Cumhuriyet’in 22 Mayıs 2011 tarihli Pazar Eki’nde “Hatay! Tarihin Mozaikistan’ı!” başlıklı yazım şöyle devam eder:
“(…) Her nedense ‘Müslüman Türklerin’ çoğunluğu, Anadolu’nun ‘çok’ ve de ‘tektanrılı’ dönemlerini dışlarlar!
Bilmezler ki dünyada ilk kez ‘Hıristiyan’ sözcüğü bu kentte kullanılmıştır. ‘Çoktanrılı’ insanlar ile Yahudilerin ‘birlikte yaşadıkları’ bu kentte ‘Mesih’, karşılığında İsa’nın ‘Hristos (Christ)’ adına göndermeyle sahneye çıkmıştı.
Bilmezler ki dünyada ilk ‘ekklesia (kilise-meclis)’, ne Kudüs’te, ne Efes’te ne de Vatikan’dadır. İlk kilise bu kentimize tepeden bakan yamaçta ‘mağaradan devşirme’ bir noktada kurulmuş olup ‘Aziz Petreus (St. Pierre)’ adını taşır. (…) 1963 yılında Papa 4. Paul burayı, Hıristiyanlara her yılın 29 Haziranı’nda ‘haç yeri’ ilan etti.
Bilmezler ki İncil’i dört aziz, dört ayrı yerde yazmıştır. Bunlardan ikisi Anadolu’dadır. Birini bu kentimizde Aziz Lukas yazmıştır. (…)
(…)Kentte, çoktanrılı halkla birlikte özgürlük içinde yaşayan Yahudilerin Hıristiyanlığa devşirilmesinden sonra, onlar da ‘Katolik, Ortodoks, Ermeni, Süryani, Protestan’ diye renklendiler.
Sonraki yüzyıllarda Müslümanlar da ‘Sünni, Alevi, Şii’ diye kente renk kattılar, ayrıca ‘Türk, Arap, Kürt’ olarak Hatay mozaiğinin renklerini yarattılar.
‘Tessera’, ‘mozaik’lerde kullanılan değişik renklerdeki küp biçimli taşçıklardır. Ressamın yönlendirdiği ustanın bu taşları yerleştirmesi ile mozaik yaratılır. Hatay, tarih boyunca olduğu gibi bugün de benzersiz bir ‘etnik mozaikistan’dır. (…)
(…) Bugün Yahudi ‘sinagogu’, Katolik, Ortodoks, Ermeni, Süryani, Protestan ‘kiliseleri’ ile Müslüman ‘camilerinin’ de Antakya’da birbirlerine komşu olmaları doğaldır. Antakya, Kudüs, Vatikan, Efes, Tarsus’tan sonra dünyada en çok dinsel amaçlı turist çeken bir ildir.”
Hatay’ın “tektanrılı” mozaiklerinden sonra “çoktanrılı” dönemden bir başka önemli buluntuyu o yazımızdan özetleyelim:
“(…) Böyle bir yörede her geçen gün kent içinde ve dışında yeni oteller yapılıyor ya da eski binalar onarılarak ‘butik’ otellere dönüştürülüyor. Dünyanın önemli otel zincirlerinden Hilton da, Hatay’da yerli bir girişimci ile yeni bir otel yapımına karar verdi. Otelin 17 dönümlük arazisi, 3. derece sit bölgesi içindeki yerel girişimcinin özel mülkiyetinde idi…(…)
Kazdıkça çıkan ‘çanak-çömleği’ mozaikler izledi. (…) Otel inşaat alanındaki kazılarda 20 bin kadar çeşitli taşınır kültür varlığı arasında 2 bin kadar da sikke bulundu. Taşınmaz kültür varlıkları arasında bir Roma hamamı, külhanı, havuzu ve künkleri ile gün ışığına çıkarıldı. (…)
Kuşkusuz en ilginç buluntu, şu ana kadar ‘dünyanın en uzun ve en büyük mozaiği’ oldu. Hiçbir insan ya da hayvan görselinin bulunmadığı, yalnızca geometrik bezemelerle yapılmış ve büyük olasılıkla bir kamusal alanda kullanılmış olan bu mozaik, kazıyı yapanları, bilimsel danışmanları, kurul üyelerini ve girişimciyi çok şaşırttı!
Yaklaşık 16 m. eninde, 46 m. uzunluğundaki mozaik, sellerin oluşturduğu bir çay yatağına gelince bitiyor gibi görünüyordu. (…) Bozulmadan kalan mozaik 850 m2 idi. (…)”
Otelin tasarımını, uluslararası ödüller kazanmış bir Türk mimarı mozaikli alanın üzerinde sütunlarla yükseltilecek biçimde çizdi. Yerel sivil toplum örgütleri olayın üzerine gittiler, otelin yapılamayacağı kararını mahkemeden çıkardılar.
***
Şimdi de Anadolu’nun “çoktanrılı” döneminden son yarım yüzyılın en önemli buluntusuna değinelim. Troia Savaşı’ndan sonra Anadolu’daki egemenlikler çökmeye, Balkanlar’dan, Kafkaslar’dan, güneyde denizlerden yeni kavimlerin göçleri ve işgalleri başlayınca Hititler güç günler yaşadılar.
Hitit Kralı 3. Arnuvanda’nın ne eşinden ne de hareminden çocuğu olunca yerine kardeşi Şuppiluliuma (İÖ 1200-1190) geçti. Hatay yöresi dahil Güneydoğu Anadolu Şuppiluliuma’ya destek verdi. Ancak göçler ve ayaklanmalar kralı zorluyordu. Bu olaylar Hitit devletinin ve Şuppiluliuma’nın sonunu getirdi!
Kanada Toronto Üniversitesi’nden arkeoloji profesörü Timothy Harrison 2004’ten beri Hatay’da “Tell (höyük) Tayinat’ta” kazı yapıyor. Harrison, geçen yıl Geç Hitit döneminden İÖ 9. yüzyılan kalma, 2 ton ağırlığında 1.6 m. boyunda bir “tunç aslan” heykelini Antakya Ticaret Borsası Başkanı Mehmet Ali Kuseyri’nin arazisinde bulmuştu.
Bu yıl ise son kral Şuppiluliuma’nın; “bazalt taşından” 1.5 m. yüksekliğinde, 1.5 ton ağırlığında, belden yukarısı olan, bir elinde kılıç, bir elinde başak tutan, gözleri “sabun taşından” yapılmış heykelini buldu.
Bu heykelin önemi birkaç noktada toplanıyor. Birincisi bir kralı tanıtması… İkincisi gözler sonradan eklendiği için bunların tüm olarak ele geçmesi… Üçüncüsü dönemin Anadolu’sunun “siyasal” ve “ekonomik” sorununu bir elinde “kılıç” ve öteki elinde “buğday başağı” ile yansıtması.
Bu yapıt Urfa Müzesi’ndeki 13 bin 500 yıllık, bilinen en eski insan heykelinden sonra dünyadaki en önemli buluntudur. Yapılmakta olan yeni Hatay Müzesi’nin başköşesini süsleyecek olan Şuppiluliuma, gözleri ile Gaziantep’de Zeugma Müzesi’ndeki “Menad (halkın Çingene Kız dediği)” mozağinin keskin gözleri gibi ziyaretçileri büyüleyecektir.
Küçükdalyan beldesinde 11 bin m2 sergileme alanlı yeni müze Hatay-Gaziantep-Urfa-Mardin doğrultusunu önemli turizm ve ekonomi çizgisine yönlendirecektir.
***
Ne var ki AKP’nin izlediği Suriye siyasası ile Hatay acı günler yaşıyor. Hatay’daki durumu, bu heykelin bulunduğu arazinin sahibi Kuseyri, “Kent ekonomisinde yaşanan ciddi hareketlilik, şimdilerde tümden durdu” sözleri ile açıklıyor.
Hatay Sanayici ve İşadamları Derneği Başkanı Gülay Gül şöyle diyor: “Birçok firma iflasın eşiğinde… Hatay böyle bir kriz görmedi… Sanayici, nakliyeci, ithalat-ihracatçılar, turizm firmaları ile tarım sektörü, esnaf, tüccar ve işadamları ekonomik anlamda çok ciddi etkilendi. Kredi ile TIR alanlar ve kredi ile şirketini büyüten firmalar mağdur durumda…”
Sanayi ve Ticaret Odası Başkanı Hikmet Çinçin’in açıklaması şöyle: “Hatay ekonomisine çok olumsuz yansımaları oldu. Hatay’ın dışsatımı 2010’da 250 milyon dolar iken 2011’de 150’ye düştü; 2012’de ise neredeyse sıfır…” Dışişleri Bakanımızın “0” sorun siyasası gerçekleşiyor!
***
Hatay AKP Milletvekili Hacı Bayram Türkoğlu, oğlu ile tartışan Dörtyol Emniyet Müdürlüğü’ndeki polislerin rütbelerini söktürerek, “katil, hırsız, ırz düşmanlarını” belirlemede kullanılan yöntemle, sıraya dizdirip ellerine numara verdirerek “teşhis” ettirtiyor. Sebep, AKP Gençlik Kolları Üyesi Hasan Uzun’un oğlunun, işlettiği Emniyet kantininde bir polisle tartışması… Polisler şükretsinler, başlarına çuval da geçirilebilirdi… “Mozaikistan Hatay”da böyle “tessera”lar da var!..
Yorum Gönder