Davacının akılsızı, derdini mübaşir’e anlatırmış diye bir deyişimiz var. Probleminin çözümü için yanlış yola başvuran akılsızlar için kullanılır.
Fakat akıllı olduğu bilinen, hatta şeytana pabucunu ters giydirecek kadar cin fikirli olanlar, problemi çözmek için bilerek yanlış yola başvuruyorlarsa, buna akılsızlık değil, ihanet denir. Yani problemi çözmek için yanlış yere başvuran,
ya akılsızdır ya da haindir. Bunun üçüncü şıkkı yoktur.
Bu genel kabulden sonra, gelelim AKP Hükümetinin “Terörü sona erdirmek” için başvurduğu yola. Gerek Başbakan Erdoğan’ın, gerek MİT Müsteşarının, gerekse Erdoğan’ın dahi danışmanı Yalçın Akdoğan’ın dediklerine bakınca AKP’nin “Çözüm” için “Öcalan-Kandil-PKK Avrupa” sacayağını muhatap aldığını görüyoruz.
Bu yol çıkmaz ve ülke için çok tehlikeli sonuçlar doğuracak bir yoldur.
Bu yolu takip ederek AKP’nin yaptığı şey, bu yolu takip ederek terör örgütüne verilecek tavizler konusunda Türk Milletini alıştırmak ve kabule zorlamaktır. Bu tutum ihanetle eşdeğerdir.
Ülkemizdeki terörü kökünden bitirmek isteyen bir iktidar şu yolu izlemelidir;
-Irak’ta en büyük etkin güç Amerika’dır. İktidar, Amerika’ya rağmen örgüte silah bıraktıramaz. Geçici olarak bıraktırsa bile, bu taktik icabı olacaktır ve daha fazlasını koparmak için yine silaha-teröre başvuracaktır. Amerika mutlaka ikna edilmelidir. Eğer ikna olmuyorsa, ABD ile ilişkilerimiz gözden geçirilmelidir.
-Amerika’dan sonra Kuzey Irak’ta PKK’ya en büyük desteği veren ikinci etkin güç Barzani’dir. Barzani, bölgede Amerika’nın bir numaralı adamıdır. Barzani ile anlayacağı dilden konuşulmalı, anlamamakta direnirse evi başına yıkılmalıdır.
-Türkiye’nin önemli kırmızı çizgilerinden olan, “komşularının toprak bütünlüğünün korunması” politikasına geri dönülmelidir. AKP Hükümeti, Irak’ın toprak bütünlüğünün tehlikeye düşmesine sebep olacak politikalar izlemiş ve Irak Merkezi Yönetimi ile ters düşmüştür. AKP, aynı yanlış stratejiyi
Suriye’de de uygulamış ve PKK’nın orada da bir bölge edinmesini sağlamıştır.
İran ile Kürecik Füze Kalkanı sebebiyle ilişkilerimiz bozulmuş ve PKK’nın İran’dan destek almasına yol açılmıştır. Komşu ülkelerin toprak bütünlüğünün sağlanması, terör örgütünün her türlü lojistik destek almasını engelleyecek ve narko-terör örgütü yalnızlaştırılacaktır.
Dünya kurulduğundan beri hiçbir devlet elindeki silahı bırakmayan terör örgütü ile müzakere yapmamıştır. Bunun aksi davranış, hele terör örgütünün ayağına devletin çok önemli bir istihbarat kurumunun başındaki memuru göndermek, yenilgiyi baştan kabullenmektir.
Terör örgütleri silah bırakmaz, gücünüz yetiyor ve cesaretiniz varsa onlara zorla silah bıraktırılır. Önce ellerine silah aldıkları için pişman edilirler, sonra ülkenin adaletine teslim edilirler.
Şimdi AKP Milletvekillerine ve AKP’ye oy vermiş vatandaşlarımıza soralım;
*Amerika’nın Büyük Ortadoğu Projesinin “Eşbaşkanı” olan Erdoğan’ın, Amerika’ya diklenmesi ve Türkiye’nin menfaatlerini Amerikan çıkarlarına karşı koruması mümkün müdür?
*PKK’nın koruyucusu Barzani’yi kongresine “Onur Konuğu” olarak davet eden ve onun “Türkiye seninle gurur duyuyor” diye alkışlanmasına yol veren Erdoğan, Barzani’nin PKK ile ilişkisini bitirecek kararlı politikalar uygulayabilir mi?
*Irak Merkezi Yönetiminin idama mahkûm ettiği Haşimi’yi koruma altına alan, Petrol yüzünden Merkezi Irak Yönetimi ile savaş noktasına gelen Barzani’den yana taraf olan Erdoğan, Türkiye’nin yararına olacak Irak’ın toprak bütünlüğünün sağlanması için destek olur mu?
*Uyguladığı politikalarla, PKK’ya Suriye’nin kuzeyinde mevzi kazandıran Erdoğan, Suriye’nin toprak bütünlüğünün sağlanmasına destek olur mu?
AKP Diyarbakır Milletvekili Galip Ensarioğlu, çözüm için; “Dağdan inen, boşuna ölmedik diyebilmeli” diye beyanat verebiliyor!
Siz AKP’ye oy veren milyonlar, sizler de böyle mi düşünüyorsunuz?
Ben AKP seçmenini çok iyi tanıyanlardan biriyim. Rahatlıkla söyleyebilirim ki AKP’ye aldığı oy verenlerin %90’ı Galip Ensarioğlu gibi düşünmemektedir.
Geriye kalan %10’luk kitle AKP yöneticileri ve Türkiye’yi İran benzeri bir
“İslam Cumhuriyeti”ne götürmek istemektedir.
Yakın tarih incelendiğinde görülecektir ki, Türk Milletinin başına bela olacak her olayda, kutsal dinimizi kullanan yobazlar ile Kürtçü-Bölücüler hep birlikte hareket etmişlerdir.
Türkiye artık yolun sonu denen noktaya gelmiştir. Herkesin tarafını belli etmesi zamanıdır.
Sıcak para sayesinde Türkiye’yi boğazına kadar borca sokanlar, uluslararası tefecilerin ülkedeki temsilcileri, iş ve medya kuruluşları maalesef
PKK’nın bayrağını sallamaktadırlar.
Mevcut Siyasi Partilerin bu saldırıların karşında duracak ne kapasiteleri, ne de niyetleri var.
CHP, ülkenin bölünmesine yol açacak projeye kredi açmakla, MHP ise
Oktay Vural’ın komik söylemlerini millete izlettirmekle meşguller.
İş yine Türk Milletine düşmektedir. Türk Milleti tıpkı Kurtuluş Savaşında olduğu gibi, tek yürek olacak ve Misak-ı Milli sınırlarını koruyacaktır. Dedelerimiz bu ülkeyi “Müzakere” yoluyla mı aldılar ki, bizler ülkenin müzakere yolu ile bölünmesine izin verelim. Ölümden öte yol mu var?
Sağlık ve başarı dileklerimle
08 Ocak 2012
RİFAT SERDAROĞLU
rifatserdaroglu@gmail.com
twitter.com/rifatserdaroglu
Yorum Gönder