Başbakanlar tüm dünyada dinlenir. İyi bir şey
midir bu? Elbette kötüdür. Ama dinlenir işte. Dinleyen kimdir bilmem,
muhtemelen kendi gizli servisleri olur, kendi bakanları olur, yabancı
istihbarat örgütleri olur, dünyanın her yerinde bu olur. Olur da olur…
Ama dünyanın hiçbir yerinde sıradan vatandaş dinlenmez. Bir ülkede,
başbakan değil, sıradan vatandaş dinlenirse asıl kıyamet o zaman kopar.
Hadi başbakan ülkenin gizli sırlarını filan bilir de birileri tarafından
dinlenir diyelim. Peki o halde beni. evimi, işimi, dost sohbetlerimi
neden dinlemişlerdi başbakan? Dost yemekleri zehir edilip, “deniz feneri savcısıyla gizli yemekte”
diye bir lokanta önünde onlarca kamerayla canlı canlı yapılan
yayınlardan, peşime salınan adamlardan haberdar değil miydiniz başbakan?
Kimler evimden başlayıp izliyor, kimler yanımdaki insanları hiç
tanımadığım başka insanlara benzetip, canlı yayınlar yapma cesareti
alıyorlardı sizlerden? Ve neden sorumluları cezalandırmak yerine adeta
kutlamayı tercih etmiştiniz? Oysa ben ne gizli sırlara vakıftım, ne de
kirli çamaşırlara, ne silahım vardı, ne de param, ne siyasetin
dehlizlerini bilirdim, ne evimin yolundan başka bir yol. Kendim için
mutlu bir son düşlüyorsam namerttim. Tek düşlediğim mutlu son bu
memleket içindi. Adalet içindi. Sizi anladık ama peki beni neden
dinlediler başbakan?..
Herkes dinlenirken, bizim yaşamlarımız karanlık adamlar tarafından
röntgenlenirken, hiç sesi çıkmayan, gözyuman, yasadışı dinlemeleri
meydanlarda büyük bir zevkle satır satır okuyan, okuduğu her satırdan
alkış bekleyen ve tadını çıkartan da bu başbakandı, muhaliflerini seçim
öncesi kırıp geçiren furyaya alkış tutan da bu başbakandı. Bugün şikayet
edip, bize sureti haktan görünmeye çalışan da bu başbakan. Baskılarını
perdelemek için kokmuş derin devlet yemeğini yine önümüze koyan da bu
başbakan. Derin devlet dediğin bildiğin devlet olmasın sakın?
Ülkede hiç kimsenin güvencesi yokken başbakanın şikayet etmeye hakkı
yoktur. Ve muhtemelen bu sızlanmanın ardında başka dolaplar vardır.
Hiçbir operasyonel görevi olmamasına rağmen gizemli kamu güvenliği
müsteşarlığına neden şişkin bütçeler ayrıldı dersiniz. Kağıt üzerinde
bir masa birkaç sandalye, bir sekreterya ile idare edebilecek gibi
görünen bu müsteşarlığın pahalı hangi aygıtlara ihtiyacı var ki, bütçesi
milyonları buluyor dersiniz? Buna başbakan neden izin verdi dersiniz?
İşine geldiğinde hiçbir fedakarlıktan kaçınmadığı anlaşılmıyor mu
dersiniz?
Başbakan hayatındaki egemen renkler nedeniyle olsa gerek her fırsatı
ülkeyi alacakaranlığa dönüştürmek için kullanıyor. Adaletin değil, Alaca Karanlığın Partisinin
başında sanki. Bir yıl önce olduğu söylenen bir olayın sorumlularını
açıklayamıyor, bulanık sularda dolaşıyor, gereğini yapamıyorsa
muhtemelen korkuyor. Kendisi için olası bazı gelişmelerin yerini yapmaya
çalışıyor, bu menhus böcekler de uykusunu kaçırıyor belli
ki. Gerektiğinde emre amade derin devlet “ya benimsin ya kara toprağın” misali
şimdilik tu kaka oluvermiş belli ki. Ama muazzam rant paylaşımı
şimdilik bir hesaplaşmaya da engel belli ki…. Her gün televizyonlara
çıkıp hizmet erbabına sıcak mesajlar yollamasından belli…
Kendisi dinlendi diye herkesten şüphelenebiliyor ya
başbakan… Pekala, biz de herkes dinleniyor diye kendisinden
şüphelenebiliriz o zaman. Ona, kim kimi iktidar tahkimatı uğruna
besleyip güçlendirdi? Kim kimin devleti bir suç şebekesi gibi sarmasına
izin verdi diye sormayalım mı yoksa? Sahi o dinlenirken yargılardan
kaçırdığı sevgili müsteşarı uyuyor muydu diye sormayalım mı? Haramilerin
saltanatını haramiler yıkamaz mı yoksa?
Emine Ülker Tarhan
Odatv.com
Yorum Gönder