Kim kimi kullanıyor? - Sabahattin Önkibar

AKP’lilere sorsanız Tayyip Öcalan’ı kullanıyor!
PKK’lılara sorsanız Öcalan Tayyip’i kullanıyor!
Peki gerçek hangisi mi? 
İkisi gibi görünse de avantajlı konumda olan bölücübaşıdır çünkü sıkışan ve kapıyı tıklatan Erdoğan’dır.
Önceki gün Tayyip Erdoğan’ın Öcalan’la müzakereye neden mecbur olduğunu 11 madde halinde   sıraladık.
Gelelim Öcalan’ın mecburiyetine.
İlginçtir AKP ve Erdoğan bu konuda ser verip sır vermiyor.
Tersine Başbakan, af da yok, ev hapsi de yok diyor.
İyi de o zaman Öcalan sizinle neden masaya oturdu?
Müebbete mahkum biri kesin af taahüdünü almadan tek güvencesi olan örgütünün elindeki silahı almaya kalkar mı?
Böyle bir şeyi iddia etmek bu milletin zekâsı ile alay etmektir.
Aslında Öcalan ile müzakere masasına oturmak demek onun salıverilmesini peşinen kabullenmek demektir.
Peki hedeflendiği gibi genel bir af çıkarılsa ve Öcalan salıverilse PKK tasfiye sürecine girer mi?
Böyle bir şeye değil inanmak,iddia etmek bile salaklıktır.
PKK , Öcalan’ı hapisten kurtarmak için kurulmadı!
Nitekim Murat Karayılan bir hafta önce  silahı bırakmanın söz konusu olamayacağını söyledi.
Durum bu ise o zaman çözüm ve yeni süreç palavralarını atanlara ne dememiz gerekiyor?
Farkında mısınız bilmiyorum çözüm süreci adı altında Güneydoğu yasalar rafa kaldırılarak fiili olarak PKK’ya terk edilmiş ve bölge adım adım kopuşa sürükleniyor.
Evet soyut çözüm palavraları ile psikolojik harekat sürüyor. Çok sürmez yeni Anayasa’ya girecek metinler gündeme gelecek ve süreç hızla işlemeye devam edecek!
NOT: Sayın Levent Kırca’ya Ulusal Kanal’a hoşgeldiniz diyor, başarılar diliyorum.
ABD zindan ise gelsene Türkiye’ye
Hocaefendi ABD’de hücre yani zindan hayatı yaşıyormuş.
Dahası, vatan hasretiyle tarifsiz bir hüznün içindeymiş.
Yok bunları ben uydurmadım f.gülen.com’da Hocaefendi adına yapılan açıklamalardan aldım.
Madem öyle gelsene Türkiye’ye Hocaefendi!
Bak Tayyip Erdoğan bile ısrarla gel diyor!
Sahi Türkiye’ye gelmekten niçin bu kadar ürküyorsun?
Sen ki kendi ifadenle emekli maaşı ve kitap telifleri ile geçinen Diyanet’ten emekli bir garip hizmet mensubusun!
Böyle birinin, gelirsem ülkemde huzursuzluk olur ve sevdiklerim zarar görür demesi inandırıcı mıdır?
Yoksa ABD’de küserel görevlerin var da onun için mi gelemiyorsun?
Bak Hocaefendi bir şeyin şuyuu vukukundan beterdir ve emin olunuz artık her yerde ABD ile beraber  anılıyorsunuz!
Belki ben ABD’yi, ABD beni kullanıyor diye güruhunuzu avutabilirsiniz de kimin kimi kullandığı ortada!
Kimdir bu Hırsızların İmparatoru?
Deniz Feneri davası göstermelik olarak görülmeye başlayınca daha önce yazdığım ‘Hırsızların İmparatoru’nu hatırladım.
Aslında o ifade bana ait değil, Abdulvahap Yaren’e ait!
O  kim mi?
Deniz Feneri hırsızlığını layıkı ile soruştururken bir gece ansızın görevden alınan malum savcılarından biridir.
Savcı Yaren’e göre Hırsızların İmparatoru kendisine erişilmesin diye olaya bizzatihi müdahil olmuş.
Peki kim midir o hırsızların şahı?
Kudret sahibi olandır!
İşte o kudret sahibinin müdahil olması ile aslında bir siyasi iktidarı bitirecek büyüklükteki    bir rezillik örtbas ediliyor.
Anlayamadığım şey Kılıçdaroğlu ile Bahçeli’nin bir savcının böylesine alenen feveran etmesine rağmen bir kez olsun Hırsızların İmparatoru ifadesini kullanmamaları ve olayı görmezden gelmeleri.
Hele hele Bahçeli Deniz Feneri’ndeki zekât hırsızlığı soysuzluğuna hiç bir zaman eleştiri bile getirmedi. Böyle birine MHP camiası hâlâ nasıl tahammül ediyor, yazıklar olsun!
Birand güzel öldü!
Eskiler derler ya, birini iyi tanımak istiyorsan onunla seyahat edeceksin.
Mehmet Ali Birand’la 90’lı yıllarda yurtdışına bir kaç uzun seyahatım oldu ve biraz olsun tanıdım onu!
Tamam Birand’ın Kürt meselesine bakışı ie Avrupa Birliğini kutsaması benzeri bazı fikirlerine hiç katılmadım ama doğruya doğru Mehmet Ali Bey gerçekten büyük gazeteciyidi.
Hiç unutmam 1993’te TGRT’de Alternatif programıma başladığımda Çankaya Köşkü’ndeki resepsiyonda karşılaştığımızda bana, “Hemen Cumhurbaşkanı ile Başbakan’ı programına çağır. Gelmezlerse bir daha bir daha çağır. Göreceksin eninde sonunda mutlaka gelecekler” diye tavfsiyede bulunup beni cesaretlendirmişti.
Evet Birand Türk medyasında eşine pek rastlanmayan biçimde kıskançlık, kibir ve kompleks nedir bilmeyen bir öğretmendi .
Güzel bir tarafı da herkesi dinlemesi ve dinletmesiydi.
Kuşkusuz her ölüm erkendir ama Birand gerçekten erken göçtü aramızdan!
Ama şunu söyliyeyim, çok az faniye nasip olacak kadar güzel öldü Mehmet Ali Bey!
Ailesi ile sevenlerine başsağlığı diliyorum...

Yorum Gönder

[blogger][facebook][disqus]

Kemalın Askeri

İletişim Formu

Ad

E-posta *

Mesaj *

Javascript DisablePlease Enable Javascript To See All Widget