Bu müthiş başarı öyküsü yılın ''en''lerinde nasıl unutulur?..

Sevgili okurlarım...
Lütfen kendinizi bu ülkede olup bitenlere şaşırmamaya alıştırın!
Aksi takdirde 2013 geçmek bilmez!
Her gün şok üstüne şok yaşar, sonuçta bunalıma girersiniz.
Hemen size bir örnek vereyim:
Başbakan'ın, yurt dışındaki eğitimini bir işadamından sağladığı bursla tamamlayan oğlu, 4 yıl içinde ikinci gemisini satın alıyor...
Babasının “gemicik'' olarak tanımladığı ilk kuru yük gemisinden sonra, bu kez büyük bir geminin sahibi oluyor...
Bundan 10-15 yıl öncesinin Türkiyesini gözünüzün önüne getirin.
Bu haberi o yıllarda tüm gazeteler ve televizyonlar manşetten duyurmaz mıydı?
Hem de yarış halinde duyururdu!
Geminin inşa edildiği ülkeye muhabirler gönderilir, eski sahibiyle röportajlar yapılır, paranın kaynağı, ödemenin nerede ve nasıl gerçekleştiği didik didik araştırılırdı.
Örneğin Tansu Çiller'in döneminde bunlar yapılmadı mı?
Tabii yapıldı...
Amerika'daki mal varlıkları, Kuşadası'nda hizmetlisinin üzerine satın aldığı Pelister Çiftliği, Antalya'da hazine arazisine pansiyon görünümünde kondurduğu Kemer İnn Oteli ile ilgili haberler, günlerce manşetlerden inmedi.
Çünkü mesleğin evrensel ilkeleri bunu gerektiriyordu.
Toplum, kendisinden gizlenen bilgileri, halkın gerçekleri bilme hakkına hizmet eden gazetecilerin çabaları sayesinde öğreniyordu.


***

Modern gazeteciliğin babası sayılan İngiliz medya patronu Lord Northcliff ''Güç odaklarının örtbas etmeye çalıştığı şey haberdir, gerisi reklamdır!'' der.
Çok doğru bir tanımlama.
Sanki bizim basın için yapılmış gibi!
Günümüzün Türk medyasına cuk oturuyor!
Bakın gazetelere, televizyon haberlerine...
Bol bol AKP reklamı yapılıyor, ama dişe dokunan haberlerden özenle kaçınılıyor!
Çünkü korku dağları bekliyor!
Başbakan reklamını yapmayanları azarlıyor, toplumun gerçekleri öğrenme hakkına hizmet etmeye çalışan gazetecilerin işten atılmaları için patronlarına açık çağrı yapıyor.
O nedenle oğlunun ''gemicik''ten ''gemi''ye geçişinin öyküsü, SÖZCÜ ve Aydınlık gibi bir elin parmakları kadar az sayıdaki gazetelerin dışındaki medyada haber değeri bulamıyor.
Bırakın haberi, ''bir başarı öyküsü'' olarak bile verilemiyor!

***

Oysa ''gemi'' haberinin içinden haber fışkırıyor!
Örneğin denizcilik sektörüyle birazcık ilgilenen herkes, piyasada müthiş bir navlun (yük) krizi olduğunu biliyor.
En deneyimli işletmecilerin bile büyük sıkıntılar yaşadığı, batmamak için çırpındığı bu fırtınalı süreçte, Başbakan'ın oğlunun ortağı bulunduğu armatörlük şirketi, 10.5 milyon dolara yeni bir gemi alıyor!
İlk ''gemicik'' çok yük taşımış ve çok kazandırmış olmalı ki, Başbakan'ın oğlu bu kez ''gemicik'' değil, koca bir ''gemi''nin ortağı oluyor!
170 metre uzunluğunda, 23 metre genişliğindeki kuru yük gemisinin adı da çok ilginç:
Eternal Confidence, yani ''Sonsuz Güven!..''
Sanki bu isimle piyasaya ''bize sonsuz güvenebilirsiniz, bizim navlun bulma sıkıntımız yok, bizim yükümüz hazır!'' mesajı veriliyor.
İşte bu aşamada bir gazeteci çıkıp da iki genç ortağa ''Bu sonsuz güven acaba nereden kaynaklanıyor? Yeni geminizi, gemicikten kazandığınız parayla mı aldınız?'' diye soramıyor.

***

Evet sorulamıyor, soruşturmacı gazetecilik yapılmasına izin verilmiyor!
Ama eski Başbakanlardan Tansu Çiller'in oğlu Mert'in, Kuşadası'ndaki çiftlikte üretilen şarapları lokantasında bandrolsüz sattığı haberi çarşaf çarşaf yayınlanıyor.
Oysa Mert de Başbakan oğlu, Burak da...
Üstelik Mert'in annesi siyasetten çekilmiş durumda.
Ama Mert haber oluyor, Burak korunuyor!
Bu acımasız çifte standarda da gazetecilik (!) deniliyor!.. 

Yorum Gönder

[blogger][facebook][disqus]

Kemalın Askeri

İletişim Formu

Ad

E-posta *

Mesaj *

Javascript DisablePlease Enable Javascript To See All Widget