok teşekkür ediyor ve hepinizin yeni yılını yürekten kutluyorum.
Bir anda gelen yüzlerce mesaja tek tek yanıt vermenin güçlüğünü herhâlde takdir edersiniz. Bu nedenle lütfen mesajına karşılık alamayanlar gönül koymasınlar, çünkü her birine sadece “teşekkür ederim size de iyi yıllar” diye yazmak bile bir günümü alabilir.

Yorum Gönder

[blogger][facebook][disqus]

Kemalın Askeri

İletişim Formu

Ad

E-posta *

Mesaj *

Javascript DisablePlease Enable Javascript To See All Widget