Türkiye’nin Suriye’de ABD taşeronluğu yaptığını sağır
sultan biliyor. ABD kulislerinde “Irak’tan sonra
bizim
Suriye’de boy göstermemiz doğru olmazdı. Bu konuda
Türkiye’yi
görevlendirdik” şeklindeki
söylemler ayyuka
çıkıyor.
Tayyip Erdoğan Suriye’ye “demokrasi götürmek ve insani
duygularla”
müdahale ettiklerini beyan
buyuruyor. Kimse
çıkıp da önce kendi ülkene bak, hangi demokrasiden
bahsediyorsun. Demokrasiyi
“başka amaçlar uğruna” araç
olarak kullanacağını itiraf eden kimdir?
Silivri’de yaşanan
hukuk faciaları,
bu denli “uydu bir basın, 80 tutuklu
gazeteci, mevtalaştırılmış yargı” kimlerin marifetidir.
Demokrasi götüreceğiz dediğiniz Libya’da Kaddafi’yi linç
ettirip ülkeyi leş kargası aşiret şeyhlerine
emanet etmek
hangi hukukun gereğidir.
Mısır’da Mübarek’i maymun kafesine koydurup, ülkeyi
şeriatçı, Müslüman Kardeşler’in cellatlarına
teslim etmek
hangi demokrasinin icabıdır?
Irak’ı “demokrasi ve insan hakları götüreceğiz” diye
istila ettiler. 1,5 milyon Şii-Sünni’yi birbirine
kırdırdılar. Irak’ın tüm kültür ve tarihi değerlerini,
kütüphaneler, arkeoloji müzeleri ne varsa talan
ve tarumar
eylediler.
Irak’ı parçaladılar. Kuzey Irak’ta özerk Kürt devleti
kurdurup Türkiye’nin başına bela ettiler.
Şimdi Iraklılar
Saddam’ı mumla arıyor.
Esad yok olursa aynı şey Suriye’de yaşanacak, Suriye
parçalanacak. Kuzey Suriye, PKK
egemenliğine geçecek,
merkezi yönetimde ise Müslüman Kardeşlerin “şeriat
yönetimi”
hüküm sürecek.
Tayyip Erdoğan “bir hayali bölge liderliği uğruna” Türkiye’yi bu batağın içine atıyor.
Türkiye bir ağabey konumuyla tarafsız kalacağına yanlış ata
oynuyor. Bu da ülkemize maddi manevi
çok pahalıya mal
oluyor.
Varsayalım ki Suriye’de %35 olduğu söylenen muhalifler
iktidar oldu. Bu kez %65 Suriyeli muhalefet
olacak,
Suriye’ye kan kusturacak. Türkiye’ye can düşmanı
kesilecekler. Bunu hesap edemeyen
bir iktidar “23 Nisan
çocuk hükümeti” bile olamaz.
VATANI PAZARLAMAK CİNNETTİR
Zararın neresinden dönülse kardır. Erdoğan, (Vecdi
Gönül’ün çok tehlikeli dediği) Davutoğlu’nu biran
önce
“Neo Osmanlı’nın şubesini kurmak üzere” Malezya’ya
postalamalıdır.
Anayasa Mahkemesi yasa dışı elde edilen belgeler
hükümsüzdür diye içtihat kararı veriyor.
Genelkurmay bizde
orijinal belge-melge yok diye mahkemeyi yalanlıyor.
Ama Silivri mahkemeleri, sanal ve sehven belgelerle Türk
Ordusu’nun krema paşalarının, uluslararası
değerde bilim
adamlarının, gazetecilerin akıl almaz bir şekilde
hayatlarını söndürüyor. Başka bir ülkede
olsa yer yerinden
oynardı.
Türkiye’deyse 104 hukuk fakültesinin dekan ve prof.ları,
türbana selam duran rektörler,
(hepimiz Ermeniyiz
mitingleri yapan) aydınlar, sendikalar, anlı-şanlı
gazeteciler “muhteşem bir ödleklikle”
sus pus oluyor. “Yahu
siz neyin peşindesiniz, amacınız nedir?” diye ulusal bir
tepki gösterip sorgu sual
edemiyor.
Biz bunları yazınca bazı AKP’li vekil ya da AKP’ye ters
düşmemeye özen gösteren gazeteci dostlarım
bana “ağabey çok
sert yazıyorsun” diye serzenişte bulunuyorlar.
Oysa artık yıllardır her türlü unvan ve ikbal içinde olmuş
milletvekili bu dostlar biraz da ülkelerini
düşünüp bu kötü
gidiş karşısında Başbakan’a gerekli uyarı ve telkinlerde
bulunmuş olsalar
Tayyip Erdoğan’ın bu kadar gemi azıya
alması bu denli diktatörlüğe heveslenmesi mümkün olmazdı.
Sanki maişet dertleri varmış gibi AKP’li milletvekilleri
bir daha vekil olamam, gazeteciler kovulurum,
aydınlar da
avanta musluklar kesilir diye kimse bu rezaletleri
eleştirip tepki göstermiyor. Aksine hepsi
Başbakan’a “has
odabaşılık” yapıyorlar.
Bu has odabaşılar “Güneydoğu’da Sevr’in hortlatılması” pazarlığında da iktidara şeriklik ediyorlar.
Türk gençliğinin ise üstüne ölü toprağı serilmiş.
PKK’YLA PAZARLIK, SEVRCİ “DAMAT FERİT-VAHDETTİN” AKIBETİNİ GÖZE ALMAKTIR
Bağımsız Kürdistan, Başbakan’ın eş başkanı olduğu Büyük
Orta Doğu Projesi’nin temel olgularından
biridir. İmralı
görüşmeleri bu olguyu mindere çekme tezgahıdır. Bu plana
göre önce Apo’yu evine
postalamak, ardından etap etap
(anayasal düzenlemelerle) menfur amaca ulaşmaktır.
Bir defa şantaja boyun eğilmeye görsün. Elinizi verirsiniz
kolunuz, kolunuzu verirseniz gövdeniz gider.
Bugüne kadar
kimlik, kültürel haklarda verilmedik kalmıyor. O halde
bunlar neyin karşılığı silah
bırakacaklar.
AKP bu oyuna gelecek kadar akıl ve basiret yoksunu mudur?
Tek devlet
Tek millet (Türk)
Tek bayrak
Tek Misakımilli
Türk milletinin olmazsa olmazı kutsal kırmızı çizgileridir.
Bunlardan zırnık taviz vermek, kendi sularını ısıtmak olur.
Kimse analar ağlamasın edebiyatından medet ummasın.
Anafartalar ve İstiklal Savaşı’nda vatan için ölen
şehitlerin anaları ağlamamış, vatan sağ olsun demişlerdir.
Ancak şimdi şehit anaları, “madem vatanı teröristlerle
pazarlık konusu yapacaktınız bizim evlatlarımız
neden
şehit oldular” diye ağlıyor.
http://sozcu.com.tr/akp-atesle-oynuyor.html
Yorum Gönder