Türkiye dikensiz gül bahçesi midir?
AKP ‘nin 2006 döneminde “darbe yapacaklardı paranoyası ile başlayan ERGENEKON davasına şöyle bir bakalım. Gizli tanıklar (ki sonradan açığa çıkarttılar PKK’lı hainlerde var) dijital imzalar, CD ler ve ihbar mektupları ile hukukun çalışmadığı tutuklamalar ve esaretler başladı.
Kemalist, Atatürk ilkelerine sonuna kadar bağlı subaylarımız, gazetecilerimiz ve aydınlarımız sabaha karşı yapılan operasyonlar ile teker teker, bazen onar yirmişer gözaltına alındılar.
Bazen öyle şeyler oldu ki hayretler içerisinde kaldık. Davada alınacak kararlar veya iddialar mahkemeden çıkmadan yandaş basında yer aldı(!)
Henüz yargılanmadan suçlu ilan edilen vatanseverler yargısız infaza uğratıldılar adeta. Bu davalarda delil üretildiğinin ortaya çıkması toplumun ve AKP ye inançları olanların bile adalete güvenini kaybetmesine yol açtı.
AKP iktidarının Türkiye’yi dikensiz gül bahçesi gibi göstermeye kalkması işe yaramaz oldu çünkü halkın büyük bir bölümü uyandı artık.
2002 den 2013 çe şu Türkiye’nin haline bir bakalım.
Hak arayan, gelecekleri çalınan öğrenciler, işçiler tüm emekçiler sokaklarda emniyet güçleri tarafından dövülüyor, biber gazları sıkılıyor, yerlerde süründürülüyorlar. Yatak odalarına kadar telefonları dinleniyor, vatanseverler bahanelerle, düzmece suçlamalarla zindanlara tıkılıyorlar.
Bağımsız yargı kalmamış, vatanın 4 bir yanı yabancılara peşkeş çekilmiş adeta.
Hemen, hemen sıfır noktasında olan terör tırmanmış, binlerce şehit verilmiş. Yabancı askerler, teröristler topraklarımızda cirit atar duruma gelmişler ve ortada yeni anayasa aldatmacasıyla cumhuriyet rejimi değiştirilmek isteniyor, Türkiye’nin bölünmeye gün saydığı günlere gelinmiş.
Akıp giden yıllar içinde, işsizlik, pahalılık, baskı ve vatanın bölünme tehlikesi karşısında canına tak diyen Türk Milleti bir dev gibi 19 Mayısta uyanıverdi.
Tüm olanlar ve acılar karşısında ister istemez AKP iktidarını Hitler rejimi ile karşılaştırmaya başladı.
Hitler Almanya’sında mı, Atatürk Cumhuriyetinde mi yaşıyoruz diye birbirlerine sormaya başladılar.
****
Recep Tayyip Erdoğan gömlek değiştirdim masalları ile ve halkın büyük çoğunluğunun oylarını alarak iktidara gelmişti.
Hitler de iktidar olmadan önce hapse girmiş, halkın duygularını sömürerek, demokratik bir şekilde iktidar olmuş, ardından anayasa ve yasaları kendi istediği şekilde değiştirmişti.
Sanırım 2.cumhurbaşkanımız rahmetli İnönü’nün bıyıklarını Hitlere benzeten Sn. Başbakan Erdoğan aslında Hitleri kendisine örnek almış gibidir.
Tek parti (Meclisteki çoğunluğu) gücü ile Hitler gibi “ Ya benden olursun ya da paparayı yersin”. Tabi bu arada büyük işlerle uğraşanlar yani koca kafalar her iktidarda olduğu gibi aman işimi, tantanalı yaşantımı, koltuğumu, gazetemi kaybetmeyeyim diye başbakana biat ettiler ve etmekteler.
Ben onlara “rüzgâra göre eğilen saman çöpleri ”diyorum.
Gaziantep’te olan sayın başbakanımız Suriye hükümet yetkilisinin bir açıklamasında kendi ülkesinin vatandaşlarını terörist diye tanımlamasına bakınız ne inciler döktürdü.
“Suriye halkı insanca yaşamanın, her yerde, her şartta barış içinde yaşamanın mücadelesi içerisinde. Bu özlemi duyanlara terörist muamelesi yapmak, terörist olarak görmek, hiçbir insanda olmayan yaklaşım tarzıdır.”
Peki, sayın başbakan ülkemizde olanlara ne diyorsunuz acaba?
Emperyalist güçlerin karıştırdığı, bizimde parçalanması için yardımcı olduğumuz Suriye’de bile bunların yapılmış olmasına zinhar ihtimal vermiyorum.
Esat nasıl bir diktatördür ki ülkesini böldürmemek uğruna canı pahasına direniyor savaşıyor.
Bizde öyle mi?
Devlet içinde devlet kurulmasına adeta çanak tutuyorsunuz.
Efendim silah bırakmıyorlarmış.
Demek ki bir takım insanlar silah zoruyla size siyasi çözüm dayatacaklar ve de siz onların isteklerine boyun eğeceksiniz.
Terör ve terörist nedir sayın başbakan?
“Biz teröristlerle görüşmüyoruz, siyaseten görüşme yapıyoruz “derken ne demek istediğiniz anlaşılmıyor açıkçası.
İmralı’daki katil, bir ülkenin başbakanı veya bir devletin bakanı mıdır ki onunla görüşmeler yapıyorsunuz?
Bu yaptıklarınızla elin kanlı canisine bir paye vermiyor musunuz? Bir düşünün hele.
Türkiye Cumhuriyeti Başbakanına devlet adına o cani ile aman dilercesine görüş yaptırmak yakışıyor mu dersiniz?
Bakınız Diyarbakır’da yapılan cenaze töreninde tabutların üzerinde PKK paçavraları vardı. Adını telaffuz etmekten hoşlanmadığım BDP li vekil kadın meydanda toplanan halka Kürdistan’a hoş geldiniz” diye seslendi.
Bu ne demek oluyor? Yani Diyarbakır kentimiz sizin bir zamanlar söylediğiniz gibi böyle mi YILDIZ oldu veya olacaktı?
Adamdan sayıp görüştüğünüz İmralı’daki bebek katiline ne sözler verdiniz? Bunu bilmek her vatandaş gibi benimde hakkımdır.
Devlet yetkililerinin medyadan izlediğim söylemleri “çok şükür bir kargaşa çıkmadı “sözleri çok ağrıma gitti. Tıpkı yardımcınız Sn. Arınç’ın. 30 bin kişinin katili olan adamı dindar bir Müslüman olarak göstermesi, sempati toplamasını amaçlaması gibi.
Bunun CHP li Hüseyin Aygün’ün kendisini kaçıran(!) teröristler için “iyi çocuklardı “demesinden farkı var mı?
Bir devlet adamına yakışır mı? Vatandan yana mı ,terörist başından yana mı diye düşündürüyor .
Yine Gaziantep Nizip’teki açılış töreninde büyük laf ettiniz.
“Bu ülkede ULUSALCI geçinenler önümüzü kesmeye çalıştılar, kesemediler, kesemeyecekler” dediniz.
Sayın başbakan sanmayın ki ordumuzun güzide subay ve komutanlarını esir etmekle ulusalcılık ölür. Bizler dimdik ayaktayız.
“Karanlığın en koyu olduğu an sabahın en yakın olduğu andır.” Diye bir terim vardır.
Bizler karanlıklara alışmadık ve aydınlık günlerin geleceğine gönülden inanıyoruz. Çünkü ulusumuzu, vatanımızı seviyoruz. Ne zindanlar ne de ayaklarımızdaki prangalar bizi durdurabilir.
Ha bu arada iyi bir şey de yaptınız.
Benim defalarca dile getirdiğim Doğu ve Güneydoğu’da Kürt kökenli vatandaşlarımızın 10 bazen 15 çocuk yaptıklarını ve 50 sene sonra Kürt nüfusunun Türk nüfusunu geçeceğini söylediğim gibi nikâh şahitliğini yaptığınız çifte, 5 çocuk önerdiniz.
Gerekçe olarak ta aynı benim dediğim gibi Anadolu ve Doğuda (Türk kadınlarına) yıllardır doğum kontrolü uygulandığını üstü kapalı azaldığımızı söylediniz.
Şaşırmadım desem yalan olur.
Ne kadar samimisiniz?
Bir yanda Türkiye’nin felakete sürüklendiğini biliyorsunuz öte yandan bu ne iştir anlayamıyorum desem yeridir. Yine de böyle konuşmanız hoşuma gitti diyebilirim.
Ne diyelim sırf size kabahat bulmamak gerekir diye düşünüyorum. Sizden önceki iktidarların bu günlere gelmemizde büyük veballeri olduğunu biliyorum.
''Dünya kötüler yüzünden bu hale gelmiyor, kötülükler yapılırken izleyerek hiç bir şey yapmayanlar yüzünden bu halde''' Ainstein
****
Not: Vefat eden Prof. Toktamış Ateş hocamızı yıllar önce partimize gelip paneller verdiği zamandan tanırım. Çok iyi bir insan, bir bilim adamıydı. Bu arada Kamuoyunda 'Deprem Dede' olarak bildiğimiz değerli Prof. Dr. Ahmet Mete Işıkara’yı da kaybettik.2013 yılı sevilen insanlarımızı kaybetmekle başladı.
Her iki değerimizin sevenlerine, ailelerine sabırlar ve başsağlığı dilerim. Mekânları cennet olsun.
Sevgiyle ve sağlıklı kalınız.
Yorum Gönder