CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Hükümetten talimat alıp onun görüşleri doğrultusunda karar veren kişilerin yargıçların "yüzkarası" olduğunu ifade etti.
CHP 34. Olağan Kurultayı'nın ardından CHP Parti Meclisi'nin (PM) ilk toplantısı Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu başkanlığında parti genel merkezinde başladı. Kılıçdaroğlu toplantının açılışında yaptığı konuşmada, TBMM'nin siyasetçiler açısından diyalog için en meşru zemin olduğunu ifade ederken, illegal bir biçimde milletin iradesinin tecrit edildiği yaralanmış bir meclisin olduğunu söyledi. Kılıçdaroğlu, "Milli iradeye en büyük darbeyi mahkeme kılıklı hükümet sopası vurmuştur. Nasıl oluyor da halkın oylarıyla seçilen milletvekilleri bir iki yargıcın iradesiyle parlamentoda yasama görevini yapamıyorlar. Demokrasilerde bunu kabul etmek mümkün değildir. Yargıç, yargıç cübbesini giydiği zaman yargıç olunmaz, yargıç karar verdiği zaman yargıç olunmaz, yargıç eğer hükümetin sopası görevini üstleniyorsa o kişiye yargıç denmez. Yargıç elinde hükümetin sopası olan kişi değil, elinde adalet terazisi olan kişi demektir" diye konuştu.
Yargıcın kararının toplumun vicdanında kabul edilmesi gerektiğini ifade eden Kılıçdaroğlu, "Hükümetten talimat alıp onun görüşleri doğrultusunda karar veren kişi yargıç değildir, yargıçların yüzkarasıdır o kişiler. Silivri toplama kampında insanları toplayacaksınız, neyle yargılandıkları belli olmayacak, bir kaosun içine sürükleyeceksiniz, bütün dünyanın gözü önünde Türkiye'nin itibarını sıfırlayacaksınız. Türkiye'nin itibarını sıfırlayan adaleti yok eden, adalet terazisinin bozan kişilere yargıç denmez. İktidarın sopasını eline alıp yargıçlık taslayan kişilere biz yargıç demeyiz. Onlar çocuklarına çok ağır bir miras bıraktılar. Çocukları ilerde babalarının yargıç olduğunu söylemekten utanacaklardır. Böyle bir mirası bir baba çocuklarına bırakamaz. Böyle bir mirası bırakıyorsa o kişi yargıç değildir. Çocuklar babalarının yargıç olmadığını söylesinler, 'onlar hükümetin görevlisidir' desinler, 'Sayın Başbakan talimat verdi, onlar da talimatı yerine getirdi' desinler" ifadelerini kullandı.
Türkiye'de gelinen noktanın bu açıdan kabul edilemeyeceğini söyleyen CHP Lideri, "Milli irade diyeceksiniz, milletvekillerini hapse atacaksınız. İnsanları telle boğanları serbest bırakacaksınız, halkın iradesiyle seçilen mahkum olmamış kişileri hapiste tutacaksınız. Bir Allah'ın kulu çıkıp bana bunun mantıklı gerekçesini açıklasın" diye konuştu. Anayasa'nın 90. maddesi ile uluslararası sözleşmelerinin ortada durduğunu belirten Kılıçdaroğlu, Türkiye'yi çağ dışı bir devlet göstermeye yetkisinin hiçbir yargıçta olmadığını söyledi. Kılıçdaroğlu, "Hem demokrasi, özgürlük diyeceğiz hem de bazı yargıçların keyfi üzerine demokrasiyi, özgürlüğü rafa kaldıracağız. Bunu kabul etmiyoruz" dedi.
Kılıçdaroğlu, iktidar partisinden bir milletvekilinin oğlunun polisleri sıraya dizip sorgulaması olayının da kabul edilebilir olmadığını ifade etti. Kılıçdaroğlu, "Bizim milletvekillerine biber gazı sıkacaksınız hiçbir şey olmayacak, beyefendinin oğluna bir şey oldu bütün polisleri sıraya dizeceksiniz. Böyle iktidar olmaz, böyle yönetim olmaz, böyle adalet dağıtılmaz" dedi.
CHP'nin Türkiye Cumhuriyeti'nin sağ duyulu sesi, Türkiye'nin güvencesi olduğunu söyleyen Kılıçdaroğlu, yurttaşlara 'karamsarlığa kapılmayın' diye seslendi. Partisinin 34. Olağan Kurultayının tüm yurttaşlara güven verdiğini bildiğini ifade eden Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti:
"Yeni CHP'yi göreceksiniz. İçinde kavgası olmayan halkı düşünen halkın sorunlarını düşünen, çözüm üreten, bütün komşularımızla barış içinde yaşamayı ilke edinen, yurtta barışı, dünyada barışı hedef edinen bir CHP var. Hiçbir vatandaşı ötekileştirmeyeceğiz, hiç vatandaşı bana niye oy vermedin diye suçlamayacağız. Bizim bir milletvekilimizin çocuğuna bir polis şunu yaptı diye, bütün polisleri sıraya dizmeyeceğiz. Adaleti, hukuku bütün vatandaşlarımıza götüreceğiz. Yargıç kimliğinde olup, iktidarın sopasını taşıyan kişileri yargıçlık mesleğinde tutmayacağız. Yargıç halka güven verecek, halkın vicdanı olacak, adalet dağıtacak. Bütün faili meçhullerin üzerine gideceğiz. Yeni CHP özgürlük ve demokrasi demektir bütün yurttaşlarımın bunu bilmesini isterim."
"Nereden nereye geldik"
Konuşmasında Türkiye'nin zor bir süreçten geçtiğini belirterek Türkiye'nin iyi yönetilemediğini belirten Kılıçdaroğlu, Suriye konusuna değindi. 16 Haziran 2005 tarihinde Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın, dönemin ABD Başkanı George W. Bush ile yaptığı görüşmeye ilişkin gazetelerde yer alan haberi okuyan Kılıçdaroğlu, Erdoğan'ın "Beşşar Esad'ın Suriye'de liderlik yapabilme kapasitesine sahip en iyi isim. Ancak Suriye'de sorun adamda değil sistemde. Beşşar Esad'a yardımcı olup sistemi geliştirmek ve değiştirmek, hem bölge hem de dünya için çok doğru bir yol. Suriye'yi karıştırarak çözemezsiniz. Suriye'yi Esad'a yardımcı olarak demokratik ve barışçı bir ülke haline getirebiliriz. Başka her türlü yol bölgede sıkıntıyı ve tansiyonu artırır" dediğini kaydetti. Erdoğan'ın bu sözlerinin altına sadece kendisinin değil, bu ülkedeki bütün yurttaşların imza atacağını düşündüğünü ifade eden Kılıçdaroğlu, "Bir yıl sonra bu tabloda kısmen bir değişim oluyor. 6 Temmuz 2006. ABD'nin o dönem Dışişleri Bakanı Condoleezza Rice, Başbakan Erdoğan'ın, başdanışmanı Ahmet Davutoğlu'nu Şam'a, İsrail ve ABD'nin isteği üzerine gönderdiğini açıklayarak, 'Türkiye'nin bu girişimine teşekkür ederiz' diyor. Buradan nereye geldik?" diye konuştu. Bir muhalefet partisinin en temel görevinin hükümetin uyguladığı politikaların yanlışlığını ortaya koymak ve gerektiğinde alternatif politikalar üretmek olduğunu belirten Kılıçdaroğlu, "Özellikle dış politikada CHP, uyarı görevini yapmazsa tarihe karşı sorumlu olur. O vebalin altından kendisini kurtaramaz" dedi.
"Yapıyan yanlışların bedeli ağır olur"
Kılıçdaroğlu, iç politikada hataların giderilebileceğini, halkın gönlünün alınabileceği ancak dış politikada yapılan yanlışların bedelini doğrudan halkın ödeyeceğini ve sorumluluğunun çok daha ağır olacağını söyledi. Dış politikada ulusal çıkarların çok önemli olduğunu, dış politikanın duygusallıkla, bağnazlıkla, inatla yapılamayacağını ifade eden Kılıçdaroğlu, "Dış politikada başka bir ülkenin taşeronluğunu yapmak yoktur. Dış politikada tepki dürtüsüyle yola çıkmak yoktur, blöfle dış politika yapılmaz, ideolojik körlükle dış politika yapılmaz" dedi. Dış politikanın partiler üstü ve milli olmak zorunda odluğunu ifade eden Kılıçdaroğlu, "Dış politika sağlam ve mantıklı bütünlükle yapılmak zorundadır. Gerçekçilikle yapılmalıdır. Aklıselim, sağduyu, serinkanlılık ve ulusal görüşlülükle dış politika yapılmak zorundadır ve çok daha önemlisi dış politika, sözün yerinde ve zamanında kullanılmasıyla yapılması gereken bir politikadır" dedi.
Dış politikada bu temel kurallara uyulmadığını söyleyen Kılıçdaroğlu, "Bu politikalardan vazgeçtiğimiz içindir ki bugün Türkiye, dış politikada tarihin en büyük kırılganlıklarından birini yaşıyor. Dış politikada, ana muhalefet partisi lideri olarak, 'hep doğruları söyledik ve hep haklı çıktık' demek benim ağırıma gidiyor. Çünkü ana muhalefet partisinin eleştirilerine karşın, 'haklı çıktık' diye bir tablo ortaya çıkıyorsa ve gerçekten haklı çıkılıyorsa o zaman dış politikada Türkiye ağır bedeller ödeyen bir sürecin içine girmiştir demektir. Geldiğimiz nokta budur. Dış politikada ülkemizin çıkarları ağır darbe almıştır" diye konuştu.
"Kim karlı çıkar"
Kılıçdaroğlu, "Bu çapsız kadronun bırakınız derin, asgari bir stratejik plana bile sahip olmadığını görüyoruz. Türkiye basiretsiz, beceriksiz, liyakatsiz bir kadro tarafından stratejik derinlik masallarıyla uyutularak, derin bir çukura itildi. Yüzlerce defadır söylediğim bir gerçeği bir kez daha aktarmak isterim; Suriye'nin etnik ve mezhep çatışmasına doğru sürüklenmesi bütün bölgede yeni bölünmelerin, yeni yapılanmaların ve sonu gelmez bir kaosun yolunu açacaktır, dedik. Bu sürecin sonunda en çok zarar gören ülkelerin başında yer alacak ülkenin adının da Türkiye'nin olduğunu defalarca dile getirdik. Şu soruyu sormamız gerekiyor kendimize, dış politikada da aynı soru sorulur; bugün geldiğimiz noktada kim karlı çıktı? Türkiye mi karlı çıktı, dönüp bakalım. Bir uçağımız Akdeniz'in derin sularında, iki pilotumuzu şehit verdik. Tırlarımız yakıldı, yağmalandı, sınırlarımız kapatıldı, ekonomik olarak en azından bölge insanı zor duruma düştü ve Suriye dostumuzdu, düşmanımız oldu. Peki dönüp Suriye'ye bakalım. Suriye bu olaydan karlı çıktı mı? Kan gölüne döndü. Her gün onlarca kişi yaşamını yitiriyor, adeta bir savaş var. Ciddi ve yakın bir bölünme tehlikesiyle karşı karşıya. Suriye mi karlı çıktı? Hayır. O zaman her yurttaşımın kendi kendine şu soruyu sormasını isterim; bu süreçte hangi ülke ya da ülkeler karlı çıktı? Türkiye ile Suriye'nin kaybettiği bu süreçte kimler karlı çıktı? Dış politikayı başka ülkelerin karlı çıkacağı bir sürecin üzerine oturtursanız, batağa saplanırsınız" diye konuştu.
"Sözde oyun kurucusuydu, oyuncak oldu"
Kılıçdaroğlu Başbakan Erdoğan ile Dışişleri Bakanı Davutoğlu'na bir başka soru daha sormak istediğini ifade ederken, "Suriye politikalarınızın sonucunda Suriye'nin parçalanabileceğini öngörmüş müydünüz? Eğer bütün dünyanın tahmin edebildiği bu gelişmeyi öngörmediyseniz siz bir stratejik körlük içindesiniz. Bunun bir diğer anlamı da Suriye haritasını yeniden dizayn etmek için egemen güçlerin size tapu kadastro memurluğu görevini vermesidir. Çünkü siz dereyi görmeden paçaları sıvadınız. Savaş olmasın diye icat edilen bir sanat olan, diplomasiyi rafa kaldırarak yerine talimatlı, taşeron dış politikayı ikame etmek ülkeyi savaşın eşiğine getirmek kabul edilemez. Sözde oyun kurucuyduk bu bölgede oyuncak olduk" dedi.
AKP iktidarının Türkiye'nin sağ duysuna entelektüel birikimine hiçbir zaman önem vermediğini belirten Kılıçdaroğlu, "Yalnızca ulusal çıkarlar perspektifinden eleştiri yapan, dikkati çekmek isteyen bizlere en ağır suçlamalar, en ağır hakaretler yapıldı. Suriye'de bir mezhep çatışmasının bölgede yaratabileceği sorunlara dikkat çekildi, yine biz suçlandık. Suriye'ye yapılacak dışarıdan bir müdahalenin Türkiye'ye sıçrayabileceğini Türkiye'nin başına bela açabileceğini söyledik, yine bizler sürüklendik. Geldiğimiz noktada AKP iktidarı beline kadar değil, boynuna kadar bataklığa saplanmış durumda. Elin taşıyla elin kuşunu vurmaya çalıştık. Bunların bizi elinde güçlerin elinde farklı bir rüzgara kapılmamıza yol açtı. Türkiye tam anlamıyla başı belaya giren bir ülke konumuna düştü. Ben gerçekten şunu öğrenmek isterim, hala bütün bu gelişmelerden sonra hükümet acaba aklını başına almayı düşünüyor mu?"
"Muhalefete kulak ver"
Bugün halkta derin bir endişe ve kaygının olduğunu söyleyen Kılıçdaroğlu, "Eğer bu endişe ve kaygı dış politikadan kaynaklanıyorsa ki gerçek budur, o zaman bunun sorumlusunun bulunması ve sorgulanması gerekiyor" dedi. Türkiye'nin hem irfanına hem sağduyusuna seslenmek istediği söyleyen Kılıçdaroğlu, Türkiye'nin taşeron ülke olmayı hak etmeyecek kadar büyük bir ülke olduğunu belirtti. Yapılması gerekenin toplumsal sağduyuyu, kolektif aklı harekete geçirerek mobilize etmek olduğunu ifade eden Kılıçdaroğlu, bunun için konuşan, tartışan Türkiye ve bir barış toplumu yaratmanın gerektiğini belirterek, "Eğer bunu yapabilirsek bu bölgede sırtımız yere gelmez" dedi. İktidarın mutlaka muhalefetin söylemlerine kulak kabartması gerektiğini vurgulayan Kılıçdaroğlu, "CHP Türkiye'de sağduyuyu temsil eden bir partidir. Ülkesinin çıkarlarını her şeyin üzerinde tutan bir partidir. Tarihiyle, birikimiyle, geçmişiyle, CHP her zaman, her ortamda milli duruşunu sergilemiştir ve sergilemeye devam edecektir. Biz bu görüşümüzü ne kadar eleştiri gelirse gelsin yılmadan yerine getireceğiz. Biz batının çıkarları doğrultusunda halkımızın bedel ödemesini istemiyoruz. Biz Türkiye'nin Ortadoğu bataklığına sürüklemesini istenmiyoruz. Özetle biz savaş istemiyoruz" dedi.
En temel sorunların bir araya gelip konuşulmamasının izahı olamayacağını ifade eden CHP Lideri, "Bir araya gelip konuşmalıyız. En meşru zemini, en sağlıklı zemini hedef gösterdik; TBMM'de bir araya gelelim ülkemizin temel sorunlarını en meşru zeminlerde çözelim, orada tartışalım. Ama biz bunları söyledik beklediğimiz yankı henüz alınmış değil. Kendi sorunlarımızı çözemezsek, birileri bizim sorunlarımızı dış mahfillere taşır. Bizim, bu bölgenin sorunları hiçbir zaman uluslar arası alana taşınmamalıdır" diye konuştu.
Yorum Gönder