Temel ile Cemal askerliklerini beraber yapıyorlarmış. İzin günü balık avlamışlar,
fakat balıklar erkek mi-dişi mi diye tartışmaya başlamışlar. Bir ara Temel
demiş ki; “Boşuna kavga etmeyelim. Bu konuyu Başçavuş’a soralım.”
Cemal
sormuş; “Başçavuş balıkların cinsiyetini bilir mi?”
Temel; “Bir b.ktan
anlamaz ama dediği dediktir…”
Türkiyeli ve Hz. Muhammed ümmetinden
olduğunu söyleyen Başbakan Erdoğan’ı grup konuşmasında dinlerken aklıma bu fıkra
geldi!
*Erdoğan, Türk ve İslâm Tarihini bilir mi, bu konularda uzman
mıdır?
-Yanından bile geçmemiştir. Türk Tarihini zaten sevmez, “Türk” adını
ağzına almaz. Bir defa olsun “Ben Türküm” dediğini duymadım. İslam Tarihini ise,
cahil-cühela ve dinimizi geçim kapısı yapan hoca müsveddelerinden ve
sohbetlerinden edinmiştir.
*Erdoğan; Geçmiş iktidarları kötülerken, “Namaz kıldık diye- İmam Hatipliyiz diye-
Elimizde tespih var diye- Selamünaleyküm dedik diye işkencelere uğradık”
dedi!
-Bir kere herkes şunu iyi bilmelidir ki, Çok Partili Demokrasi’ye
geçtiğimiz 1950 yılından bu güne kadar böyle bir olay olmamıştır. İbadetini
yaptığı için zulme uğrayan bir Allahın kulu yoktur. Bu bir iftiradır. Erdoğan
herhalde hayal gördüğü için doğru konuşmuyor. Erdoğan bunları söylerken; Köksal
Toptan- Mehmet Sağlam- Ahmet İyimaya-Necati Çetinkaya gibi geçmiş dönemlerde
Türkiye yönetiminde bulunan, adamlıktan nasibini almamış omurgasızlar, sanki
Erdoğan’ın söyledikleri doğru imiş gibi alkışlıyorlardı!...
-Sayın Erdoğan;
İmam Hatiplerin Orta kısmının kapatılması kararını alan sizin partiniz Refah,
sizin Genel Başkanınız ve Başbakan’ınız rahmetli Erbakan’dır.
Emir verin, o
kanun tasarısını size hemen getirsinler.
-Erdoğan’ın kızgınlığının sebebi,
geçmişte dini kullanarak insanlarımızı soyup soğana çeviren düzenbazların
yakalanıp, adalete teslim edilmeleridir.
Unuttuysa, Süleyman Mercimek-Beşir
Darçın-Kombassan-Yimpaş gibi olayları hemen hatırlatabilir, belgeleri kendisine
gönderebiliriz.
54 Bin
insanımızın katili, Uyuşturucu-silah kaçakçısı bir cani ile barış yapmak için
elini uzatacaksın ve Türk Milletinin geçmişi ile saçma-sapan bilgilere dayanarak
kavgaya devam edeceksin!..
Sonra da, “Milli Birlik ve Kardeşlik”
projesinden bahsedeceksin. Daha açık bir ifadeyle; Öcalan-Barzani-Karayılan-BDP
ile sarmaş-dolaş olacaksınız, ama
Atatürk-İnönü-Bayar-Menderes-Demirel ile
sinsice kavgaya devam edeceksiniz!
Böyle bir tavrı ancak ve sadece Türkiyeli
Erdoğan gösterebilir!..
“Büyük Türkiye Hapishanesi” dediğiniz
dönemde, niçin tek bir itirazınızı duymadık? İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı değil
miydiniz? Ağzınızı mı bağlamışlardı? Yoksa korkmuş muydunuz?
O zaman henüz “Civanım Cesur Delikanlı”
değil miydiniz?
Siyasi çıkarlar uğruna, İslâm Dinini kullanmaktan
çekinmeyen Türkiyeli Erdoğan’a şu hatırlatmaları yapıp, kendisini itidale ve
istirahata davet etmek isterim;
*Müslüman olan herkes, Hz. Muhammed’in
ümmetindendir. Bu sadece size özgü bir durum değildir. Ayrıca, Hz. Peygamber’in
ümmetinden olduğunu iddia edenlerin, Peygamberimizin güzel ahlâkını örnek
almaları gerekir. Bizler dinî inanışımızın yanında, Türk Milletinin
Demokrat-Lâik-Sosyal Hukuk Devletine inanan vatandaşlarıyız. Eğer kafanızda,
demokrasi dışı bir “İslâm Cumhuriyeti” varsa bir gayret edin, çıkarın ağzınızdan
baklayı, onu da söyleyiverin.
*Geçen hafta, Türkiye Tarihinde bir ilk
yaşadık.
İlk kez ülke sınırlarımız içinde bir Cami, Adana-İncirlikte Amerikan
askerleri tarafından tahrip edildi ve Kuran-ı Kerim yakıldı! Olay basına da
yansıdı.
Hz. Muhammed’in ümmetinden olduğunu söyleyen Türkiyeli Başbakan
olayı görmedi, duymadı! Geçmiş dönemlerde böyle çirkin bir olay yaşanabilir
miydi?
Eğer yaşansaydı, Erdoğan bunu nasıl kullanırdı?
*Deniz Feneri e.V
Almanya davasında mahkûm olan muhasebeci Firdevs Ermiş’in Savcılık ifadeleri
basına yansıdı. Ermiş, dernek paralarını Başbakan Erdoğan’ın akrabası ve kanal 7
Yönetim Kurulu Başkanı Zekeriya Karaman ve ekibine nasıl aktarıldığını
anlattı!
Müslümanların verdiği yardım ve sadaka paralarını dolandıran
hırsızları koruyan-kollayan kim olursa olsun, Hz. Muhammed’in ümmetinden ve Türk
Milletinden değildir.
Herkes dikkatli konuşacak, ağızdan çıkan her sözünü
tartarak-düşünerek söyleyecek.
Türkiyeli Başbakan; “Niyet hayırsa, akıbet
hayırdır” dedi. Doğrudur. Akıbetin yani, bir işin sonunun hayırlı olması için,
başlangıçta niyetin iyi ve hayırlı olması şarttır.
Niyetin içinde, bebek
katilleriyle öpüşmek- Cumhuriyet rejimini yıkıp, İran tipi bir İslam Cumhuriyeti
varsa akıbet yani işin sonu “hayır” değil, felakettir.
Türk Milletinin
bedduasını alan, nerenin Eşbaşkanı olursa olsun iflah olmaz, sonu
ibretliktir.
Sağlık ve başarı dileklerimle
16 Ocak 2012
RİFAT
SERDAROĞLU
rifatserdaroglu@gmail.com
twitter.com/rifatserdaroglu
Yorum Gönder