Tüm İslam Dünyası’nın merkezi bilinen Suudi Arabistan’da Vahhabi
Müftü Muhammed El Arifi’nin, Suriye’li kadınların savaşan militanlarıyla
cinsel ilişkiye girmesini isteyen demecini, sanırım okumuşsunuzdur.
Bırakın Müslümanlığı, acaba dünyada hangi din adamı böylesine bir
ahlaksızca zinayı önerebilir? Bu toplu zinayı öneren sözde din adamının
ahlak dışı bu önerisi yetmezmiş gibi, militanlarla ilişkiye giren
kadınların “cennete gireceklerini” de söylemekte. Ne diyordu Müftü
Muhammed El Arifi: “Onlar iki yıldır savaştıkları için cinsel
ilişkiye giremiyorlar. Suriyeli kadınlar onlarla ilişkiye girerek,
cinsel arzularını tatmin edebilirler. Böylece o militanların, Suriyeli
askerleri öldürmek için kararlılıkları artmış olur”.
Durumu biraz güya hafifletmek için olsa gerek, “kadınların militanlarla muta nikâhı yani geçici nikâh kıyabileceklerini” kaydeden Muhammet El Arifi, “dul, boşanmış ve 14 yaşından büyük kadınların, bu iş için uygun olduklarını”, üstelik 14 yaşındaki küçük kızların bile bu işi yapabileceklerini, sübyancı bir zihniyetle söylemekte.
Suudi müftünün bu akıl almaz fetvasına tepki gösterip şok olan kadınlar ve sivil toplum örgütleri şöyle demekteler: “Bu
nasıl bir zihniyet? Söyledikleri Kuran’ın neresinde yazıyor? Hangi
ayette bu tür ilişkiye giren kadınlar için cennet vaat ediliyor?”
Suriye’li kadınlar, Özgür Suriye Ordusu’nun (ÖSO) militanlarını
cinsel açıdan memnun ederlerse doğrudan cennetlik mi olacaklar? Tövbe
tövbe, daha neler. Suudi Arabistan’da kadın haklarının olmadığını,
kadınların araba dahi kullanmalarının yasak olduğunu biliyordum da,
kadınların böylesine ahlak dışı bir olayda kullanılabileceğini tahmin
etmiyordum. Bu iğrenç olay nasıl bir zihniyet? Gerçi Türkiye’de de bazı
din adamları, imamların “Cennet’te erkeklere onlarca hurinin sunulacağı”nı söylediklerine tanık olmuştuk.
Vay vay, adamın zihniyetine bir bakın; bu ucube sözde din adamı,
zinayı önerirken, Suriye’de birbirini katleden iki Arap kardeş grubun
barışması, uzlaşması için barışı önereceği yerde, birbirini daha çok
katletmeleri için kan ve kin, “öldürme” düşüncesinde. Bu düşünceyi,
Arabistan’ın herhangi ücra bir yerdeki köy imamı söylemiyor, tanınmış
bir bir Arap müftüsü söylüyor. Bu istem, gerçekten insanı şok eden
insanlık dışı bir öneridir. Bu zihniyet, kadınları salt bir cinsel obje
olarak görmenin çağ dışı bir örneğidir.
Sanki Suudi Arabistan’da, tüm kadın erkek ilişkileri çağdaş, hukuk ve
sosyal ilişkiler dört dörtlükmüş gibi, bir de Suriye’de savaşan
yandaşların cinsel ihtiyaçlarını düşünmek kadar insanı hayrete düşüren
ucube bir olgu düşünemiyorum.
Bu Arap müftünün garip önerisini tii ye alan bazı matrak okuyucular da, “genelev kadınları da mı cennete gidecek” diyerek, dalgaya alıyorlar.
Elbette bütün canlıların, özellikle bütün memelilerin mutlaka cinsel
ihtiyaçları vardır. Meşru yollarla tatmin edilmediği takdirde cinsel
sapkınlığa da yönelebilir. Ama bu doğal gereksinim, insanların ahlaki
ve toplumsal kurallarına, yasalara uygun biçimde tatmin edilmelidir. En
azından İran’da olduğu gibi, (İran Mollaları bunun kolay kurnazlığını
buldukları biçimde bari) halletseler neyse. Öyle bile olsa, geçici
olarak emanet eşya alır gibi kadını “muta” diye kullanıp atmak, kadın hakları ve insan haklarını ihlal etmektir; ancak bu da sadece sanırım İran’da uygulanmakta.
Böylesine ahlaksız, hayâsız bir teklife, dini kılıf uydurmak, nasıl
bir ucube zihniyetin ürünü acaba? Zaman zaman Arap din temsilcilerinden
böylesine tuhaf görüşler ileri sürenlere tanık olmaktayız.
YA BİZDE NASIL?
Arap’ın böylesine dini cinsellikte ve çıkar aracı olarak kullanan
sibyancı gibi tuhaf din adamı var da, bizde yok mu? Hemen aklıma 80
yaşlarındayken 14 yaşındaki kız çocuğuna tacizde bulunan Hüseyin Üzmez
geldi. O sözde gazeteci Hüseyin Üzmez’in hapse girmeden önce, TV lardaki
programlardaki konuşmalarını anımsarsanız, öylesine dinci görünüyor,
mangalda kül bırakmıyor, bunun için öylesine kavga edercesine
konuşuyordu ki sanki karşısındakine saldıracakmış gibi tavırlar
sergiliypordu. Hüseyin Üzmez televizyonlarda “dini inancımız gereği aybaşı olduktan sonra o iş tamamdır, peygamberimiz de Hz. Aişe ile 9 yaşında evlendi” diyerek, peygamberimiz Hazreti Muhammed”e “Sübyancı” etiketi yapıştırıp kendi ayıbını, suçunu meşru kılmak istemişti.
Dini ve dincilik söylem ve tavırlarıyle görevini iktidar için kötüye
kullanan siyasilerden, Fatma Şahin’i elde etmeye çalışan Ali Kalkancı,
Müslim Gündüz’lere, muska yazanlara kadar daha nice binleri sayabiliriz.
14 yaşındaki küçük kızlara toplu tecavüz edenlerden tutun da, bu kızın
“ruh sağlığı bozulmamıştır” raporu veren Adli Tıp’ımıza kadar çok şey
sayabiliriz. Bizde bunun yani din sömürüsünün pazarı boldur, din
sömürüsü cehaletle doğru orantılıdır, cehalet arttıkça din sömürüsü de
artar, bunu 1950 yılından beri yaşayarak biliyoruz..
BİR UCUBE DİN ADAMI DA MISIR’DAN
Müslümanlık dünyasının en itibarlı eğitim kurumlarından
Mısır’daki El-Ezher Üniversitesi’nin Hadis Bölümü Başkanı Prof. İzzet
Atiya, “Kadınlar, aynı işyerindeki erkekleri emzirirse, akrabaya dönüşür, tacize uğramaktan kurtulur” fetvası verdi. Bu şaşırtıcı fetva, İslam dünyasında tartışma yarattı. El-Ezher Üniversitesi Profesörü Atiya önerisinde, şöyle dedi: “Eğer
bir kadın bir erkeği emzirirse sembolik olarak akraba haline gelirler
ve bu da kadınlara yönelik tacizin önüne geçilmesini sağlar”. Prof. İzzet Atiyaya’nın tuhaf görüşüne göre, :Eğer
bir kadın iş arkadışını en az 5 kez emzirirse aralarında artık ailevi
bir bağ kurulmuş olur; böylece de iş yerinde yalnız kalmalarında bir
mahzur olmaz.”
Kadın ile erkeğin bir arada kalabalık ortamlarda çalışmasının sorun
yaratmadığını belirten El-Ezher Üniversitesi Hadis Bölüm Başkanı Prof.
Dr. İzzet Atiya, şöyle devam etti: “Asıl sorun bir kadın ile bir
erkeğin iş için de olsa işyerinde yalnız yapması gereken özel
toplantılarda yaşanıyor. Emzirmek özel toplantılarda yaşanan sıkıntıları
ortadan kaldırıyor. Ayrıca bir kadın emzirdiği bir kişinin önünde
işyerinde başörtüsünü de çıkarabilir.”
http://www.hurriyet.com.tr/ekonomi/14878487.asp
Tüm ülkelerdeki iş ortamlarının ciddi sorunlarından biri olan kadına
yönelik taciz olayları karşısında, Prof. Atiya’nın kadının erkeği
emzirme görüşüne, sosyologların, psikologların ve bilimin ne
diyeceğini bilemeyiz, ama hiçbir din ve devlet yasası ve ahlak kuralları
bunu kabul etmeyeceği gerçek. Bu sapkın görünüşlü din adamlarının
acayip görüşleri bir yana, G.Mustafa Kemal Atatürk’ün “yaşamda en gerçek yol gösterici bilimdir” özdeyişindeki gibi, akıl ve bilimin rehberliğinden şaşmamalıyız.
Yorum Gönder