Basın Özgürlüğü ve İnönü’den Ders - Zeynep Göğüş

Basın Özgürlüğü ve İnönü’den Ders - Zeynep Göğüş
“Geçen haftanın sonunda cumartesi akşamı, BBC’nin Türkçe yayınlarını dinleyenler, Times gazetesinin o sabahki başyazısının Türkiye’de gazetelerin kapatılması ve gazetecilerin hapishaneleri doldurması mevzuuna tahsis edildiğini öğrendiler. Ne Times’ın başyazısında ne de BBC’nin yayınlarında hayret uyandıracak bir nokta yoktu. Zira, Türk basınının içinde bulunduğu durumun acılığının çoktan sınırlarımızı aştığı öteden beri biliniyordu. Bazı kısımları BBC’de okunan Times’ın başyazısı, Türkiye’de iktidarın basına karşı davranışının liberal olmadığını belirttikten sonra, gazetecilerin bu kadar sık hapishaneyi boylamalarının normal bir hadise sayılamayacağını söylemektedir.”
Sadık bir dost olan kütüphanem bana her zaman sürprizler hazırlar. Ne zaman elimi atsam bir işaret verir. Aradığımı, zamanın ruhuna uygun olanı buldurtur. Önceki gün de böyle oldu. Yerleştirilmeyi bekleyen eski dergiler arasından çıkan 4 Ağustos 1959 tarihli Akis’i karıştırırken karşıma yukarıda okuduğunuz satırlar çıktı.
Aradan yarım yüzyıldan fazla zaman geçtikten sonra hâlâ aynı yerde sayıyor olmak insanı ezen bir duygu...
Üstelik daha bir gece önce sansürün kaldırılmasının 104’üncü yıldönümüne rastlayan 24 Temmuz Gazeteciler ve Basın Bayramı için yapılan törene katılmıştım. Uluslararası Basın Enstitüsü IPI’ın Türkiye Başkanı olarak gösterdiği çaba nedeniyle cemiyetimizin ilk kez verdiği kişi dalındaki Basın Özgürlüğü ödülünü alan sevgili Ferai Tınç, ağır bir otosansür döneminden geçtiğimizi hatırlattı konuşmasında.
1959’daki Akis dergisinde yazan, 2012’nin de gerçeği!
104 yıl sonra hâlâ sansürden yakınıyorsak özgürlük nerede? Ferai’nin konuşmasındaki o en duygusal anda söylediği gibi, dileriz çocuklarımız da bizimle aynı baskıyı görmezler...
***
Cemiyetin 24 Temmuz töreninde sürekli basın kartı almaya hak kazananlar arasında Nedim Şener ve eşine de rastladım. Vecihe Şener babamdan anılar aktardığım yazılarımı seviyormuş. Onun hatırına, eskiden beri aklımda yer eden, babamdan dinlediğim bir olayı yeri gelmişken aktarayım.
Akis dergisindeki basın özgürlüğü haberinin çıktığı yıllara dönelim. Tıpkı bizim şimdiki başbakanımızın tarihi pek çok olayla ilgili olarak yaptığı gibi, dönemin başbakanı da Meclis kürsüsüne çıkmış, demokrasi ve özgürlüklerden söz eden muhalefet liderini suçlamaktadır. Menderes, İsmet İnönüyePaşa, Paşa, İstiklal Mahkemelerini kurdurtan sen değil misin? Hangi demokrasiden bahsediyorsun?diye bir konuşma yapmıştır.
Menderes kürsüden zafer kazanmış gibi iner, İnönüye atılan bu golle Meclis alkıştan inlemektedir...
İsmet Paşa ise sakin bir şekilde kürsüye gelir. Herkes sus pus kesilmiş, Garp Cephesi kumandanının ne diyeceğini merak etmektedir.
Evet benim diye kükrer İnönü: O İstiklal Mahkemelerini kurdurtan benim. Ama ben oradan buraya geldim. Sen ise buradan oraya geri gidiyorsun!..
Olay budur sevgili okur.

Yorum Gönder

[blogger][facebook][disqus]

Kemalın Askeri

İletişim Formu

Ad

E-posta *

Mesaj *

Javascript DisablePlease Enable Javascript To See All Widget