Fiili 3. Dünya Savaşının kısaltılmış adı BOP, tam
adı ise Genişletilmiş Ortadoğu ve Kuzey Afrika Projesi. Başbakan Erdoğan
2006’da bu projeyi şöyle anlattı:
“Türkiye Geniş Ortadoğu ve Kuzey Afrika projesi
içerisinde ortak üyeliğe kabul edilmiştir. Neden, niçin kabul
edilmiştir?Tek sebebi vardır, o da Ortadoğu’da ve Kuzey Afrika’da bu
uzlaşmanın sağlanabilmesi, refahın orada bütün insanlar için
yükselebilmesi, insan hakları, hukukun üstünlüğü, daha ileri bir
demokrasinin bu bölgeye yerleşebilmesi içindir ve bizler bunun için
burada bir ortak üyeliği ve ardından da eşbaşkanlık görevini İtalya ve
Yemen ile birlekte kabul ettik.”
Bunların hiçbiri olmadı, hedef ülkelere sadece ölüm, kan
ve gözyaşı götürüldü. Son olarak Fransa, Mali’yi işgâl etti. Hem de
Başbakan Erdoğan’ın Mali’nin etrafındaki ülkelerde turlayarak, Nijer’de
su kuyuları açıp, Mali’yle ilgili şu açıklamayı yapmasından birkaç gün
sonra:
“Burada yaşanan sıkıntı gerçekten bizleri de
üzmektedir. Zira buradaki bir topluluğu bölme operasyonu vardır. Bu
operasyon neticesinde kardeşler birbirlerine düşmüştür. Burada bir dış
operasyonun yapılması hususu hassasiyet arzetmektedir. Müdahale konusu
düşünülmesi gereken en son soktadır...”
Fransa’nın müdahalesi ve Batılı ülkelerin buna desteğinin
gerekçesi, Mali’nin İslamcı örgütlerin kontrolüne geçmesini önlemek!..
Türkiye görünürde Fransa’nın işgâlinden memnun değil, ama hiç de
Suriye’de olduğu gibi bağırıp, çağırmıyor. Sebebi; Suriye başta olmak
üzere Ortadoğu’ya karışmamasına karşılık Fransa’ya Kuzey Afrika’nın
bırakılmasına rıza gösterme mi, Paris’te 3 PKK’lının öldürülmesinin
Türkiye’ye vereceği rahatsızlığın büyütüleceği endişesi mi, yoksa
Fransa’ya bu yolları bizzat bizim açmamız mıdır bilinmez, ama kesin ve
gerçek olan şu:
İsrail, Fransa’nın Mali’yi işgâlini destekliyor.
Başbakan Tayyip Erdoğan’ın, “PKK’lı teröristlerle ne görüştüğünü açıkla” diye fırçaladığı Fransa Cumhurbaşkanı Hollande’ı arayan İsrail Başbakanı Netanyahu, “Fransa'nın
Mali'de teröristlere karşı yürüttüğü askeri operasyondan dolayı
takdirlerimi iletiyorum. Teröristlere karşı çok ciddi, cesur bir adım
attınız. Afrikalı liderlerle görüşmemde, kıtanın geleceğinin nasıl bir
tehdit altında olduğunu öğrendim. İsrail olarak biz de küresel terörizme
yabancı değiliz. Sadece evlerimizden birkaç yüz kilometre
ilerimizdeler” dedi. İşgâl sırasında ölen Fransız askerleri için üzüntülerini dile getirmeyi de unutmadı.
İşin bir de NATO cephesi var; Libya’yı bombalayan NATO,
Fransa’nın Mali’yi işgâline karışmayacağını açıkladı. Yani İsrail kadar
açık olmasa da destek verdi. İşte burada Türkiye’nin bir başka günahı
veya “görevi”ni görüyoruz.
Emperyal güçler NATO Genel Sekreterliğine Rasmussen’i getirmek
istendiğinde Türkiye, Hz. Muhammed’e hakaret eden karikatürleri fikir
özgürlüğü sayan, Roj-tv’yi sahiplenen bu isme sözümona karşı çıktı.
Sonunda Cumhurbaşkanı Gül, çiçeği burnunda ABD Başkanı Obama’yı “Avrupa diplomasisiyle ilgili bu ilk büyük sınavında başarısızlığa uğratmak istemedikleri” gerekçesiyle Rasmussen’in Genel Sekreterliğini kabul ettiğimizi açıkladı.
Millet “2. Davos çıkışı”
diye sunulan bu krizle oyalanırken, Türkiye gerçekte çok daha önemli
karara imza atıp, Fransa’nın NATO’nun askeri kanadına dönüşüne sessiz
sedasız onay verdi.
Bugün Fransa yeniden “Afrika safarisine” çıktı!.. Yolu açanlar, cesaretlendirenlerse açık seçik ortada.
Silivri, Hasdal, Hadımköy, Maltepe, Sincan ve Mamak’a kucak dolusu sevgiler...
Müyesser YILDIZ
21 Ocak 2013
Yorum Gönder