İhanet eden gazeteciler günü! - Mehmet Faraç

Gazetecilere çeşitli haklar kazandıran 212 Sayılı Yasa, 1961 Anayasası’nda yer alınca; o tarihte 9 gazete sahibi, yasayı protesto etmek için 3 gün boyunca gazetelerini yayımlamadı.
Gazeteciler ise 10 Ocak 1961 günü haklarına sahip çıkmak amacıyla Babıali’de bir yürüyüş gerçekleştirdi. “10 Ocak” günü işte o tarihte, “Çalışan Gazeteciler Bayramı” olarak kabul edilmişti.
Ancak 12 Mart 1971 askeri müdahalesinde bu hakların bir kısmı geri alınınca, “bayram”ın adı “10 Ocak Çalışan Gazeteciler Günü” olarak değiştirildi.
Bugün yine 10 Ocak... Ancak gazetecilerin ne gün kutlayacak ne de bayram edecek halleri kaldı... Çünkü holdingleşme medyayı siyasete köle yapınca, yandaş ve yağdanlık gazeteci tipi türedi ve bu da gazeteciliğin itibarını yerle bir etti.
O yüzden medyanın köleleştiği şu dönemde türetilen gazeteci tipleri için de, özel bayram günleri düzenlenmesini öneriyorum:
- Yandaş- yağdanlık ve ihanet eden gazeteciler günü...
- İşbirlikçi- dönek, liboş ve kaypak yazarlar günü...
- Kuryeci gazeteciler günü!..
- Düşünce özgürlüğü derken, sansürcü başı kesilen gazeteler günü...
- Gazetecilerin haklarını ahlaksızca gasp eden yöneticiler günü...
- Küfür ettikleri cemaatlerin sofrasına çömelen ikiyüzlü yazar müsveddeleri günü!..
Daha çok özel gün önerebilirim ama bu zavallıların çamurunun, bu güzel gazetenin sayfalarına sıçramasını istemiyorum!..
Cezaevindeki Aydınlık ve Ulusal Kanal çalışanlarının yanı sıra tutsak bulunan gerçek gazeteciler ile dik duran meslektaşlarımın bayramı kutlu olsun...
Tabi, terör örgütü sitelerinde gazetecileri hedef gösteren, “gazeteci” kılığındaki tetikçileri de lanetliyorum!..
Atatürk’ün çiftliği yağmalanırken!..
Ankara’nın göbeğinde devasa bir yeşil alanı kapsayan Atatürk Orman Çiftliği (AOÇ) üzerindeki yağma planı bir türlü durdurulamıyor...
Çiftliğin neredeyse yarısı rant uğruna talan edilmiş!.. Şimdi de TBMM Başkanlığı, çiftlik arazisinde sosyal tesis, kongre merkezi ve düğün salonu yapmak için yer istemiş.
Ne kadar vahim değil mi?.. TBMM bile kurucusunun adını taşıyan çiftlikteki işgale ortak olmak için harekete geçmiş!..
CHP Antalya Milletvekili Gürkut Acar, TBMM Başkanı Cemil Çiçek’in yanıtlaması istemiyle verdiği önergede şu sorulara yanıt istemiş:
“Büyük Atatürk’ün isteği ile oluşturulan AOÇ arazisinin, betonlaştırıldığı bir dönemde TBMM’nin de benzer şekilde girişimde bulunması kaygı yaratmıştır. TBMM Başkanlığı, AOÇ arazisinden başka bir yer bulamamış mıdır? TBMM’nin, AOÇ arazisini, Büyük Atatürk’ün bağışı doğrultusunda korunması için çaba göstermek yerine, bu alanı betonlaştırmaya dönük adımlar atması ne anlama gelmektedir?  Bu girişim, TBMM’nin Atatürk’e, Atatürk’ün mirasına bakışını mı göstermektedir? AOÇ alanından arazi tahsisi başvurusunu geri çekecek misiniz?”
Keşke Antalya Milletvekili Gürkut Acar kadar, CHP’nin Ankara’daki il ve ilçe örgütleriyle milletvekilleri de bir an önce ayağa kalkabilse de, şu çiftliğe sahip çıkabilse!..
Kayseri’de tuhaf bir ihraç!..
Kemal Kılıçdaroğlu, Kayseri Belediye Başkanı Mehmet Özhaseki hakkındaki yolsuzluk iddialarını gündeme getirirken CHP’nin il başkanı Enver Özdemir’di.
Kentteki 125 kitle örgütü Kılıçdaroğlu’nun iddiaları üzerine Haseki’ye destek açıklaması yaparken, Özdemir, CHP liderini ziyaret ederek yolsuzluk iddialarının dayanaksız olduğunu, CHP’nin Kayseri’de yıpratıldığı konusunda uyarılar yapmış.
Özdemir bir süre sonra ne hikmetse görevden alındı! Özhaseki ise Kılıçdaroğlu’ndan kazandığı tazminat paralarıyla Kayseri’de sucuk dağıttı.
Peki sonra ne mi oldu?.. Görevden alınan il başkanı Özdemir bu kez partisinden ihraç edildi!.. Bakınız Özdemir gönderdiği mektupta neler söylemiş:
“Görevde bulunduğumuz süreçte doğru bildiklerimizi ifade etmeye çalıştık. Söz konusu yolsuzluk iddialarıyla ilgili olarak Sayın Genel Başkan’a yaptığım uyarıların doğruluğunu yargı ve tazminat kararları da teyit etmiştir. Enver Özdemir, ilçe-il yöneticiliği, il başkanlığı, kurultay delegeliği yapmış, partinin her türlü sıkıntısını omuzlamıştır ve bunun bedelini ihraç edilerek ödemiştir. Atalarımızın bir sözü daha böylece doğrulanmış oldu. Demek ki doğru söyleyeni dokuz köyden kovuyorlar. Ancak içimizdeki CHP’yi bitirmeye ne il yönetiminin, ne disiplin kurulunun ne CHP Genel Merkezi’nin gücü yetmez. CHP, yerelde ve genelde sürdürülen bu yanlış yönetim anlayışından er geç kurtulacaktır.”
Kayseri’deki CHP’liler; Genel Merkez’in bu “yanlış karar”dan dönmesini bekliyorlar.
Salıcı, Bakırköy’ü görmüyor mu?
CHP Genel Merkezi, partiyi İstanbul’da Oğuz Kaan Salıcı’ya teslim etmiş. Salıcı’nın görevi partiyi İstanbul’da büyütmek ve önümüzdeki yerel seçimlerde atak yaptırmak...
Diyelim ki Salıcı, Aydınlık gazetesini okumuyor! Peki Bakırköy Belediye Başkanı, eşi ve yardımcısıyla ile ilgili bölgenin yerel gazetelerindeki vahim haberleri de görmüyor mu?..
Bakırköy’deki imar rezaletleri tüm ilçenin ve medyanın dilinde... Belediye Başkanı Ateş Ünal Erzen ve yardımcısı Turgay Akbal’ın infial uyandıran yanlışları nedeniyle CHP Bakırköy’de hızla eriyor...
Bu gidişle ANAP’tan sonra AKP de, önümüzdeki seçimden itibaren Bakırköy’ü yönetmeye başlayacak. Bunun sorumlusu Erzen ve onunla ilgili iddiaları görmekten kaçınanlar olacak.
Bakırköy Belediyesi ile ilgili gelen mailleri bu köşede yayımlamaktan bile utanıyorum.
Peki, Oğuz Kaan Salıcı, CHP Bakırköy’de iyice eridikten sonra mı harekete geçecek?.. Örneğin bölgeye ne zaman bir inceleme heyeti gönderip halkı dinleyecek?.. Kimler, nasıl durduruyor Salıcı’yı?..
Salıcı’ya bir önerim var; eğer siyasal hükümdarlıktan korkmayıp harekete geçecekse, Bakırköy Belediyesi’yle ilgili yolsuzluk iddialarını gündeme getiren kitapları okumakla işe başlasın!.. Çünkü ben okurken bile utanıyorum!..
Çok yazık oluyor CHP’ye çokkk!..

Yorum Gönder

[blogger][facebook][disqus]

Kemalın Askeri

İletişim Formu

Ad

E-posta *

Mesaj *

Javascript DisablePlease Enable Javascript To See All Widget