Abdullah Öcalan’ın TV seyretmek hakkı idiyse 14 yıldır neden vermediniz? TV seyretmek hakkı yoksa; “pazarlık masasına oturduğunuz gün adama izlesin diye TV göndermek” ne anlama gelir.
Şu anlama gelir.
Bugün TV veren.
Yarın davayı verir.
Abdullah Öcalan’ın bir davası var. Diyor ki, “ben dağa piknik yapmak için çıkmadım”
davamı savunmak için çıktım. Ben silahı elime asker vurayım, sivil
vurayım, bebek vurayım diye almadım. Ben elime silahı davam için aldım.
Davamı savunmak için asker vurdum, sivil öldürdüm, bebek katlettim.
Davası ayrılmak.
Ayrıyız diyor.
Yönetme hakkı talep ediyor. Yönetme hakkı yani öz yönetim, demokratik özerklik, öz güvenlik gücüne sahip olma, ana dilde eğitim; “ayrı bayrak, ayrı ordu, ayrı vatan, ayrı dil, ayrı haritaya” kadar gider. Zaten teori de; silahlı terör kişileri öldürmek için değil “bütünleşmiş tek olmuş toplumların ruhunu ikiye bölüp parçalamak için yapılır” diyor.
Xxx
Bu yüzden akla ilk gelen tek soru oldu: “PKK silahı bırakacaksa karşılığında ne alacak?”
14 gün geçti.
Eveliyorlar.
Geveliyorlar.
Soruya cevap yok.
Halk milletvekillerini; milletin temsilcisi olsun diye seçti.
Milletvekilleri Tayyip Erdoğan’ı Başbakan diye seçti. Tayyip Erdoğan
Hakan Fidan’ı MİT başkanı diye seçti. Hakan Fidan, Abdullah Öcalan ile “pazarlık görüşmesine” oturduysa halk adına (Türk Milleti adına) oturdu.
Millet adına görüşüyor.
Ne görüştüğünü açıklamıyor.
Soruya da cevapsız kalıyor.
Xxx
1 soru vardı.
2 soru oldu.
PKK’nın kurucularından Sakine Cansız’ın Paris’in göbeğinde “sohbet görüşmeli infaz” yöntemiyle öldürülmesi sonucunda 2’inci soru ortaya çıktı.
2’ci soru şu:
Sakine Cansız’ın öldürülmesi niçin “silah bırakmayı konuşan” Kürt ile Türk’ü birbirine düşürsün?
Akil (akıllı) adamlar var.
Akil Kürt adamlar.
Akil Türk adamlar.
Sizler neredesiniz?
Hem Öcalan’ı önder sayanlar ve hem de Hakan Fidan’ı görüşmeci tayin edenler
“Sakine’yi PKK’nın silahı bırakmasını istemeyenler vurdu” dediler fakat akil adamlardan; “Sakine öldürüldü diye biz birbirimize düşemeyiz” diyen bir ses çıkmadı.
Xxx
Sakine’yi öldürdüler, bizi birbirimize düşürecekler, oyuna gelmeyelim diyenler; Paris’e koşturup; “Kahraman 3 Kürt kadını katledildi” diye kitle kışkırtması yapıyor ve “Bu Fransa’nın Roboski’sidir… Fransa Derin Devleti mi vurdu, Türk derin devleti mi vurdu?” diyen kavga kızıştırma dili kullanıyor. Hakan Fidan’ı görüşmeye İmralı’ya gönderen Başbakan da “PKK’nın kendi adamını vurması tiğniyetinde var…” diyerek kışkırtama yangınına benzin döküyor.
1 soru 2 oldu:
1-Silah bırakacak, peki ne alacak?
2- Paris infazı niçin süreci kessin?
(uyan borusu)
Vahşi kapitalizm
150 yıl sonra
Türkiye’de hortladı!
Bir lokma ekmek parasına günde 20 saati bulan çalışma temposuyla
sömürüyü en yükseğe çıkartmak 150 yıl öncesi vardı. Çocuk işçiler
ağzından kan gelesiye çalıştırılıyordu. Adına “vahşi kapitalizm” denmişti. Zonguldak Kozlu’da müfettişlerin “iş güvenliği yok” diye uyardığı ocakları kapatmayıp 8 işçinin ölümüne neden olan TTK’nın Genel Müdürü Burhan İnan, “Borcundan
dolayı icralık olan maden işçilerimiz dikkatsiz davranıyor, tehlike
yaratıyor. Ücretleri üzerindeki haczi kaldırmayan işçi, işten atılacak” kararı aldı. Vahşi kapitalizm Türkiye’de 2013 yılında hortladı.
Yorum Gönder