İmralı ile devlet arasındaki görüşmelerin
sonucu, Başbakan’ın kamuoyuna açıkladığı kadarı ile
tam bir kafa karışıklığını anlatıyor:
Bir tarafta, devlet adına Milli İstihbarat Teşkilatı
Müsteşarı, öte yandan PKK adına Abdullah
Öcalan, kamuoyundan gizli olarak sürdürdükleri görüşmeleri şimdilik
sonuçlandırmışlardır.
Devlet, akan kanın durmasını amaçlayan o görüşmenin içeriği hakkında,
şehit aileleri dahil, hiçbir vatandaşa bilgi vermeyeceğini, bizzat
Başbakan’ın ağzından ifade etmektedir.
Erdoğan, hangi adımları, nasıl ve ne zaman atacağını kamuoyunun
izlemesi gerektiğini söylemekle birlikte, kendisine destek olmadıkları için
öncelikle yazılı ve görsel medyayı da suçlamaktadır.
Başbakan’a göre, İmralı için ev
hapsi ve hele hele bir af yoktur. Olmayacaktır da!
Aynı Başbakan, kendisine böylesine hayati bir sorun için destek
vereceğini söyleyen ana muhalefet partisi lideri
Kılıçdaroğlu’na hem birlikte çalışma çağrısı
yapmış hem de bu çağrı daha muhatabına ulaşmadan, “Sen
nereye kredi vereceksin, sen krediye muhtaçsın. Hangi
krediyi vereceksin?” diyebilmiş ve
eklemiştir:
“Kendisi muhtacı himmet bir dede, nerede kaldı gayrıya himmet
ede?”
Ama yine de o “muhtacı himmet
dede”den, üç CHP’liyi
görevlendirerek üç AKP’li ile masaya oturmalarını
istemiştir!
Dışarıdaki tipi mi gözümüzü alıyor? Soğuktan mı düşünme cimnastiğimizi
tam anlamı ile yapamıyoruz?
Sevgili dostlar.
Bu işin içinden çıkmakta gerçekten zorluk çektiğimi itiraf
edeceğim.
Ve bizi yönetenlere akıl fikir vermesini yüce
Allah’tan içtenlikle dileyeceğim.
Yorum Gönder