21 Eylül 2012 tarihinde İstanbul 10. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından yaklaşık 2,5 yıldır süren Balyoz davasında Türk Ordusuna emperyalizm balyozu inmişti.
Türk Ordusunun güzide komutanları ve subayları 20 şer yıl veya müebbet hapis cezaları almışlardı.
Oysa onların ömürlerinin büyük bölümleri terörle mücadele ile geçmişti. Üç kuruş aylıklarla ama yüreklerinde hiçbir maddiyatla ölçülemeyecek vatan sevgisi taşıyan 325 kişiye acımasızca cezalar kesilmişti.
Kahrolmuştuk.
Öte yanda Habur rezaletinde teröristlere yapılan muameleleri unutmamıştık. Onlara birer kahraman gibi karşılamalar yapılmış, mahkemeler ayaklarına kadar götürülmüştü.
Geçen zaman içerisinde hapiste olan ne kadar Hizbullahçı, katil, suçlu varsa serbest bırakılmış, adeta nispet yapılmıştı.
Teröristler ellerini kollarını sallayarak serbestçe dolaşıp gerek büyük kentlerde gerekse Doğu ve Güneydoğu illerimizde askerimize, polisimize pusular kurup kalleşçe şehit etmeye devam ediyorlardı.
Hainler işbirlikçiler ile karakollarımızı basarlarken, sivil halka dahi saldırırlarken, şehirleri yangın yerlerine çevirirlerken onlarla mücadele edenlere böylesine cezalar verilmesi yanlış yönlendirilmeye çalışılan kamuda bile şüpheler uyandırmaya başlamıştı.
Halktan gizlenen gerçekler sır gibi saklanıyor yandaş gazeteler askerlerimizi suçlu göstermek için ellerinden geleni artlarına koymuyorlardı. Oysa ordumuzun güzide subayları karabatak gibi bir tuzağın içine devlet eliyle çekilmişlerdi.
Em. Albay Erdal Sarızeybek hükümlerin verildiği gece ULUSAL KANAL ’da yaptığı konuşmada Ergenekon’a bağlanan Balyoz davasını tüm çıplaklığı ile anlattığında inanın kanım donmuştu sanki.
O programı izlemeyenler için kısaca anlatmaya çalışayım.
Balyoz denilen planın adı önceleri EMASYA imiş. Yani Emniyet ve Asayiş ’in kısaltılmış şekli. EMASYA adı pek tutulmayınca planın adını BALYOZ olarak sonradan değiştirmişler.
İstanbul’da polis ve jandarmanın baş edemeyeceği büyük olaylar olursa askeri güçler nasıl müdahale edebilirler? Konu bu, yapılan plan bu.
İçişleri bakanı o zamanın genelkurmay başkanı Hilmi Özkök’e gidiyor, benim adıma toplumsal olaylar olursa sen müdahale et diyor. Aralarında protokol yapıyorlar. (Amerika, İngiltere ve başka ülkelerde de uygulanan planlarmış bunlar.)
Hilmi Özkök İstanbul valisine o zamanki vali de 1.ordu komutanı Çetin Doğan’a yetkileri devrediyorlar. Bu senaryoyu uygulayıp tatbikatını yapın diyorlar kısacası.
Sarızeybek; “Kanunen yasal görevlerini yapan askerleri darbe yapıyorlar diye nasıl içeri atabilirsiniz?” Bu planın sorumlusu İçişleri bakanı, dönemin genelkurmay başkanı Özkök ve vali dir .”Demişti.
Anlattıklarını dinlediğim zaman keşke bu sözleri tüm Türkiye dinleyebilseydi diye hayıflanmıştım.
****
Vay vay vay! Şu anda hem yazıyorum hem de Beyaz TV de CHP İstanbul eski İl Başkanımız Berhan Şimşek’in AKP milletvekili Şamil Tayyar ile birlikte yaptığı programı izliyorum.
Balyoz davasında gerekçeli karar tartışılıyor.
Şamil efendi, Çetin Doğan’ın Mayıs 2003’te kalp ameliyatı olması ve Ağustos 2003’te emekli edilmesi gibi nedenlerle, liderliğindeki cunta yapılanmasının darbe harekâtını ellerinde olmayan nedenlerle tamamlayamadığını büyük bir zevkle, ballandırarak anlatıyor.
Sinirden mideme kramplar girmeye başladı.
Yahu bu insanlar nasıl bu kadar vicdansız olabiliyorlar?
Berhan Şimşek’e kırgınım ama ne yalan söyleyeyim aslanlar gibi cevabını veriyor, kibarca morartıyor Şamil efendiyi ama adam pişkin.
Kim bilir belki o da gerçekleri biliyor ama ortada menfaat ve başbakandan papara yemek var ya!.
Acaba yastığa başını koyduğunda rahat uyuyabiliyor mu?
****
Sakin olmaya çalışıyorum.
Düşünebiliyor musunuz? Çetin Doğan liderliğindeki cunta yapılanması, darbe harekâtını ellerinde olmayan nedenlerle tamamlayamamış. Adam canının derdine düşmüş büyük bir ameliyat geçirmiş ama yine de darbe için uğraşıyormuş.
Darbe yapılacaksa görevi devredeceği başka komutan yok muymuş? Hadi canım ordan.
Yalan olur da bu kadar kuyruklusu olmaz ya. Ne günahı, ne de ayıbı, ne de Allah korkusunu tanıyorlar bu düzmeceleri hazırlayanlar.
Ortada darbe planı filan yok, bal gibi de askeri yanıltma ve arkadan dolaplar çevirme planı var.
Hangi askerin, komutanın aklına şeytanın bile aklına gelmeyen bu tuzaklar gelir ki ya?
Askerlik demek emir komuta zinciridir. Bakan beyle genelkurmay başkanı planı elinize tutturacaklar bunu uygulayın diyecekler.
Sonrası mı? Silivri, Hasdal VB.
Yazıklar olsun! Bu kin min değil bal gibi de orduyu çökertmek için işbirliğidir.
****
İstanbul 10. Ağır Ceza Mahkemesi Balyoz Davasında 21 Eylül 2012 tarihinde verilen hükümlere ait Gerekçeli Karar metni, 7 Ocak 2013 tarihinde yani 3,5 ay aradan sonra nihayet açıklandı.
Gerekçeli kararda “Hiçbir bilirkişi raporu yargıcı kesin olarak bağlayamaz” deniliyor.
Yahu sizler kimsiniz? Kendinizi yasaların üzerinde mi görüyorsunuz?
Bilirkişiler kimler bir bakalım.
Kara Kuvvetleri Komutanlığı, Hava Kuvvetleri Komutanlığı, Donanma Komutanlığı Askeri Savcılığı ve 1. Ordu Komutanlığı.
Bu kurumlardan gelen raporları nasıl yok sayarsınız?
İddialara dayanak dijital belgelerin ve eklerinin TSK'ya ait bilgisayarlarda oluşturulmadığı ve "hayal ürünü" olduğu şeklinde olduğu için mi raporlar işlerine gelmedi?
Aksi olsaydı demek ki o zaman gazetelere boy boy yansırdı değil mi?
Bunda bir acayiplik yok mudur? Madem ki bilirkişi raporları kaale alınmayacak o zaman neden yasalarda bilirkişi oluşturulmuştur?
Sonra basına yansıyan şu sözlere bakın Allah aşkına.
“Heyetin kesin kanaate vardığından bir bilirkişi heyeti oluşturulmadığı”
Demek ki imamların bildiklerini okumaları gibi hâkimler de önceden verdikleri kararların dışlarına çıkmıyorlar. Bundan ötürü gizli tanıklarla, dijital uyduruk delillerle hatta kuvvetli suç delilleri bulunabilir diyerek insanları içeride esir tutuyorlar.
Karar metninde, “Dijital dokümanların Genelkurmay Başkanlığı'nda imzalı asıllarının bulunduğu” şeklinde bir ibare yer almakta.
Genelkurmay, internet sitesinde yaptığı açıklamada ''Harekât Planı adlı bölüm ve ekinin mevcut olmadığını bildirmiştik. Davanın delillerinin aslının Genelkurmay'da olduğu iddiası asılsızdır'' dedi.
Milli Savunma Bakanı İsmet Yılmaz’da dokümanların TSK bilgisayarlarında oluşturulmadığını ifade etti.
O zaman kendilerini hukukun üzerinde hatta herkesin üzerinde gören bu hâkimler, savcılar acaba bu ülkenin de üzerinde mi sanıyorlar kendilerini?
Ergenekon, Balyoz, Kafes daha nice başlıklarla icat edilen, gün geçtikçe düzmece suçlamaların ve gizli tanıkların katillerden, PKK lılardan olduğu meydana çıkmaktadır. Halk uyandı artık.
Eee! Gün ola harman ola diyelim.
Bu arada MHP Lideri Devlet Bahçeli partisinin bugünkü grup toplantısında
“Madem İmralı'ya ziyaret sıklaşmıştır, terörist başına gitmek kutsallaşmıştır. O imralı teröristi sizin olsun. Biz de Silivri'ye gidip terörle mücadelede muazzam bir görev yapmış İlker Başbuğ'la en kısa sürede kucaklaşacağız.” Dedi.
Hayret! Başına taş mı düştü acaba? Günaydın Sn. Bahçeli Günaydın, size inanalım mı?
Yorum Gönder