Kimin ipiyle "Suriye Kuyusu"na indiğini anladı! - Necati Doğru

İncinmiş duygularından hiç söz etmiyor. Beni arkadan iteklediler; “ Bravo Yeni Osmanlı… Bravo İslam’ın Yeni Önderi… Bravo Ortadoğu’nun  yeni Lideri… Bravo Arap Baharı’nın insan hakları yılmaz savunucusu…” diye gaza getirip alkışladılar ve “sonra yalnız bıraktılar” demiyor.
Pişmanlık hissine düştü.
İçine attı. Susuyor.
Uçağını denize gömdüler.
2 subay şehit,
Subayının ölüsünü bulamıyor.
Uçağın enkazına dokunamıyor.
Sınıra füze yığıyor.
Yüksek menzilli Stinger’ler.
Optik nişancılı Leopar’lar.
Kendi halkına propaganda.
Vatandaşını aldatma.

Suriye ve onu yöneten diktatör kadro zaten can telaşına düşmüşler. İçerilerini yangın sarmış. Var olmakla yok olmak arasında debeleniyorlar. Şimdilik Rusya’ya sarıldılar, ayakta durmaya çalışıyorlar. Suriye’nin Türkiye’ye tecavüz edecek mecali sıfır.
Suriye, ölü yılana dönmüş.
Türkiye’ye bir tehdidi yok.
Yoktu.

Xxx

Kraldan fazla kralcı oldu.
Amerika’dan fazla Amerikancı!
Katar’da da insan hakkı ihlali var.
Suudi Arabistan’da alası var.
Bahreyn’de muhalifler boğazlanıyor.
ABD, bu ülkelerdeki insan hakları ihlaline ses çıkartmadığı için o da sanki Katar’da, Suudi Arabistan’da, Bahreyn’de “Norveç-İsveç-Finlandiya modeli insan hakkını gözetme ve koruma” varmış gibi davranıyordu.
ABD, Esad’ı indirecek.
Zamanını kolluyor.
ABD’nin gazına geldi.
Arkadan iteklediler.
“Suriye Kuyusu”na önce indi.
“Suriye Kuyusu”na kiminle indiyse onlara bir seslenişi, diklenişi, “yaptığınız stratejik ortaklığımıza sığar mı” diye bağırışı yok.
Türkiye’ye kazık attırdı.
Kraldan fazla kralcı oldu.
Savaş uçağı düştü, 2 pilot şehit. 8 gün doldu. Ne şehitlerimizin ölüsü bulundu, ne uçağın enkazına ulaşıldı. ABD’de, AB’de ve NATO’da; “Biz sana uçağınla keşif yap dedik ama vurul demektik…” havası estiriliyor. Amerikan gazeteleri; Türk Ordusu’nu eleştirel yazılar, sorular, yorumlar yayınlıyorlar. Uçağın Suriye Hava sahası içinde vurulduğunu yazıp, Suriye’nin iddiasını destekleyen yayınlar yapıyorlar.

Xxx

Haberleri Türkçe’ye çeviriyorlardır.
Okusun diye önüne koyuyorlardır.
Dolduruşa geldiğini fark ediyordur.
Kimin ipiyle “Suriye Kuyusuna” indiğini anlıyordur. İnşallah anlıyordur. Anlasa Türk Silahlı Kuvvetleri’ni yönetenlerden hesap sorar: Biz uçağı Suriye sınırında uluslar arası sulara “kendi radar sistemimizin çalışıp çalışmadığını kontrol için gönderdik” diyorsunuz. Suriye’ye bunu bildirdiniz mi? Uçağımız silahsızıdır, sadece kendi radar sistemimizi kontrol için bu uçağı oraya uçuruyoruz diye önceden haber verdiniz mi diye sorar.
Pişmanlık hissine düştü.
İçine attı. Susuyor.
“Yurtta Sulh-Cihanda Sulh” un “başkasının ipiyle kuyuya inilmeyeceği anlamına geldiğini” anlamıştır.
İnşallah anlamıştır.

(uyan borusu)

Yatçı Apo!

“Evci çıkacak” deniyordu. İmralı Adasında ömür boyu hapis cezasını çekerken “bir bahçeli villa tipi eve alınıp” evci hapis yapılmasını yandaşları da istiyordu. Onlar, “Apo evci olsun” diye beklerken, “yatçı” oldu. Aydınlık Gazetesi’nin haberine göre, Milli İstihbarat Teşkilatı’nın sahibi olduğu bir yatla İmralı’dan alınıyor, Mudanya üzerinden MİT’in Bursa’daki Bölge Başkanlığı Merkez Misafirhanesi’ne götürülüyor. Abdullah Öcal’ın yatta başlattığı görüşmeleri misafirhanede sürdürdüğü de yazılıyor. Görüştükleri arasında Barzani’nin temsilcileri ile ABD’li yetkililer de var deniliyor. Bu haberler doğru mu?

Yorum Gönder

[blogger][facebook][disqus]

Kemalın Askeri

İletişim Formu

Ad

E-posta *

Mesaj *

Javascript DisablePlease Enable Javascript To See All Widget