(Tüm sansürcülere ithaf edilmiştir.)
Sizin derdiniz ne? Bu ülkeye sürekli zarar vermek mi? Ne kadar da
ahlaklısınız, sırça köşklerde yetişmiş, hayatınızda tek bir küfür etmemiş, ne
kadar da düzgün bir insansınız. Tüh tüh maşallah.
Ama bu köşenin yazarı, şırça köşklerde değil, bu ülkenin her yerinde
dolaşıp durur, ülkenin argo edebiyatını pek iyi bilir. Şimdi size müstehcen bazı
görüntüler sunacak. Aman aman siz gözlerinizi kapayıp, kulaklarınızı tıkayın…
Ya da Başbakanımıza yaranmak için beni de ihbar edin!
Herkese açık bir halk plajındayız. Uzun şortunu giymiş, orta yaşlı adam
etrafındaki kadınları (kızına, karısına, kız kardeşine haşema giyin diye
emretmiş) kendi namusundan pek bir emin, çevredeki mayolu kadınları, kızları
resmen dikizliyor. Eli sürekli organında. Devamında adam öyle bir kızışıyor ki,
kendini koşarak serin sulara atıyor.
Devam ediyoruz, siz gözlerinizi, kulaklarınız tıkamaya devam edin. İki
genç bir kafede sohbet ediyorlar. “Anan avradım olsun, karıya
bir koydum!” “A… koyduğum lan, doğru mu?”
“Anam avradım olsun, dedim ya kardeşim.”
Ufaktan günlük bir konuşma.
Küçücük 13-14 yaşlarında bir kız, çarşafları kirli bir yatakta
yüzükoyun yatıyor. Kızın bulunduğu odanın kapısı önünde, her yaştan, her
meslekten adam sıraya girmiş, heyecanla odaya girme sırasının kendilerine
gelmesini bekliyorlar. Biri ötekine diyor ki: “Kız bakireymiş,
arkadan yapacakmışız.” “E, her keyfin bir zorluğu olur.”
“Yok yahu, benim bu türlü ilk olacak.”
Utanmayın utanmayın! Arkası var.
12-13 yaşındaki kızların pazara çıkarıldığı bir kapalı yerdeyiz. Kızlar
utangaç, öyle yere bakıyorlar. Satılar ellerinde kızlarının fiyatlarını gösteren
kâğıtlarla dolaşıp duruyorlar. Alıcılar, kızların beş katı yaşlı adamlardan
oluşuyor. Satıcıları çağırıp kıran kırana pazarlık ediyorlar. Adamlardan biri
satıcılardan birine yaklaşıyor. “Duydum ki, sende bir ilaç
varmış, yani şey…” Satıcı: “Kaldıran
mı?” “Ya evet…” “Derde bak. Sen benim küçük kızı al,
ilaç benden sana bedava.” “Sağol kardeşim, bu iyiliğini hiç
unutmayacağım.”
Önümde iki genç kız yürüyor. Başlarını son moda ipek eşaplarla bir
güzel örtmüşler. Kotları daracık. Parmakları kırmızı ojeli ayaklarına en az
yirmi pot topuklu ayakkabı. Önlerine geçiyorum. Kirpikleri takma, yüzleri az
sonra bir gece kulübünde sahne alacakmışlarcasına boyalı.
Geçip gidiyorum.
Aile meclisi karar vermiş, kız gebe, bağırarak ağlayarak, kendisine
tecavüz edenin amcası olduğunu söylüyor. Kızın sözlerini ne anne duyuyor, ne
baba, ne orada bulunan amca, ne küçük erkek kardeşi…
Karar alınıyor, kız öldürülecek. Amca, “Babasıyla
benim yaşım büyük, bu cinayeti kardeşi işlemeli. Çünkü o daha
16’sına yeni bastı. Az bir cezayla çıkar” diyor.
Aile, amcaya minnetle bakıyor, iyi bir akıl yürüttü. Aileyi kurtardı. Sonra
küçük kardeşin eline bir silah veriliyor, ardından silahı nasıl kullanacağı
öğretiliyor ve kardeş içeri girip, silahı ablasına boşaltıyor. Kurşun sesleri
kesildiğinde baba ve amca birbirlerini tebrik ediyorlar.
Kızlardan biri diğerine soruyor: “Parayı tekrar say,
tamam değil mi?” Öteki yanıt veriyor: “Tamam
iki kere saydım. İki bin beş yüz tamam” “Kız bu kadar parayı nasıl
buldun?” “Allah beni affetsin, annemin köşeye koyduklarından
aldım.” “Hadi artık gidelim.”
Kızlar yola koyuluyorlar, doktorun muayenehanesine geldiklerinde parayı
bulan soruyor: “Eminsin değil mi? Eskisi gibi olacak.”
Öteki yanıtlıyor: “Kızım ben diktirdim, ilk gece kan
geliyor ya, adam yuttu.” “Sahi, yuttu mu?”
Ben burada kesiyorum, çünkü aklıma öyle müstehcenlikler geliyor ki,
gazetemi zora sokmak istemem. Ahlak budalalarına duyurulur.

Yorum Gönder