İzmirli inşaat mühendisi okurumuzu cep telefonundan arayıp kendini
polis olarak tanıtan biri para sızdırmaya çalışıyor. Okurumuz A.B.
dosdoğru karakola şikâyete gidiyor...
Karakoldaki memur fazla ilgilenmiyor, şikayetçiye “savcılığa git” diyor...
A.B. savcılığa gidiyor. Savcıya olayı anlatıyor. Ancak savcı bir noktaya takılıyor:
- Seni polis niye bana gönderdi?
Savcı öfkeyle bir yazı yazıp şikâyetçiye veriyor, karakola geri gönderiyor.
Okurumuz zarfı karakola götürüp amire verdiğinde cıngar kopuyor...
Meğer polisin şikâyetçiyi savcılığa göndermek yerine şikâyet
başvurusunu alması gerekiyormuş. Savcı bu yüzden karakola soruşturma
açmış ve gönderdiği yazıda “savcıya git” diyen polisin tespitini
istemiş.
Karakol karışıyor. Şikâyetçiye “o memuru bize göster” diyorlar. Yüzünü
hatırlamıyorum diyor. Çalışanların fotoğraflarını gösterelim teşhis et
diyorlar. Hatırlamıyorum, diyor, MOBESE kayıtlarını getirtiyorlar.
Okurumuz karakolda daraldıkça daralıyor...
Sonunda “Savcıya git” diyen memur bulunuyor. Ancak çoluk çocuğu
varmış... Başının belaya girmesi istenmiyor. Okurumuz ifadesini
değiştiriyor. Yanlış anlamış gibi yeni bir ifade veriyor.
- Savcı seni çağıracak lütfen orada da aynı şeyleri söyle, diye tembihliyor karakol...
O arada kendine polis süsü vererek vatandaşı dolandırmaya çalışan kişi kaynayıp gidiyor...
Karakoldaki polisler: “Bunu yapanı tespit edemeyiz, zaten bu işi geçici
numaralar kullanarak yapıyorlar, şimdi arasak o numara kullanım dışı
olmuştur bile” diyorlar...
Savcı ile karakol birbiriyle uğraşırken polis süsü veren kişi telefonla milleti dolandırmaya devam ediyor.
Nusretbey şarabı...
Beyoğlu Belediyesi CHP’de olduğu dönemde çevre sorunlarıyla ilgili bir
başkan yardımcısı vardı; Nusret Avcı... Belediye AKP’ye geçti... Nusret
Bey ortadan kayboldu... Yıllar geçti....
Geçenlerde Gökçeada’dan gelen bir muhabir arkadaşımız bir şişe uzattı:
- Bunu size Nusret Bey gönderdi, dedi...
Şişenin üzerinde de Nusretbey Şarabı yazıyor; Cabarnet Sauvignon 2008...
Nusret Avcı’yla yıllar sonra telefonlaştık... Güzel ve şaşırtıcı şeyler anlattı...
Bundan 13 yıl önce bir tesadüf Gökçeada’ya gitmiş. Yemyeşil adayı
görünce çocukluğunun geçtiği Malatya-Yeşilyurt’u anımsamış. Orada
kalmaya karar vermiş. İnşaat mühendisi olan Nusret Bey bir dönem Suudi
Arabistan’da müteahhitlik yapmıştı. Birikimiyle Ada’da arazi satın
almış... Organik üzüm ve zeytin tarımına başlamış...
İlk mahsül şarabı 2008 yılında üretmişler... Nerede mi?
1929’da inşa edilip 1985’te kapatılmış olan atıl bir yağhaneyi şarap ve
yağ üretim merkezine dönüştürmüşler. Yeni fabrikalarını ise önümüzdeki
sonbaharda işletmeye açmayı planlıyorlar.
Nusretbey Şarabı’nın üzerindeki şu satırlar ilgimizi çekiyor:
“Paleontolojik döneme ait bu üzüm çekirdeği Gökçeada Yenibademli
Höyüğü’ndeki arkeolojik kazıda bulunmuştur. İsviçre’de yaptırılan karbon
testi sonucunda günümüzden yaklaşık 5 bin yıl önceye ait olduğu
anlaşılmıştır.”
Zeytinyağı üretimini de başlatmışlar. Ürettikleri Etis marka
zeytinyağlarını şimdiden piyasaya vermişler. Bir de zeytincilik müzesi
açıyorlar...
Son yıllarda Ada’da bağcılık ve zeytincilik hızla gelişmiş... Örgütlenmişler.
Gökçeada’yı Organik Ada ilan etmeye hazırlanıyorlarmış. Yolları açık olsun...
Lider
Birkaç ay önce meydanlarda idamından söz ediliyordu... Şimdi saygın bir
siyasi lider olarak kendisiyle İmralı’daki makamında müzakere
ediliyor...
Başbakan önce sert demeçlerle halktan “Bravo kararlı lider dediğin
böyle olur” övgüsü aldı... Ardından masada taviz paketi açıldı.
Devlet durup dururken teslim olmaz tabii...
O yüzden “karşı taraf silah bırakıyor” gibi bir hayal yaratıldı.
İklim artık tavize müsait... İlk sırada Öcalan’a rahat yaşam koşulları
sağlanması... Peşinden milletçe adımızın “Türk” olmaktan çıkarılması,
genel af vs gibi adımlar var. Sonra da yaz geliyor. Her açılım sonrası
olduğu gibi...
Silahlar yeniden patlar. Verilen tavizler PKK hanesine zimmet yazılır.
Silahların patlamama ihtimali var mı? Bir koşulda var. Eğer demokratik
özerklik gibi bir sistemi kabul ederseniz bu yaz silahlar
patlamayabilir. O yüzden Ankara’ya “Öcalan’a ne söz verdiğinizi
açıklayın” çağrısı yapılıyor. Bekliyoruz...
Ekonomi Bakanı Zafer Çağlayan, “Başbakan istesin, kapısında hizmetçisi olurum” demiş.
Şu anda neyi oluyorsunuz!
* * *
Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, “Suriye’de tutuklu Türk subayı yok”
demiş. Doğrudur. Tutuklu Türk subaylarının tamamı Türkiye’de.
Fahrettin Fidan
Delil
Milli Savunma Bakanı İsmet Yılmaz, Balyoz Davası’nın temelini oluşturan
belgeler için “Sahte olduğu aşikâr” diyor. Bu durumda Bakan’ın 330
albay ve generalin hapiste yatmasına yol açan tuzakları kuranlar
hakkında acilen yasal işlem başlatması gerekiyor...
Akif Kökçe
Vicdan
İş cinayetlerine dur diyebilmek için “Vicdan ve Adalet Nöbeti” sürüyor... 14. Nöbet bugün Galatasaray’da saat 13:00’te...
Bugünkü nöbette “Arka Sıradakiler” dizi seti işçisi Selin Erdem davası
ve Van-Bayram Otel’de hayatını kaybeden gazeteci Cem Emir - Sabahattin
Yılmaz ve Önal Erol için yapılan Anayasa Mahkemesi başvurusu
paylaşılacak. Davetli gazeteci Elif İnce... Ayrıca vicdan sahibi, adalet
duygusunu yitirmemiş herkes davetli.
Yorum Gönder