11. yılında AKP’nin “zehir içeren” uygulamalarını, Türk Milleti ibretle
seyrediyor.
Küresel Şeytanların maşası, bebek-kadın-öğretmenler için acımadan
ölüm emri veren, Kürt kadınlarını “Yoğunlaştırma Evi”nde seks kölesi olarak
kullanan, uyuşturucu ve organ kaçakçısı küresel katil ile bölgemizdeki 22
ülkenin sınırlarını değiştirip bu ülkelerin tüm zenginliklerini Küresel
Korsanların emrine verecek Büyük Ortadoğu Projesinin gönüllü Eşbaşkanı elele
vermişler, bu zehiri
Türk Milletine zorla içirmeye çalışıyorlar.
Her gördüğünü “hıyar” sanan ve eline bir avuç
tuz alıp hıyara bodoslama koşan medyamız ve sadece bugünü ve parayı düşünen,
servetlerinin büyük bir kısmını yurt dışına istiflemiş bazı işadamlarımız da “zehir değil bu, mama-mama” diye
tempo tutuyorlar.
Vatan kavramına sahip
olmayan, “seccademi koyup namazımı kıldığım yer benim için vatandır”
diyebilen, arkasını CIA’ ya vermiş,
din tüccarlığı yaparak milyarlarca dolar servete sahip cemaat ve tarikatlar ise
ellerini ovuşturarak bu yangına benzin döküyorlar.
Bunların tümünün gerçek
sayısı, nüfusumuzun %5-10’u kadardır. Bir arada durabildikleri için çok
görünürler. Örgütlenmeyi beceremeyen Türk Milletinin
% 90’ı, bu azınlığın
ceremesini çeker durur.
Seçimlerde de, “oy aktarma” dahil, her türlü hileyi
yapan bu sapkın azınlık, milletin oyunu almayı becerir. Ana Muhalefet ve diğer
muhalefet partileri ise, devamlı olarak bunlara payanda olmakta birbirleriyle
yarışırlar. Bu iki partinin mevcut yönetimleriyle AKP ile yarışmaları asla
mümkün değildir.
Siyasetin ve ekonominin
değişmez kuralı şudur;
Delik neredeyse önce orası yamanır, makinenin neresi
bozulduysa öncelikle orası tamir edilir. Yangın evin hangi odasında ise önce o
odaya su tutulur.
Sonra, bir daha arıza olmamasının tedbirleri alınır.
Türk Siyasetinin bozuk
yeri vatansever bir “Merkez” Partisinin olmamasındandır. Güçlü-aktif-cesur-
bilgili ve Türk Milletine doğruları anlatacak ve merkez sağı da-merkez solu da
bünyesinde toplayacak bir merkez partisi, AKP’nin balonunu patlatacak ve
Türkiye’ye gerçek anlamda bir demokrasi getirebilecektir.
Türkiyeli Erdoğan’ın;
Mehmet Ağar-Erkan Mumcu birlikteliğini bozmasının, Tansu Çiller’e “abla” deyip,
ablasının istediği imar değişikliklerini anında yaptırmasının, rahmetli Aydın
Menderes’i devamlı ziyaret edip destek olmasının, “Merkez Sağ’da” siyaset yapmış
bazı omurgasızları AKP’ye almasının sebebi böyle bir oluşumu engellemek
istemesindendir.
Türkiyeli Erdoğan,
sağlıklı bir Merkez Partisinin onun anlayışının “Panzehiri” olduğunu çok iyi
bilmekte ve ölümden korkar gibi bu hareketin oluşmasından korkmaktadır. Türk
Milletinin sevdiği, inandığı insanlar bu yüzden Erdoğan tarafından devamlı
engellenir. Bu iş için çekinmeden devletin her gücü kullanılır, bazıları hapse
atılır, bazıları ekonomik yönden sindirilir.
Herkesin artık şunu çok
iyi anlaması ve tavrını açık-açık ortaya koyması şarttır;
-Bu gidişle,
Türkiye bölünecek ve maalesef bir iç savaş başlayacaktır.
-Çözüm
siyasettedir. Demokratik yoldan Türk Milleti bu işi çözmeli ve hainlerin gerçek
yüzlerini açık etmelidir.
-Bu işler, Yürüyüş yapmakla- meydanlarda
toplanmakla, internet üzerinden yazmakla olmaz. Muhalefet partilerinin de
anlamadıkları budur. AKP, normal bir siyasi parti değildir. Küresel şeytanlarla
işbirliği yapmaktan çekinmeyen, iktidarda kalabilmek uğruna Türk Ordusunun
Genelkurmay Başkanını hapse attırıp terör örgütü ile kol kola girmekten
utanmayan, cemaatler ve tarikatlar birliğidir, mücadele edilmesi gereken.
Böyle bir siyasi
yapılanmayı yürütecek ve gençlerimize “Namuslu-bilgili insanların da siyaset
yapabilecekleri, eşit şartlar altında hizmet yarışına girebilecekleri, dünya ile
barışık ama kendi değerlerine bağlı” bir yapılanmayı verecek çağdaş kadrolar
ve bilgi mevcuttur. Bu oluşumu bu güne kadar engelleyen, başımıza
gelebilecekleri kavramaktaki anlayış ve zamanlama farkımızdır.
Görebildiğim kadarıyla
yavaş-yavaş güneş çarığı, çarık da ayağı sıkmaya başlamıştır.
2013 yılı bu
örgütlenmenin tamamlandığı yıl olmalıdır. Bu yapılamaz ve Türkiye sağlıklı-doğru
bir oy kullanma ve sayımla seçime götürülemezse, zaten bir daha çağdaş ve eşit
anlamda bir seçim göremeyiz. Çocuklarımızın göreceği seçimler, İran’da ki gibi
seçimler olacaktır.
Bu
konuda bir fikri, düşüncesi, inancı olanlar yazarlarsa sevinirim.
Türk Milletine olan
inancımı hiçbir zaman kaybetmedim. Doğrular ona anlatıldığında ve sandığa
giderken eline “dipçik ve cemaat hilesi” değmediyse, Türk Milleti hep doğruları
yapmıştır.
İnanmayan, Türk Siyasi hayatını incelesin lütfen.
Türk
Milletinin cesaretine ise dünyada hiç kimse laf edemez. AKP’nin şimdiki
işbirlikçileri olan Küresel Korsanlar, Kurtuluş Savaşımızı iyi incelerlerse ne
dediğimizi anlayacaklardır.
Haydi, toparlanalım ve
Türk Milletine yakışanı yapalım.
Sağlık ve başarı
dileklerimle
21 Ocak 2013
RİFAT
SERDAROĞLU
rifatserdaroglu@gmail.com
twitter.com/rifatserdaroglu
Yorum Gönder