İzlenen iç ve dış olaylar; haftanın değil, önümüzdeki haftaların gündemini oluşturuyor.
Güneyimizde Kuzey Irak’tan sonra Kuzey Suriye “vakası” oluştu.
İktidar dalkavuklarına, tabii sıfırlama politikasının baş mimarı Davutoğlu’na göre; PKK ile PYD işbirliği ile K. Irak’a benzer K. Suriye’de oluşmakta olan demokratik Kürt özel bölgelerinde “her şey Türkiye’nin kontrolü altında!”
Acaba gerçek böyle mi diye tartışılırken kimi gazetelerin bölgeye gönderdiği muhabirlerin önceki gün gazetelerde yer alan haberleri Kürt bayrağı çeken Kürtlerin K. Suriye’de de kontrolü ele geçirdiğini bildiriyor.
Geçen hafta çarşamba günü Londra’dan kükredi Bay Başbakan:
“Suriye’deki yapılanma oradaki Kürtlerin yapılanması olarak kabul edilemez. O PKK ile PYD yapılanmasıdır. Bu oluşuma eyvallah diyecek halimiz yok. Bu bizim için bir terör yapılanmasıdır” dedi ama..
...K. Irak’ta, K. Suriye’de, Batı âlemi ve medyasında RTE’nin bu sözlerini dikkate alan yok.
İkide bir Ankara’yı arayan Başkan Obama da günlerdir; Suriye’nin bölünmesi arifesinde acaba ne düşünüyor, ne öneriyor diye RTE’ye telefon açmıyor.
Dost dediğine güvenmenin de bir sınırı var.
RTE’nin söyleyeceklerine nasıl inansın Obama?
Geçen yıl Şam’ın elinde kitle imha silahları var dese, ne zaman Esad gitmeli diyecek olsa; karşısında yüksek stratejik işbirliği içinde olduğumuz Esad’ı aslanlar gibi koruyan, savunan, RTE’yi buldu.
***
Suriye artık Ankara’nın elinden çıktı. İpler yavaş yavaş ABD’nin eline geçiyor...
Medyaya göre; “Irak’ı 2003 yılında işgal ettikten sonra yeni (demokratik) düzenin kurulması sürecinde büyük sıkıntılar yaşayan ABD, Suriye’de de benzer bir durumun yaşanmasını istemediği için Beyaz Saray, muhaliflere Beşşar Esad’ın öldürülmesi veya devrilmesi durumunda yerleşik devlet kurumlarının ortadan kaldırılmaması” mesajı gönderdi.
Washington’ın ara sıra bir Kürt devleti kurulmasına asla izin vermeyeceği yolunda Ankara’ya verdiği güvenceye kulak asmamak gerek.
Gelişmeler aksi istikamette. ABD etkinliğinde bir Kürt devletinin kurulma provası gibi es geçilemeyecek gelişmeler izleniyor.
***
Bizse güçlü bir dış politika için güçlü bir orduya sahip olma kuralını Kuran hizmetinde siyaset yapan AKP ve lideri RTE sayesinde bir yana attık.
RTE’nin TSK’yi ne hallere düşürdüğünü örnekleyen haberler her gün gazetelerde.
2002’de tek başına iktidarı yakalayan RTE’nin amacı; orduyu sıradan bir güvenlik gücüne dönüştürmek ve yönetimine almaktı!..
Darbelerle ilgili siyasal açıklamalar ve medyatik yayınlar TSK ile ilgili asıl amacını örterek gerçekleştirmesine yardımcı oldu.
TSK’nin, askerlik mesleğinin tartışmasız ustası olanları içeri attı.
Düşünebiliyor musunuz; Genelkurmay Başkanlığı’na getirdiği İlker Başbuğ; terör örgütü kurmakla suçlandı, tutuklandı.
RTE’nin vicdanı sızlamadı.
***
Bugünlerde Yüksek Askeri Şûra toplanacak. Savaş ve kargaşa kapımızı çalmış. Bu konuların tartışılarak ne kararlar alınacağına medyadaki haberler değinmiyor bile.
Geçen yıl mahkeme sürecini bekleyelim gerekçesiyle dosyaları bekletilen, içlerinde Hava Kuvvetleri Komutanlığı’na layık görülen Org. Bilgin Balanlı, Nusret Taşdeler gibi mümtaz değerde 22 generalin emekliye sevk edileceği baş haber.
Deniz Kuvvetleri’nde 56 amiralden 25’i tutuklu. Terfi edemiyorlar.
Adalet sever ya RTE; tutuklu amiralleri emekliye sevk etmiyor. Ne zaman biteceği Allah’a kalmış davalar devam ediyor diye görev sürelerini bir yıl daha uzatmaya hazırlanıyor.
***
Nihayet muradına erdi. Emirlerini çak diye selam verip pat diye yapan bir komuta heyetini işbaşına getirdi.
2010’lara kadar yerden yere vurduğu askerleri, emri kumandasına aldıktan sonra övüyor bugün.
Cumhuriyetin ve Atatürk’ün ordusu diye övdüğümüz ordu gitti, yerini RTE’ye bağlı ordu aldı.
Sen bizi savaştan koru yarabbi!
Yorum Gönder