“Olayları yöneteceğiz” başlığını görünce güldüm tabii. Davutoğlu ve hükümetinin Suriye sınırında olan bitenler konusunda artık yöneteceği hiçbir şey yokken bu sözü etmesi, aslında duvara bindirildiğinin itirafıdır.
Şu işe bakın ve durumu anlayın: Başbakan da Suriye’de olayı yönetmesi için Davutoğlu’nu Barzani’ye gönderiyor!
Barzani’ye ne denecek? Şu Suriyeli Kürtleri zapturapt altına alın mı? PKK’nin bir de Suriye sınırımızda bize cephe oluşturmasını engelleyin mi? Suriye’de bir Kürt yönetiminin kurulmasına izin vermeyin mi?
Barzani’den hiçbir şey elde edemezsiniz... Kürtleri “birbirine düşürme” politikası mı isteyeceksiniz? O dönemler sona ereli on yıllar oldu. Kürtler birbirine en azından bu aşamada silah sıkmaz. Ama kurulmakta olan büyük Kürt devletini kimin yöneteceği aşamasına gelince ne olacağını bilemem!
***
Davutoğlu ve Başbakan’ın yönetebileceği tek olay, tek şansları vardı:
Suriye’nin bütünlüğünü koruyan bir politika! Batı’yı bu konuda ikna! Esad’a demokratikleşme için zaman tanıma! Suriye ve bölgede istikrarı savunarak evrim içinde gelişmede rol oynama... Ama sonuna kadar! Esad’ı sıkıştırarak kan akımını önleme...
Böyle bir politika Rusya- İran ve Batı arasındaki çatışmaları da yumuşatacak ve gerçekten ara çözümler üretebilecek güçteydi..
Ama bunu yapmadınız! Yapamadınız! Kurduğunuz- geliştirdiğiniz gerçekten başarılı Suriye politikasını kendi ellerinizle yıktınız!
Neden? Çünkü ABD’ye karşı gelmekten korktunuz. Libya’dan sonra baktınız ki ABD ve İngiltere, Suriye’yi yıkmakta ve iç savaşı körüklemekte kararlı, hemen öne çıktınız!
Oysa, iç savaşı kışkırtınca, Suriye’de neler olabileceğini, birazcık önünüze bakarak görebilirdiniz. Yani geçen yıldan bu yıla! Suriye’nin üç bölgeye parçalanacağını. En azından sadece bu köşede, Libya savaşından sonra onlarca yazı yayımlandı! Dünya yazıp çizdi.. Batının planlarının hiçbir gizli saklı yanı yokken... Nasıl oldu da bir adım önünüzü görmediniz?
Türkiye’nin geleneksel barış politikası da uluslararası ve bölgesel çıkarları da Suriye’nin istikrar ve bütünlüğünü korumayı gerektirirdi..
***
Hemen, ABD ve Batı’nın politikasını gerçekleştirmeye neden soyundunuz? Bu temel bir sorudur, yanıtını vermeniz gereken.
Ben, okurlarıma ve dinleyicilerime çok masum olarak bu akıl almaz politikanızı, şöyle düşündüğünüzü belirterek izah etmeye çalışıyorum:
“Batı’nın politikasından ayrılırsak, Türkiye’ye akan ve cari açığı karşılayan paralar tehlikeye girebilir, ABD sinirlenir, zorluk çıkartır, bizim de en çok önem verdiğimiz ekonomik istikrarımız tehlikeye girer, seçimlere giderken başımıza böyle bir felaket gelsin istemeyiz... En iyisi ABD ile yan yana omuz omuza...”
Ama millet öyle düşünmüyor, artık ben de sonuçları bu kadar belli iken böylesine kör gözüm parmağına bir yıkım politikası izlemenizin arka planında ne var, onu aramaya başladım!
ABD ve Batı’nın Ortadoğu’daki çıkarları ve politikalarıyla, sizlerin politikanızın bu kadar özdeş olması, bu kadar birebir örtüşmesi ne demektir, herkes bilir.
Yoksa, sizler için en önemli olan, Türkiye’den Suriye ve Suudi diktatörlüğüne kadar uzanan aynı türden bir İslami eksen mi? Siyasi İslamın tek geçerli toplumsal bir politikanın olduğu, bölgede bir diktatörlük kuşağının oluşması mı?
ABD ve İsrail’in hedefi aynı zamanda İran’ı da yıkmaktır... Bu, izlenen Suriye politikasının da doğal sonucudur.. Bunların hepsi bir “paket”tir. Kürdistan da bir paketin en değerli unsurudur.. Türkiye de bu paketin içindedir.. Bu paketin dışında kalmak için bir politika izleyeceğinize, paketin içindeki yerimizi pekiştiren bir anlayışınız, ileride hem ülkenin hem de sizin başınıza ne belalar açacağını görebilir misiniz?
***
Birden gazete köşelerinde ve sizlerin dilinde “Kuzey Suriye” ortaya çıktı. Kuzey Irak, der gibi!.. Affedersiniz, Kuzey Suriye dün mü Kürtler orada yönetimi ele alınca mı ortaya çıktı? Yoksa Kürtler hep orada ve yapboz’un bir parçası değiller miydi? Acaba her şeyin, Suriye’nin, İran’ın, Türkiye’nin zararına, Kürtlerin yararına gelişmesinin bir anlamı var mı?
Bütün bunlardan sonra, “Kuzey Suriye”ye karşı gerçekten ucuz bir “Savaş Kahramanı” yaratma niyeti mi var? Hele böyle bir niyet en korkutucu olandır...
Önümüzdeki yerel, genel ve cumhurbaşkanı seçimlerinde istenen “yüksek bir performans”ı elde etmeye yönelik politik hırsın gerçekleşmesi için, Türkiye’yi bu iktidar, ateşe atar mı?
Türkiye çok şeye gebe...
Yorum Gönder