Hocaefendi sanki Türkiye’nin Ayetullah’ı yani Anayasa ve siyaset üstü dini önderi.
Neredeyse her konuya laf yetiştirip istikamet gösteriyor.
Son olarak Öcalan’la müzakere için “Barış adına el ve etek bile öpülür” buyurdu.
İyi de kimsin sen, toplumu yönlendirme yönlendirme yetkisini nereden alıyorsun?
Siyaset yapmak istiyorsan kur partini, ne söylersen söyle!
CIA’nın koruduğu 100 küsur dönümlük Presilvanya’daki malikaneden, neredeyse her gün Türkiye’ye ayar vermek, yoksa emperyal bir görev midir?
Aklım almıyor!
Evet soruyorum: Fetullah Gülen, din adamı mı başka bir şey mi?
Kendine güya İyilik Hareketi diyen ve din-diyanetle uğraşması gereken bir Camia, polis ve yargıda niçin kadrolaşır?
Neden TSK’ya savaş açar?
Gazze’ye yardım götüren Türk konvoyuna saldırıp 9 Türk’ü öldüren İsrail’e niye arka çıkar?
Oraya-buraya neden böcek yerleştirir ya da o tür iddialarla gündeme gelir?
En önemlisi niçin toplumda korku salar?
İlaveten Erdoğan-Gülen çekişmesi gerçekte Ayetullahlık çekişmesi midir?
***
Basılmayan kitap yasak, Öcalan’ın kitapları serbest
Hepimizi bağımsız ve kahraman (!) Türk yargısını alkışlamaya davet ediyorum!
Niye mi?
Bizzat yargı kararı ile 40 bin kişinin ölümünde sorumluluğu sabit olan bir katilin yani Öcalan’ın kitaplarına serbestlik verildi!
“Ama efendim, demokrasimiz ve AB normları öyle emrediyor” diyecekler!
İyi de o demokrasiniz ve AB normları, Ahmet Şık’ın basılmamış kitabına yasak koyarken nerede idi?
Yahu çocuk sırf o yazılmamış kitap sebebi ile yüzlerce gün hapis yatmadı mı?
Yanlış anlaşılmasın, söylemek istediğim, kitaba paranga değil yapılan iki yüzlülüğü tescillemektir.
Bu rezil tablonun müsebbibi ise 12 Eylül 2010′daki referandumda “yetmez ama evet” diyenlerdir.
***
Panikteki Çiller’i Nimet Hanım yalanladı
Ne demişler, tüy değişir huy değişmezmiş!
Tansu Çiller bu ifadenin en iyi örneği!
Bu yaşa geldi hala olmayan şeyleri olmuş gibi sunuyor.
Ne imiş efendim,Tansu Hanım’ın, TBMM Darbeleri Araştırma Komisyonu’nda, Çiller-Özel Örgütü ile ilgili açıklama yapmaması, Komisyon Başkanı Nimet Baş’ın kendisine gönderdiği bu konuda sus pusulasından ötürü imiş!
Nimet Baş bu iddiayı hemen yalanladı yani böyle bir şeyi yazmadığını söyledi.
Bu fotoğraf, Tansu Hanım’ın hadi ‘yalancı’ demeyelim, ‘doğru söylememesi’ değil midir?
Peki, bunu niye mi yaptı Çiller?
Panikten!
Evet, Tansu Çiller korkuyor ve komisyondaki suskunluğunu Nimet Baş’la atlatmak istedi lakin beyanı geri tepti!
Diyeceksiniz ki, o olay ani Çiller-Özel Örgütü hakikaten var mı?
Yargı hükmü olmadan kesin bir şey söylemek istemem ama Sayın Doğu Perinçek’in o dönemin Cumhurbaşkanı Demirel’e sunduğu somut verilere dayalı dosyası layıkı ile muhakeme edilse çok şey aydınlanır diye düşünüyorum…
***
‘Çözüme destek’ diyen yalakalara sorulur
Baskı altında tutulan Şehit derneklerinden Fetullah Gülen ve Aydın Doğan’a kadar geniş bir çevrede bir rüzgardır estiriliyor.
Ne imiş efendim, kanın durması için çözüme bütün toplum katmanları seferberlik halinde destek olmalı imiş!
Sanki kanı akıtan PKK değilmiş gibi bölücü örgütü mazlum gösterircesine eyyamcılığa soyunup populizm yapıyorlar.
İyi de nasıl olacak bu iş?
Kürtçenin eğitim dili ve devletin iki ayrı resmi dilinden biri olmasına ‘evet’ diyor musunuz?
Yeni Anayasa’ya Kürtlerin “devletin kurucusu ve asil unsuru” diye girmesine onay veriyor musunuz?
Türk isminin, Anayasa’dan çıkarılmasını kabullenebiliyor musunuz?
Önce Özerkliğe, peşi sıra federasyona var mısınız?
Türkiye Cumhuriyeti’nin adının, Anadolu Birleşik Devletleri diye değişmesine de itiraz yok mu?
Bütün bunlardan bir tanesine bile olmaz diyorsanız, o zaman “çözüme destek” deyip ne zırvalıyorsunuz!
İlaveten PKK’nın hedefi sadece bu saydıklarım bile değil, nihai hedefi Bağımsız Büyük Kürdistan’dır, bunu bilmeyen mi var?
PKK’nın tek sermayesi silahıdır. Kürdistan kurulmadan PKK silahı bırakıp sermayeyi AKP’ye yükler mi, komik olmayın! Hem PKK kendi adına kendi karar verebilir mi sanıyorsunuz?
***
3 parti değil 4 isim anlaştı!
MHP Grup Başkanvekili ya da sözcüsü Oktay Vural önceki gün aynen şu sözü etti:
-Öcalan’la müzakere de üç parti gizlice anlaştı.
Oktay Bey’in kastettiği partiler AKP, CHP, BDP!
Önce bir düzeltme yapalım; anlaşan partiler değil liderlerdir.
Yani BDP’nin gerçek lideri Öcalan ile mutabık olanlar AKP ile CHP’nin tamamı değil, önderleridir ki mesela AKP’den Selçuk Özdağ ve CHP’den Tansu Özcan gibi milletvekilleri böyle bir müzakereye karşı olduklarını duyurdular.
Ve Oktay Vural’ın yaptığı açıklamaya ikinci bir düzeltme:
Sayın Vural, anlaşan aslında üç parti değili 4 liderdir ki, dördüncü isim partinizin müdürü olan Devlet Bahçeli’dir.
“Nasıl olur” deme! MHP’de Genel Başkanlık koltuğunda Bahçeli olmasaydı, Tayyip Erdoğan böyle bir şeye asla cesaret edemezdi zira bütün Türkiye, MHP’nin önderliği ile bu ihanete karşı ayakta olurdu.
Yorum Gönder