Neymiş bu ulusalcılar? - Mehmet Faraç

Gericisi, bölücüsü, haini, döneği, işbirlikçisi, liboşu, yandaşı- candaşı herkes bir tarafa bırakılmış, taarruzun hedefine ulusalcılar konulmuş...
Peki, hedefe koyan kimler?.. Kim olacak; yukarıda sıraladığımız cumhuriyetle kuyruk acısı olan işbirlikçi yıkım ekipleri...
Bugün Silivri’de “terörist” suçlamasıyla zindanda tutulanlar işte bu güruhun hedefiydi... Çünkü yazarıyla, gazetecisiyle, askeriyle, siyasetçisiyle içeridekilerin hiçbirinin vatanla, ulusla, ulusalcılıkla bir kan davası yoktu...
Tam aksine bugün ülkeyi bölmek ve cumhuriyeti yıkmak için pervasız bir taarruz sürerken onlar, direnecekleri bilindiği için içerideler...
Onların hedef tahtasına konulacağı çok önceden belliydi aslında...
Fethullah Gülen “Ulusalcı dalgayı aşacağız” dediğinde yaşanacakları herkes anlamalıydı... Ne yazık ki kimse farkına varamadı.
Madem ulusalcı asker cezaevinde, madem ulusalcı yazar zindanda, madem ulusalcı televizyoncu hapiste ve madem ki ulusalcı siyasetçinin kimi tezgahla kimi de kasetle bertaraf edildi o halde ulusalcıya taarruz serbest...
Baksanıza, “bizden” sandıklarınız bile koroya katılmaktan geri durmadı:
CHP milletvekili Hüseyin Aygün, Kılıçdaroğlu’nun önünde “ulusalcılar geri zekalı, faşist” diyebildi!..
Ahmet Türk’le bir olup CIA’nın yan kuruluşu Stratfor elamanını CHP’ye milletvekili yapmak için köşesinde günlerce çırpınan hikmeti kendinden menkul kaz tüccarı,  “Atatürkçü” bilinen mevkutede iğrenç bir üslupla ulusalcıları hedef almaya devam ediyor!..
Ve koroya katılan AKP’nin lideri de, önceki gün Gaziantep’te konuşurken şu sözleriyle ulusalcılara düşman olan çevrelere cesaret verdi:
“Bu ülkede ulusalcı geçinenler önümüzü kesmeye çalıştılar. Kesemediler, kesemeyecekler.”
Ne müthiş ülke ama; Dincisi iktidar, muhalefeti işbirlikçi, bölücüsü baştacı, döneği vekil, yandaşı zengin, liboşu vurguncu ve ulusalcısı neredeyse hain! Yuhhhhh beeee!..
Kırca’yı kendinize benzetemezsiniz!..
Ahmet Hakan, Fatih Altaylı ve “Kırca’ya sövme korosu”nun diğer elamanları... Ne yazdıkları hiç önemli değil; neyi, ne zaman yazdıklarının üzerinde durulmalı...
Hiç kimse çıkıp Levent Kırca‘nın “sanatçılar gecesi”nde kadınlarla ilgili sözlerini taarruz gerekçesi yapmasın!.. Kırca ısrarla özür dileme erdemini gösterdi ki, gerisi artık hikayedir...
Üstelik skeçlerindeki “jetski” içerikli sözcüklerine hep beraber güldüğümüz sanatçı değil miydi Levent Kırca?.. O zamanlar niçin kimse tepki göstermiyordu?..
Bugün Kırca’ya saldıranların gazetelerinde ve televizyonlarında, kadın cinselliği bir tiraj ve rayting malzemesi olarak kullanılmıyor mu?.. Bıçaklanmış bir kadının çaresiz fotoğrafını manşet yapanlar kadını aşağılamadılar mı?..
Başını kuma gömmediği için “Olacak O Kadar” skeçleri bile yasaklanan Levent Kırca niçin hedefte biliyor musunuz; işbirlikçilik ve rant düzenine uymadığı için:
Çünkü Kırca, cebini rayting parasıyla doldurmak yerine yüreğinde biriktirdiği vatan ve Atatürk sevgisine dayanarak mücadeleyi tercih etti...
Çünkü Kırca, “Ben de AKP’ye oy verdim” diyebilen dönek solcular gibi yandaş kanalların sulu dizilerinde boy göstermedi...
Çünkü Kırca; Aydınlık gazetesinde yazması, İşçi Partisi yönetimine girmesi ve son olarak Ulusal Kanal’ın başına geçmesi nedeniyle hedef seçildi...
Anlayacağınız, Levent Kırca bugün kendisine saldıranlar gibi olmadığı için hedefte... İşte Kırca’yı hedef yapanlar da, “niçin o bizim gibi dönek; işbirlikçi, liboş değil” diye saldırıyorlar!..
Türkiye ne hale geldi görüyor musunuz; Mesleğindeki  becerisiyle girdiği her rolde ikiyüzlüleri deşifre eden bir sanatçı, her maskenin ardına gizlenebilen tayfanın hedefi olabiliyor!.. Trajikomik değil, tam kara mizah!..
Yanıt ver Ateş bey...
Bakırköy Belediyesi ile ilgili yazılarımızın ardından bölge sakinlerinden mail yağmuru devam ediyor. Mektuplar, Bakırköy’de yaşananlar karşısında duyarsız kalan CHP Genel Merkezi ile nedense harekete geçmeyen İstanbul il başkanlığına da gidiyormuş!..
Bakırköy’de CHP’li yurttaşların büyük tepkisini çeken yeşil alan kıyımı ve imar olaylarıyla ilgili bölgede günlerdir yaptığım araştırmalarda hep şu soruyla karşılaştım:
Bakırköy Belediyesi ve Ateş Ünal Erzen’le ilgili üç tane kitap yazılmış. Bakırköy’de binlercesi dağıtılan bu kitapları CHP yönetimi okudu mu? Erzen ve tepki çeken yardımcısı koltuklarında nasıl oturuyor?..”
Özellikle “Noter Belgeli Yolsuzluk Hikayesi” başta olmak üzere üç kitaptaki iddialar ve sonrasında yaşananlar yayımlandığında, CHP yönetimi partinin geleceği açısından Bakırköy’de de çok zor durumda kalacak...
Ancak şimdilik Ateş Ünal Erzen’in laf kalabalığını bir tarafa bırakarak aşağıdaki sorulara net yanıt vermesini bekleyelim:
1- Ataköy 7. ve 8. kısımdaki 1195 ada 2 parsel imar kurbanı oldu mu?..
2- Bakırköy-Osmaniye 1043 adanın 150 dönümü imara açıldı mı?.. 1043 ada 2 parsele lokanta ruhsatı verildi mi?. Buradaki seramik satış yeri çevrecilerin baskısı üzerine yıktırıldı mı?. Erzen’in buraya yapma sözü verdiği botanik parka ne oldu?
3- Zuhuratbaba, adliye arkasındaki yeşil alan imara açıldı mı?..
4- Ataköy 59 ada, 62 parsel da bulunan 6. kısım içindeki yeşil alan ve okul arsasına alışveriş merkezi yapıldı mı?..
5- Fişekhane Caddesi’ndeki yeşil alan ve depremde sığınılacak açık alan çevrecilerin 1997 yılından bu yana yürüttüğü mücadeleye rağmen yapılaşma kurbanı oldu mu?..
6- Ataköy 5. kısım, 51/4 ada, 33 ve 38 parseldeki okul alanında nasıl bir yapı var?
7- Yeşilköy Beşiktaş Spor Kulübü’nün bulunduğu bölgedede herhangi bir spor alanı ve parkta yapılaşma oldu mu?..
8- Ataköy 1. kısımdaki yeşil alanın yerine otel yapıldı mı?..
9- Florya, Basınköy’deki heyelanlı alanda yapılaşma yaşandı mı?
10- Ataköy 1200 ada, 1 parseldeki kamuya terk edilen yeşil alana lüks lokanta yaptırıldı mı?.. Burasıyla ilgili herhangi bir yıkım kararı var mı?..
11- Yeşilyurt Hava Harp Okulu yanındaki yeşil alanda herhangi bir yapılaşma oldu mu?..

Yorum Gönder

[blogger][facebook][disqus]

Kemalın Askeri

İletişim Formu

Ad

E-posta *

Mesaj *

Javascript DisablePlease Enable Javascript To See All Widget