“Cumartesi günü Koç Üniversitesi Anadolu Medeniyetleri Araştırma Merkezi’nde; “Avrupa’yı Dışardan Hayal Etmek” adlı bilimsel araştırmanın sonuçlarının açıklandığı toplantı vardı.
30 araştırmacı görev almış.
Ciddi bir proje yapılmıştı.
Türkiye’den, Avrupa’dan ve Avrupa dışından 30 sosyal bilim araştırmacısı; Türkiye, Fas, Senegal ve Ukrayna’da, 18 ile 39 yaş arasında insanların; “Avrupa’ya neden, niçin, ne amaçla göç etmek istediklerini”
araştırıp bulmuşlardı. Araştırmanın Türkiye ayağından; iki çarpıcı
sonuç çıkmıştı: Türkiye’den Avrupa’ya göç isteği ve niyeti sanıldığı
gibi çok yüksek değildi.
Ve diğer sonuç şuydu:
Türkiye’de uçurum var.
Büyük eşitsizlik yaşanıyor.
Ülkeyi yönetenler; kaynakların eşit dağıtımında himayeci, kollayıcı, yandaş yaratıcı davranıyorlar.
Xxx
Toplantıya davetliydim.
Bir yıl önce hayata gözlerini yuman arkadaşım Doçent.Dr. Ali Eşref
Turan, araştırma ekibinin içinde yer almıştı. Ekibin genç üyeleri Koç
Üniversitesi’nden Ayşen Üstübici ile Deniz Karcı,
Ali Eşref’in yüksek bilimsellik ahlakını, yorulmak bilmez
çalışkanlığını ve gençlere tecrübe aktaran özverisini çok güzel
anlattılar. Eşi Çimen Turan’ın “Ali Eşref’in Türkiye’nin demokratikleşmesine ve işçi emeğinin hakkını alma mücadelesine gönülden bağlılığını” sergileyen konuşması sonrası oğlu Ömer Turan, babasının bugüne de ışık tutacak bir anısını o gün açıkladı:
1989 seçimleri öncesiydi.
Anketler yayınlıyordu.
Araştırma şirketlerinin; “seçim sonuçlarını önceden bilmek” için yaptıkları çok bilimsel(!) kamuoyu araştırmaları büyük gazetelerde tam sayfaydı.
Bütün araştırmalar aynıydı.
Bedrettin Dalan diyordu.
Açık ara ile Dalan öndeydi.
Xxx
Bir tek Ali Eşeref’in araştırması; Bedrettin Dalan’ın kayıp edeceğini ve Nurettin Sözen’in İstanbul Belediye Başkanı olacağını yüzdesine kadar söylüyordu.
Seçim sonuçları açıklandı.
Sözen kazanmıştı.
Ali Eşref’in en mutlu günüydü.
Fakat en acı çektiği gün olmuştu.
Çünkü seçim sonrası diğer araştırma şirketleri başkanlarının
katıldığı bir toplantında; tahminde çok yanılan araştırmaların
başkanları, “Bizim araştırmalarımızda da Sözen kazanacak
görünüyordu. Fakat gazetelerin sahipleri öyle istediği için maniplasyon
yapılmasına sesimizi çıkartmadık, sustuk” demişlerdi.
Türkiye’de basın ahlakı çürümüştü.
Bilim ahlakı da gübre yapılmıştı.
“Suskunluk Sarmalı” çalışmıştı.
Ali Eşref bunun için acı çekmişti.
Xxx
Bugün de anketler açıklanıyor.
Bugün de iktidar açık ara önde.
Ali Eşref’in anıldığı toplantıda Prof.Dr. Nermin Abadan Onat, “Suskunluk Sarmalı”nı anlattı:
İnsan haz peşinde koşar.
Hazdan mahrum kalmamak için hakim düşünce, egemen davranış, iktidar
söylemi neyse ona şirin görünmek için susar. Suskunluk sarmalına girer.
Karşı görünmek istemez. Fakat bir an gelir, bir küçük olay; toplumu
patlatır “Suskunluk Sarmalı” kırılır.
Xxx
Ben toplantıdan çıktım.
Saat 18.00’i geçmişti.
Aklımdan şu düşünceler akıyordu:Tunus’ta bir seyyar satıcı kendini yaktı, “Tunus’un Suskunluk Sarmalı” yıkıldı.
Romanya diktatörü Çavuşesko’nun da halkı ona karşı,10 yıllar boyunca,
sunni ve abartılı bir saygı içindeydi. Bir kişinin sıradan diklenişi “Romanya’nın Suskunluk Sarmalını” sarstı. Romanya toplumu patladı.
“Türkiye’de Suskunluk Sarmalı”nın çatlamasına da az kaldı.
Yorum Gönder