Vakıf Yüreği ve Hoca Ölçeği - Mümtaz Soysal

Vakıf Yüreği ve Hoca Ölçeği - Mümtaz Soysal
YÜKSEKÖĞRETİMİ güçlendirmek ve devlete yardımcı olmak için keselerinin ağzını açıp kollarını sıvamış olanlar kötü günler yaşamaktalar şu sıra: Vakıf üniversitelerine girebilecek öğrenci sayısı sınırlandırıldıkça o tür kurumların ekonomisi sarsılıyor ve finans yetersizliği yüzünden kapılarına kilit vurma tehlikesi ufukta beliriyor...
Kolaycılığa gitmeden ve kimseyi suçlamadan bu sorunun üzerine ciddiyetle eğilinmelidir. Şimdiki gidiş sürerse niyetlere, hesaplara ve kapılarda kalan gençlere yazık olacak. Ne kamuda ciddi bir çalışma var ne de vakıflar kesiminden pratik bir çözüm önerisi gelmekte.
Gerçi, aynı nedenler devlet üniversiteleri için de söz konusu, ama galiba sorun vakıf üniversiteleri açısından daha düşündürücü; acaba, bazı vakıf üniversitelerinin ayakta kalabilmek için son zamanlarda akademik kurumlara pek yakışmayan propaganda ve reklam yollarına başvurmuş olmaları bu sorunu daha kritik ve dramatik kılmış olamaz mı? Akademik niteliği yükseltmek ve bu yükseliş sayesinde öğrenci çekim gücünü artırmak yoluyla finans sorununu çözmek yerine daha çok ticaret âlemine özgü yollara sapmanın vakıf üniversitelerine pek yakışır bir tercih olduğu söylenemez elbet. Böyle bir tercihin sonuçta geri teptiği ve o üniversitelerin savunduğu tezleri zayıflattığı kesindir.
Ama gün, bu çeşit tartışmalara kapılma ve birbirini suçlama günü değildir. Servet sahiplerinin har vurup harman savurmak yerine yükseköğretime katkıda bulunmaları ve bu amaçla vakıf kurmaları elbet desteklenmesi gereken bir tutumdur. Ne var ki bu uğurda kontenjan doldurmak için nitelik indirme çaresine sarılmak pek doğru bir başlangıç sayılamaz. Vakıf sahibinin yufka yüreği akademisyenin katı ölçeğiyle bağdaşabilmelidir.
Ama, ülkedeki öğretim ve eğitim düzeninin düzeltilecek bir yığın başka boyutu ortada dururken üniversite kontenjanlarıyla ve puan barajlarıyla uğraşıp kalmak da biraz tuhaf oluyor. Her şey gösteriyor ki imam yetiştirmek uğruna “dört artı dört” saçmalığından medet uman ve bütün sistemi altüst eden bir milli eğitim sisteminin yetenek, bilgi ve ufuk yoksunu yöneticileriyle bir yere varmak artık hayal olmuştur. Tonguç’ları ve Hasan Âli’leri yiyen gericilik canavarı köklü bir ulusal eğitim devrimiyle yıkılmadıkça ilköğretimden yükseköğretimin en tepelerine kadar çözüm arayışlarının başarılı olmasını beklemek bugün için fazla iyimserlik oluyor.

Yorum Gönder

[blogger][facebook][disqus]

Kemalın Askeri

İletişim Formu

Ad

E-posta *

Mesaj *

Javascript DisablePlease Enable Javascript To See All Widget