Şam-ar Oğlanı! - Mustafa Balbay

Şam-ar Oğlanı! - Mustafa Balbay Kuzey Suriye de aynı seyirde devam ederse korkarım şamar oğlanı deyiminden bizim de payımıza düşen olur...

Şam-ar Oğlanı! - Mustafa Balbay
Türkiye’nin Ortadoğu’daki başlıca özelliklerinden biri şuydu:
Birbiri ile savaş halinde olanlar dahil, tüm ülkelerle eşit mesafede görüşme gücü.
Evet, bu bir güçtü.
Türkiye’nin bu gücüne sahip ülke, kimi zamanlar değil bölgemizde, dünyada bile yoktu. Türkiye bu yanıyla salt güvenilir bir ülke olmaktan öte, uluslararası bir kurum kimliğine bile bürünebiliyordu.
Bugün tam tersi bir tablo ile karşı karşıyayız. Artık tek tek ülkelerle iyi ilişki içinde olmak bir yana, kimi ülkelerin içindeki dengelerde de taraf tutuyoruz.
Sıfır sorundan vazgeçtik, bu stratejik derinlikle gidersek sorunumuzun olmadığı ülke kalmayacak.
***
Suriye konusu yukarıda özetlediğimiz genel görünümün çok ötesine geçti. Son bir haftada yaşananlar net bir şekilde ortaya koydu ki, artık şu başlıkla ifade edilebilecek bir konumuz daha var:
Kuzey Suriye sorunu!
Gelinen noktada Türkiye, Şam yönetimiyle düşman haline gelirken, Şam’ın kuzeyde bıraktığı boşluğu dolduran PKK ve Barzani destekli belirsiz bir yapıyla da karşı karşıya.
Sorunlardan sorun beğen...
Bu aşamadan sonra Kuzey Suriye’de ne olur?
Kuzey Irak’ta olanlar olur.
Bunu görmemek için hükümet olmak gerekir.
Suriye’nin bütününde ne olur?
İyimser yaklaşımla, bugün Irak’ın bütününde olanlar olur.
Yeri gelmişken vurgulayalım, Türkiye’nin Irak Başbakanı Maliki ile ilişkileri iyi değil. Düşmesi için verilen demeçler ters tepti.
Irak’ın, Suriye’nin başkentinde olanlar bir yana, bizim için tam 1.100 kilometrelik bir “terör örgütü sızma hattı” oluştu. 300 kilometrelik Irak sınırının nasıl kontrol edileceği sorusuna yanıt bulamamışken buna 800 küsur kilometrelik Suriye sınırı eklendi.
Üstelik bu sınır düz ve deniz bağlantılı. Geçmişte Irak’tan Türkiye’ye sızan terör örgütünün lojistik desteğinin en az yüzde 60’ını Suriye üzerinden sağladığı tahmin ediliyordu. Bugün örgütün olanakları genişlemiş oldu.
Elbette şu da belleklerde; Esad yönetimi de 80’li, 90’lı yıllarda terör örgütünü destekledi. Türkiye defalarca uyardı, ilişkiler sık sık gerildi.
İçinde bulunduğumuz durum o günlerde daha kötü. O gün hiç değilse muhatap vardı. Zaten o sayede belli bir çözüm noktasına gelindi. Bugün o da yok. Bir yandan Şam yönetimini artık tanımadığımızı ilan ediyoruz, öte yandan Kuzey Suriye’de kontrolün terör örgütünün eline geçmemesinin çarelerini arıyoruz.
Barzani Kuzey Suriye’ye güvenlik gücü gönderdiğini açıkça ilan etti. O peşmergeler orada terör örgütüne karşı ne yapar?
Bu sorunun yanıtı da yukarıda verdiğimiz gibi olur; Kuzey Irak’ta ne yapıyorsa onu yapar.
***
Kuzey Suriye’nin tam olarak nasıl şekilleneceği Şam’ın kaderine bağlı.
Böylesi dönemlerde en büyük kirlilik, bilgi kirliliğidir. Şam’dan gelen her haberi 9 elekten geçirmek gerekir.
Bir ülkenin iç barışı tehlikedeyse o ülkeyi yöneten kişi her şeyden önce şunu hedeflemeli; topraklarını işgal ettirmemek.
Zira yabancı bir güç topraklarınızı işgal ettiğinde onun yarattığı iklim kolay kolay yok olmayacaktır.
Suriye böyle bir kıskacın içinde. Geçmişte Türkiye ile Suriye arasında su ve benzeri sorunlar olduğunda hemen Şam lehine açıklama yapan Arap Ligi de sessiz.
İç savaş bu denklemde sürerse, Suriye’nin tüm ekonomik gücü zarar görecek, iç dinamikleri kontrolden çıkacak. Devamında Şam-ar oğlanına dönecek. Uluslararası güçlerin, bölgesel hedeflerin parçası haline gelecek.
Kuzey Suriye de aynı seyirde devam ederse korkarım şamar oğlanı deyiminden bizim de payımıza düşen olur...

Yorum Gönder

[blogger][facebook][disqus]

Kemalın Askeri

İletişim Formu

Ad

E-posta *

Mesaj *

Javascript DisablePlease Enable Javascript To See All Widget