İşkence en ağır insanlık suçudur... Sadece fiziki işkence değil, psikolojik işkence yapanlar da bugün bütün çağdaş hukuk devletlerinde ağır cezalara çarptırılıyor...
Ne yazık ki işkenceye fazlaca alışmış ve hatta kanıksamış bir toplumuz!
Polis işkencesini de gördük, 12 Mart ve 12 Eylül döneminde asker işkencesini de...
En son Engin Çeber isimli, gazete dağıtıcısı gencin ölümünde ise gardiyan işkencesini...
Bugün ise “yargının psikolojik işkencesine” tanık oluyoruz...
Ne acı!
***
İktidar, üçüncü yargı paketine bir madde ekledi.
Bir daha sokakları görmekten umut kesen azılı katiller bile bu madde sayesinde bir gecede salıverildi...
Toplu cinayet işleyenler, kıtır kıtır insan kesenler özgürlüklerine kavuşturuldu...
Ama beş yıldır bırakın adam öldürmeyi, kırmızı ışıkta geçtikleri bile kanıtlanamayan gazeteciler, yazarlar, askerler, hukukçular, bilim insanları, sivil toplum örgütü ve siyasi parti yöneticileri salıverilmedi...
Örneğin önceki gün görülen Ergenekon Davası’nda aynı madde uyarınca tahliye talep eden 68 sanıktan 65’inin talebi reddedildi...
Neden?
Çünkü onların hepsi “iktidar karşıtı...”
***
Sanıklar haklı olarak tahliye istiyor; mahkeme diyor ki:
“Kuvvetli suç şüphesi var ve adli kontrol müessesesi yetersiz...”
İkincisinin anlamı belli:
Hakimler, polise güvenmiyor!
İyi de katiller söz konusu olduğunda çalışan ve güvenilen adli kontrol müessesesi, sıra muhaliflere gelince mi yetersiz kalıyor?
***
Anımsayın:
Aynı davada yargılanan onlarca sanık zaman içinde serbest bırakıldı!
Bildiğiniz isimlerden gidelim:
Türk Metal İş Sendikası eski Genel Başkanı Mustafa Özbek tahliye edildi; kaçtı mı?
Ankara Ticaret Odası eski Başkanı Sinan Aygün tahliye edildi; kaçtı mı?
Oda TV sanıklarından Doğan Yurdakul; eşinin hastalığında ve ölümünde bile serbest bırakılmadı ama sonra sağlık sorunları nedeniyle tahliye edildi; kaçtı mı?
Ahmet Şık tahliye edildi; kaçtı mı?
Nedim Şener tam bir yıl eziyet gördükten sonra tahliye edildi; kaçtı mı?
Müyesser Yıldız, yirmi kişilik buz gibi bir koğuşta bir yıldan fazla tutuldu; “Üşüyorum” diye haykırdı... Sonunda tahliye edildi; kaçtı mı?
***
Ergenekon Davası’nı gören İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi ayrıca diyor ki:
“Kuvvetli suç şüphesi var... “
İyi de bu insanların bazıları dört yılı geçen bir süredir içeride...
Yani devletin esiri!
“Kuvvetli suç şüphesi varsa...”
Madem bu şüphe bu kadar kuvvetli; kanıtlayın hepsini ve verin kararınızı!
Ama 200’e yakın duruşma yaptınız; henüz bir sanığın bile “suç”unu kanıtlayamadınız...
Aksine; hukuka aykırı bir şekilde, sanıkların suçsuz olduklarını kanıtlamalarını istediniz!
Bu mu hukuk, bu mu vicdan, bu mu adalet?
***
Sayın hakimler...
Bunun adı psikolojik işkencedir!
Suçlarını kanıtlayamadığınız 68 sanık ve onların yüzlerce kişiyi bulan yakınları önceki gün Silivri’ye tahliye umuduyla geldi...
Anneler; yıllardır babalarını göremeyen çocuklarına bayram kıyafeti giydirdi.
Ayakkabılar boyandı, saçlar yaptırıldı...
Dolmalar sarıldı, evlerden öyle çıkıldı!
Koğuşlarda ise saç sakal tıraşı olundu, çantalar toplandı...
Ve hatta arkadaşlarla helalleşildi!
Yeni yasa o kadar açıktı çünkü:
Katiller bile serbest kalabiliyordu...
Ama siz ortaya hiçbir kanıt koyamadan, sadece “Adli kontrol yetersiz kalabilir” gibi sanıklardan kaynaklanmayan bir gerekçeyle bunca insanın hayalini yıktınız...
Millet adına karar vermesi gereken mahkeme heyeti olarak, milletin gerisine düştünüz!
Milletin, vekil seçip çoktan “akladığı” sanıkları bile içeride tutarak yargıya olan güveni sarsmaya devam ettiniz...
***
Yazdıklarım suç mu?
Elbette hayır!
Eleştiri hakkımı kullanıyorum ve en kutsal değerlerimizden biri olan yargının daha fazla yıpranmaması için uğraşıyorum:
Eğer bunca insanı, “Adli kontrol yetersiz kalabilir” gibi kendilerinin suçu ve sorumluluğu olmayan bir gerekçeyle içeride tutmaya devam ederseniz...
Mensubu olduğunuz yargı teşkilatı belki sizi yargılamaya hiçbir zaman cesaret edemez ama...
Vicdanlarınız susmaz hakim beyler!
Ve gün gelir; o ses, sizi de rahatsız eder...
Yasalar ortada:
Uygulamanın hali belli: Katiller bile serbest!
İçeridekiler ise sadece “iktidar karşıtları...”
Ve tüm çektikleri yetmezmiş gibi şimdi de ikide bir “tahliye maması” gösterilerek psikolojik işkenceye maruz kalıyorlar...
***
Lütfen onların ya da annelerinin, babalarının, eşlerinin, çocuklarının yerine koyun kendinizi...
Bu çifte standart değil mi?
Bu haksızlık değil mi?
Bu en büyük hukuksuzluk değil mi?
*****
OLİMPİYAT!
Londra Olimpiyatları, Büyük Britanya Krallığı‘nın muhteşem bir şovuna dönüşen törenle açıldı. Olimpiyat bayrağını göndere Kraliyet Muhafız Alayı çekti.
Düşünün; olimpiyat bizde yapılsaydı ve göndere bayrağı Türk askeri çekseydi bizim sözde aydınlar hemen tepki gösterip “Militarizmin daniskası” diye bunu eleştirmez miydi?
*****
GÜNÜN SORUSU
Barzani’nin bir araya getirdiği ve Kürt bölgelerinde hakimiyet ilan eden 10 üyeli ‘Yüksek Kürt Konseyi’ mensubu Muhiddin Şeyhali, Halep’teki bürosundan konuşmuş ve Türkiye’yi tehdit etmiş: “Türkiye’nin müdahalesi durumunda bölge kan gölüne döner...”
Sorum kendisine:
Bölge, şu anda ne gölü ki?
Yorum Gönder