Gericisi, bölücüsü, haini, döneği, işbirlikçisi, liboşu, yandaşı- candaşı
herkes bir tarafa bırakılmış, taarruzun hedefine ulusalcılar
konulmuş...
Peki, hedefe koyan kimler?.. Kim olacak; yukarıda sıraladığımız
cumhuriyetle kuyruk acısı olan işbirlikçi yıkım ekipleri...
Bugün Silivri’de
“terörist” suçlamasıyla zindanda tutulanlar işte bu güruhun hedefiydi... Çünkü
yazarıyla, gazetecisiyle, askeriyle, siyasetçisiyle içeridekilerin hiçbirinin
vatanla, ulusla, ulusalcılıkla bir kan davası yoktu...
Tam aksine bugün
ülkeyi bölmek ve cumhuriyeti yıkmak için pervasız bir taarruz sürerken onlar,
direnecekleri bilindiği için içerideler...
Onların hedef tahtasına konulacağı
çok önceden belliydi aslında...
Fethullah Gülen “Ulusalcı dalgayı aşacağız”
dediğinde yaşanacakları herkes anlamalıydı... Ne yazık ki kimse farkına
varamadı.
Madem ulusalcı asker cezaevinde, madem ulusalcı yazar zindanda,
madem ulusalcı televizyoncu hapiste ve madem ki ulusalcı siyasetçinin kimi
tezgahla kimi de kasetle bertaraf edildi o halde ulusalcıya taarruz
serbest...
Baksanıza, “bizden” sandıklarınız bile koroya katılmaktan geri
durmadı:
CHP milletvekili Hüseyin Aygün, Kılıçdaroğlu’nun önünde “ulusalcılar
geri zekalı, faşist” diyebildi!..
Ahmet Türk’le bir olup CIA’nın yan
kuruluşu Stratfor elamanını CHP’ye milletvekili yapmak için köşesinde günlerce
çırpınan hikmeti kendinden menkul kaz tüccarı, “Atatürkçü” bilinen mevkutede
iğrenç bir üslupla ulusalcıları hedef almaya devam ediyor!..
Ve koroya
katılan AKP’nin lideri de, önceki gün Gaziantep’te konuşurken şu sözleriyle
ulusalcılara düşman olan çevrelere cesaret verdi:
“Bu ülkede ulusalcı
geçinenler önümüzü kesmeye çalıştılar. Kesemediler, kesemeyecekler.”
Ne
müthiş ülke ama; Dincisi iktidar, muhalefeti işbirlikçi, bölücüsü baştacı,
döneği vekil, yandaşı zengin, liboşu vurguncu ve ulusalcısı neredeyse hain!
Yuhhhhh beeee!..
Kırca’yı kendinize benzetemezsiniz!..
Ahmet Hakan, Fatih Altaylı ve “Kırca’ya sövme korosu”nun diğer elamanları...
Ne yazdıkları hiç önemli değil; neyi, ne zaman yazdıklarının üzerinde
durulmalı...
Hiç kimse çıkıp Levent Kırca‘nın “sanatçılar gecesi”nde
kadınlarla ilgili sözlerini taarruz gerekçesi yapmasın!.. Kırca ısrarla özür
dileme erdemini gösterdi ki, gerisi artık hikayedir...
Üstelik skeçlerindeki
“jetski” içerikli sözcüklerine hep beraber güldüğümüz sanatçı değil miydi Levent
Kırca?.. O zamanlar niçin kimse tepki göstermiyordu?..
Bugün Kırca’ya
saldıranların gazetelerinde ve televizyonlarında, kadın cinselliği bir tiraj ve
rayting malzemesi olarak kullanılmıyor mu?.. Bıçaklanmış bir kadının çaresiz
fotoğrafını manşet yapanlar kadını aşağılamadılar mı?..
Başını kuma gömmediği
için “Olacak O Kadar” skeçleri bile yasaklanan Levent Kırca niçin hedefte
biliyor musunuz; işbirlikçilik ve rant düzenine uymadığı için:
Çünkü Kırca,
cebini rayting parasıyla doldurmak yerine yüreğinde biriktirdiği vatan ve
Atatürk sevgisine dayanarak mücadeleyi tercih etti...
Çünkü Kırca, “Ben de
AKP’ye oy verdim” diyebilen dönek solcular gibi yandaş kanalların sulu
dizilerinde boy göstermedi...
Çünkü Kırca; Aydınlık gazetesinde yazması, İşçi
Partisi yönetimine girmesi ve son olarak Ulusal Kanal’ın başına geçmesi
nedeniyle hedef seçildi...
Anlayacağınız, Levent Kırca bugün kendisine
saldıranlar gibi olmadığı için hedefte... İşte Kırca’yı hedef yapanlar da,
“niçin o bizim gibi dönek; işbirlikçi, liboş değil” diye
saldırıyorlar!..
Türkiye ne hale geldi görüyor musunuz; Mesleğindeki
becerisiyle girdiği her rolde ikiyüzlüleri deşifre eden bir sanatçı, her
maskenin ardına gizlenebilen tayfanın hedefi olabiliyor!.. Trajikomik değil, tam
kara mizah!..
Yanıt ver Ateş bey...
Bakırköy Belediyesi ile ilgili yazılarımızın ardından bölge sakinlerinden
mail yağmuru devam ediyor. Mektuplar, Bakırköy’de yaşananlar karşısında duyarsız
kalan CHP Genel Merkezi ile nedense harekete geçmeyen İstanbul il başkanlığına
da gidiyormuş!..
Bakırköy’de CHP’li yurttaşların büyük tepkisini çeken yeşil
alan kıyımı ve imar olaylarıyla ilgili bölgede günlerdir yaptığım araştırmalarda
hep şu soruyla karşılaştım:
Bakırköy Belediyesi ve Ateş Ünal Erzen’le ilgili
üç tane kitap yazılmış. Bakırköy’de binlercesi dağıtılan bu kitapları CHP
yönetimi okudu mu? Erzen ve tepki çeken yardımcısı koltuklarında nasıl
oturuyor?..”
Özellikle “Noter Belgeli Yolsuzluk Hikayesi” başta olmak üzere
üç kitaptaki iddialar ve sonrasında yaşananlar yayımlandığında, CHP yönetimi
partinin geleceği açısından Bakırköy’de de çok zor durumda kalacak...
Ancak
şimdilik Ateş Ünal Erzen’in laf kalabalığını bir tarafa bırakarak aşağıdaki
sorulara net yanıt vermesini bekleyelim:
1- Ataköy 7. ve 8. kısımdaki 1195
ada 2 parsel imar kurbanı oldu mu?..
2- Bakırköy-Osmaniye 1043 adanın 150
dönümü imara açıldı mı?.. 1043 ada 2 parsele lokanta ruhsatı verildi mi?.
Buradaki seramik satış yeri çevrecilerin baskısı üzerine yıktırıldı mı?.
Erzen’in buraya yapma sözü verdiği botanik parka ne oldu?
3- Zuhuratbaba,
adliye arkasındaki yeşil alan imara açıldı mı?..
4- Ataköy 59 ada, 62 parsel
da bulunan 6. kısım içindeki yeşil alan ve okul arsasına alışveriş merkezi
yapıldı mı?..
5- Fişekhane Caddesi’ndeki yeşil alan ve depremde sığınılacak
açık alan çevrecilerin 1997 yılından bu yana yürüttüğü mücadeleye rağmen
yapılaşma kurbanı oldu mu?..
6- Ataköy 5. kısım, 51/4 ada, 33 ve 38
parseldeki okul alanında nasıl bir yapı var?
7- Yeşilköy Beşiktaş Spor
Kulübü’nün bulunduğu bölgedede herhangi bir spor alanı ve parkta yapılaşma oldu
mu?..
8- Ataköy 1. kısımdaki yeşil alanın yerine otel yapıldı mı?..
9-
Florya, Basınköy’deki heyelanlı alanda yapılaşma yaşandı mı?
10- Ataköy 1200
ada, 1 parseldeki kamuya terk edilen yeşil alana lüks lokanta yaptırıldı mı?..
Burasıyla ilgili herhangi bir yıkım kararı var mı?..
11- Yeşilyurt Hava Harp
Okulu yanındaki yeşil alanda herhangi bir yapılaşma oldu mu?..
Yorum Gönder