Birkaç gün önce Hırant Dink ve Rahip Santoro suikastları ile cemaatin bağlantısı olduğu, bu ilişkinin ortaya çıkmasını engellemek için Ergenekon davasının başlatıldığını iddia eden haberler yaygındı.
Eskiden olsa, “yok canım” der geçerdik. Fakat artık duyduğumuz her şeyi, acaba diye karşılıyoruz. Konu cemaat olunca, bu kuşku daha da artıyor. Çünkü oldum olası, gizli-saklı yapılan ve para kaynağını açıklayamayan organizasyonlara hep karşı olduk, şüpheyle baktık. Bu sebepten son birkaç haftadır, gözümüze ilişenleri sizlerle paylaşmak istiyorum.
Gazetelerde bir fotoğraf yayınlandı. Fethullah Gülen- Kasım Gülek bir toplantıdalar ve arkalarında o günlerde Gülen’in sekreteri olan, bugünkü Ergenekon davasının baş mimarı Haham Tuncay Güney!
İnsan ilk önce Kasım Gülek ile Fethullah Gülen’i bir araya getiren bağı düşünüyor ve aklımıza derhal Moon Tarikatı müritliği geliyor.
(Gülen’in Moon Tarikatı ile ilişkisi için internette geniş bilgi vardır.)
Moon Tarikatı Lideri, dinler arası diyalog fikrini ortaya atan ve sonunda da üç ilahi dinin birleşmesi projesini savunan kişidir. 1954-55’te Amerika’ya gelip, kısa zamanda en büyük basın devi haline gelmiştir. Kurduğu basın kuruluşları
elbette ki CIA tarafından desteklenmiştir.
Bay Moon, elindeki medya ve para gücüyle olağanüstü büyümüş ve bazı ülkelerin önemli politikacılarına “Konferans ücreti diye” binlerce dolar saçarak kendisine bağlamıştır.
Bay Moon’un Türkiye Temsilcisi Kasım Gülek idi. Kasım Gülek, Fethullah Gülen’i Moon Tarikatı ile ilişkilendiren kişidir. Moon Tarikatının Amerika’daki Medya kuruluşunun adı “Samanyolu”dur. Ne tesadüf değil mi?
Kasım Gülek’in kızı Tayyibe Gülek’in, DSP’nin cemaat tarafından desteklendiği seçimlerde DSP’den milletvekili seçilmesi, şimdi de Cumhurbaşkanı Gül’ün danışması olması hep bu ilişkilerin ürünüdür.
CIA güdümlü Moon Tarikatının F.Gülen ile niçin ilgilendiğine gelince;
Devletlerin Jeopolitik-jeostratejik hedefleri kolay-kolay değişmez.
Amerika, 19 yüzyılda Türkiye’de niçin 450’nin üstünde misyoner okulu kurduysa(Kurtuluş Savaşında bu okulların mezunları manda fikrini savunmuşlardı), şimdi de aynı şeyi hem Türkiye’de, hem de kendisinin rahatça giremediği Müslüman ülkelerde ve Türk Cumhuriyetlerinde,
cemaat eliyle yapmaktadır.
Cemaat, dinler arası diyalog ile başlayıp, Paskalya döneminde bir kutlu doğum haftası icat etmiş, daha sonra da Kelime-i Şahadet’in ikinci kısmını, yani
“Hz Muhammed Allahın Resulüdür” kısmını atmak gerektiğini, kitaplarında yazmaya, televizyonlarında söylemeye başlamıştır. Cemaat bu zırvalarıyla
toplumu yavaş-yavaş “tek din” fikrine yaklaştırmak istemektedir.
Bu tezgâhı bizim bademlerin kendi başlarına yapamayacağını, mutlaka CIA desteği gerektiğini söylemeye gerek olmadığını tahmin ediyorum.
Cemaat-CIA bağlantısı çok açıktır. Siz, her türlü imkâna sahip olsanız dahi, yabancı bir ülkede bir kafe açmanız için yıllarca uğraşmanız gerekir.
Hele kendi dilinizde eğitim verecek bir okul açmak, hiç mümkün değildir.
Tek şart, eğer CIA sizin arkanızda ise bu zor işler, aniden kolay hale geliverir.
Ama CIA, hangi şartlarda sizin arkanıza geçer, sizlerden ne ister, bunların bir sadece kısmı yukarıdaki paragrafta yazılmıştır.
Bunları anladık anlamasına da, kendini Haham olarak ilan eden Tuncay Güney’in o fotoğrafta ne işi var? İstihbarat kuruluşları, bazı adamları yetiştirirler,
birilerinin yanına yerleştirirler ve günü geldiğinde kullanırlar. CIA’in her ülke ve her durum için hazırlanmış plan ve yetiştirilmiş adamları bol miktarda vardır.
İlkokul mezunu, Bağ-Kur emeklisi, hiçbir ek geliri ve atadan kalan malı-mülkü olmayan biri, nasıl olur da Amerika’da, içinde 7 villası olan 107.000 metrekarelik bir malikânede yıllardır yaşar ve basın organlarına göre 30 Milyar Dolardan fazla bir paraya hükmeder? CIA desteği olmadan, sineğin uçamadığı bir ülkede tüm bunlar nasıl ve ne karşılığında olur?
Bunlar, Türkiye Cumhuriyeti’nin sorumlu siyasetçi ve bürokratları tarafından niçin araştırılmaz, başka bir yazıda anlatırız.
Fakat Genelkurmay Başkanı Özel paşa merak ediyorsa, kendi arabamla onu Silivri’ye götüreyim, oradaki arkadaşlarıyla birlikte kendisine anlatırız.
Okey mi, Chief of the General Staff?
Sağlık ve başarı dileklerimle
02 Ocak 2013
Rifat Serdaroğlu
Yorum Gönder