Tımarhanede miyiz?
Belki de ondan beter bir yerdeyiz!
Nerdeyiz, ne yapıyoruz, nereye gidiyoruz?
Anlayan varsa beri gelsin!..
Neler olmuyor ki?
Adam birkaç kişiyi öldürmüş gururla övünüyor.
“O sıralar öyleydi, ben de gerekenleri yaptım, pişman değilim.”
Demeye kalmadan, hapishanelerden katiller özgürlüğe çıkarılıyor... Meclis bir yasa çıkarmış, ona uyuluyormuş!
***
Öte yanda yüzlerce, binlerce genç, yaşlı, asker, sivil tutukevlerinde yıllardır yatmakta...
Suçları ne? Kendileri de bilmiyor, onları suçlayan da!..
Katil olduğu mahkemelerce kararlaştırılan, bu yüzden hapislerde yatanlar bir bir özgürlüğe kavuşturuluyor...
Balbay, Özkan, Perinçek’ler ve onun gibiler yıllarca hapislerde çile çeksin...
Ergenekon mahkemesi dört yılda işini bitiremedi! Ona beş yıl daha zaman verin!
Adam üç dört kişi mi öldürmüş, övünerek gazetecilere anlatıyor ayrıntılarıyla... Gazeteler de büyük bir ciddiyetle yazıyorlar.. Bir anda katiller kahramanlaştırılıyor.
***
Türkiye hiçbir zaman böylesine adaletsizlik yaşamadı! “Adalet mülkün temelidir” sözü duvarlarda asılı kaldı, aşağıya inemedi. Yani Türkiyemiz hiçbir zaman böylesine adaletsiz kalmadı. İyi kötü hepimiz inandık adalet denen kavrama... Hâlâ inananlarımız var. Hangi suçu işlediği bilinmeyen, ama kendini yargıç önünde savunmaya çalışan insanlar şaşkınlık içinde. Bizler de...
Gençleri evlerinde basıp işkencelerle öldüren adamlar aramızda dolaşıyor. “O zamanlar gerekliydi” diye övünerek...
***
Gerçek bir akıl hastanesine döndü ülke! İşbaşındakiler de her konuşmalarında, her atılımlarında şaşkınlıkları çoğaltıyorlar. Yalnız şaşkınlık değil acıları da, acımasızlıkları da...
Binlerce genç yaşlı, kadın erkek, asker sivil hapishane hücrelerinde... Generali var, bilim adamı var, gencecik öğrenciler var. Bütün bu korkunç durumları seyreden bir hükümet var, Başbakan var. Bir de olanlar karşısında korku içinde susan sizler, bizler!
Yorum Gönder