Sevgili okurlar, 2013’e çok hızlı girdik. Hükümet terör lideri ile yaptığı
“görüşmeleri” resmen açıklarken, İmralı trafiği yoğunlaştı. 28 Şubat
soruşturmasında beklenen ama yöntemi yine tartışılan bir gözaltı olayı yaşadık.
Eski Genelkurmay Başkanı İsmail Hakkı Karadayı polis tarafından gözaltına alınıp
Ankara’ya götürüldü, savcı tutuklama istedi ama hâkim tutuksuz yargılama kararı
aldı.
Yine “çok yaklaştık”
MİT Müsteşarı’nın Apo’ya gidip
konuşması, Kürt ve Kürt destekçisi kesimlerde büyük heyecan yarattı. Daha önce
de tanık olduğumuz gibi “Çözüme çok yaklaştık, bunu sakın bozmayalım,
provokasyonlara geçit vermeyelim” sesleri yükseldi. Şahsi kanaatim bu
görüşmelerden, eğer sağduyulu adımlar atılabilirse bir sonuç çıkabileği
doğrultusunda. Madem pek çok kişi çok umutlu, o hâlde bekleyelim.
30
yıllık süreç
Türkiye 30 yıl öncesinden başlayan bir terör belası
içinde. Bu sürecin büyük bölümü Kürt kimliği ve hakları konusunda pek tartışma
yapılmadan sadece terör üzerine yoğunlaşmakla geçti. Ancak sonuçta terör bir
anlamda başarıya ulaştı ve Kürt kimliği ve hakları terör olayından daha fazla
konuşulur hâle geldi. Hatta öyle ki, özellikle Kürt destekçisi kesimler
neredeyse terörü görmezden gelmeye bile başladı.
Oysa hiç de zor
değil
Son 5 yılımızı bir türlü sonuç getirmeyen “Kürt sorununu
çözelim” tartışmaları içinde geçirdik. Herkesin çözüm önerileri var ama, siyasi
irade kesin ve keskin bir tavır almadığı için asla çözüme ulaşılmıyor. Öyle
olduğu gibi kamuoyunun zihninde “çözmek çok zor” fikri de giderek yerleşiyor.
Oysa bu sorunu çözüme ulaştırmak sanıldığının aksine hiç de o kadar zor değil.
Biraz akıl ve irade gerek.
Görüşmeler önemlidir
Şunu hemen
söylemeliyim ki, bugüne kadar akan kanı göz önüne aldığımızda, devletin bir
terör lideriyle görüşmeler hatta pazarlıklar yapması milyonlarca insanı
üzebilir, rencide edebilir. Ancak eğer sonunda terör tamamen bitecek,
evlatlarımız şehit olmayacak, Türkiye’ye huzur gelecekse, Türk halkı bunu da
sineye çekmeye hazır olduğunu göstermektedir. Fırsat iyi
değerledirilmelidir.
Ne konuşuluyor?
İmralı’daki terör
lideriyle ilk kez görüşülmüyor. AKP iktidarının ikinci kez seçim kazanıp tek
başına iktidara gelmesinden sonra önce gizli olarak başlayan görüşmelerin sonra
açığa çıktığını biliyoruz. Buna karşı, iktidar bu görüşmelerde ne konuştuğunu
bugüne kadar hiç açıklamadı. Gerçi iktidar Kürt açılımı yaptığı hâlde planının
ne olduğunu da bugüne kadar hiç açıklamadı, o da ayrı bir sorun.
Bu
kez değişmeli
Eğer iktidar gerçekten bu kez her zamankinden daha
umutlu ise, yöntem ve stratejisini de değiştirmek ve bu kez daha bilgilendirici
bir tavır almak durumundadır. “Amaç silah bıraktırmak” sözü kulağa hoş gelse de
hem gerçekçi hem de inandırıcı değildir. Eğer gidip terör lideriyle
görüşüyorsanız, ona bir şey söylüyor olmalısınız. Karşılığını da alıyorsunuzdur.
Artık kamuoyu bunları da öğrenmek istiyor.
Elbette gizlilik
olacak
Bu cümlelerimden “Ne görüşüyorsanız hemen açıklayın” anlamı
çıkarmayın. Elbette bu kadar hassas konuda devlet bazı girişimlerini gizlilik
içinde yürütmek zorundadır. Ancak bu konu devletin sadece iktidarda olan
kesimiyle çözülemeyecek kadar önemlidir. Bu nedenle Başbakan’ın, Meclis’te grubu
bulunan siyasi parti genel başkanlarına bilgi vermesi en doğru yoldur. Bu
yapılmalıdır.
Erdoğan davet edebilir
MİT Müsteşarı “Benim
bildiklerimi bir bilseniz” dedi büyükelçilere, ama konumu gereği
açıklayamadığını ekledi. MİT Müsteşarı’nın bildiklerini Başbakan Erdoğan da
biliyordur doğal olarak. Eğer gerçekten bir umut varsa Başbakan Kılıçdaroğlu ve
Bahçeli’yi davet edip, hatta Cumhurbaşkanı’nı da katarak 4’lü çok gizli bir
bilgilendirme zirvesi yapabilir. Apo ile neler konuşulduğunu onlara
açıklayabilir.
48 saat sonra yine
Başbakan liderlere bilgi
verdikten sonra “48 saat dışarı bilgi sızdırmadan, salim kafa ile düşünelim ve
tekrar bir araya gelelim, siz katkılarınızı söyleyin, sonra da durumu hep
birlikte çıkıp kamuoyuna açıklayalım. Bu sorun sadece iktidarın sorunu değil,
hepimizin ortak tavrı ve kararı olmalı” diyebilir. Üç partinin bu müzakereleri
ortak kararla açıklamasının toplumdaki etkisi çok olumlu
olacaktır.
Hızla çözülür
Geldiğimiz nokta önemlidir. Devlet
artık açıkça İmralı’ya gidip ne yapmak istediğini söylemektedir. Apo’nun da buna
karşı cevapları ve talepleri de devletçe bilinmektedir. Demek ki ortaya makul
ölçüde bir çözüm haritası çıkabilecektir. Yeter ki hükümetin bu konuda iradesi
olsun, konuyu paylaşmayı ve muhalefetten de destek almayı bilsin. Gerisi çok
hızlı olur ve “çözülmez” sanılan sorun bir anda biter.
Bazı
şüpheler
Umudumu korumakla birlikte, iktidarın sorunu çözme yönündeki
iradesi ve kararlılığı konusunda şüphelerim var. Çünkü “açılım” yapan ama içini
doldurmayan iktidar, sorunu kökünden çözmek mi istemektedir yoksa gözü sadece
bölgedeki BDP’ye giden oylarda mıdır? Her şeye rağmen Kürt sorununun sürmesinin
iktidara sağladığı avantajlar olduğu da unutulmamalıdır. Açmaz aslında
buradadır.
Ürkütücü söylemler
Ancak olumlu olduğu hararetle
savunulan bu yeni sürece rağmen, yine iktidar ve yandaşı kaynaklı “olumsuz”
söylemler de gündemde. Bunların en önemlisi “yine çözüme çok yaklaştık, bir
provokasyon olur mu?” endişesinin yüksek sesle dile getirilmesidir. Karayılan’ın
“Silah bırakma olmaz, biz de Apo ile temas kurabilmeliyiz” sözleri de elbete
moral bozucudur. İşte iktidar iradesini burada gösterecektir
Bu irade
var mı?
Erdoğan isterse bu iradeyi gösterebilir. Apo ile yapılan
görüşmeleri açıklamadan, adım adım gitme planı şu anda sempatik görünse bile
kısa bir süre sonra kamuoyunda itirazların yükseleceğini tahmin etmek zor değil.
Bu nedenle “yargı paketiydi, anayasa maddesiydi, Apo’nun şartlarının
iyileştirilmesiydi” gibi zamana yayılacak adımlar yerine hızlı bir zıplayış çok
daha mantıklı olacaktır.
Yolu ortaklıktan geçer
İşte bu
nedenle Erdoğan’ın iki muhalefet liderine bilgi vermesini daha sonra ortak karar
açıklanmasını önerebiliyorum. Adım adım gitmek yerine aynı anda tüm çözüm
önlemlerini hayata geçirmek, bunun için de arkasına tüm halkın desteğini almak
çok daha akılcı bir yöntemdir. Türkiye’nin artık “yeni planlarla” veya “yeni
adımlarla” zaman yitirmesinin hiçbir anlamı yoktur. Sadece kararlı olalım ve
inanalım.
Hepinize iyi haftalar dilerim.
Yorum Gönder