Türkiye uzun süre operasyon dalgalarıyla biçimlendirildi. Ucu ve yanları açık soruşturmalar kapsamında
yapılan operasyonların her biri numaralandırılmış dalgalarla büyütüldü. Devamında davalar açıldı.
Bu davaların nasıl seyredeceğine ilişkin sorulara hükümet üyeleri de yanıt bulmakta zorlanırken devreye paketler girdi.
Dalgalarla çıkmaza giren yargılamalara paketlerle çözüm aranıyormuş gibi yapılıyor.
Yargı sistemimiz denizin üzerindeki boş bir teneke gibi. Dalgaların altında kalınca batmış görünüyor, dalgaların üstüne gelince çıkmış görünüyor.
Bata çıka gidiyor.
***
3. yargı paketi aylar süren tartışmaların ardından Meclis’in son günü çıktı. Daha bu paketin tam olarak ne getirdiğine ilişkin sorular yanıtlanmadan gözler 4. pakette!
Eskiden ekonomi paketleri vardı. Açılır, uzun uzun anlatılır ama, akılda fazla bir şey kalmazdı. Ama o paket sayesinde kamuoyunda çok tartışılması istenmeyen düzenlemeler de araya sıkıştırılır, kaynar giderdi.
Şimdi yargı paketleri var.
Artık hukuk da hükümetin istediği gibi değiştirebileceği, hemen her kuralı genişletip daraltabileceği icra alanlarından biri haline geldi.
İktidarın yayın organlarında yazan, 3. yargı paketinin beklentileri karşılamadığını düşünen akademisyen yorumcular da işin kolayını bulmuş. Eksikleri sıraladıktan sonra ekliyorlar:
“Bunlar 4. yargı paketinde giderilmeli.”
Bu boyutuyla bakıldığında, taksit taksit işlem yapıldığını söylemek de mümkün.
Bunun pek çok nedeni var.
Sistemle o kadar çok oynandı ki, neresinden düzeltmeye girişseniz başka bir yerinden gedik açılıyor. Sonraki paketle de o kapatılmaya çalışılıyor.
Gündemdeki davalara göre yasa çıkarılıyor. Başka bir dava öne çıkınca bu kez yeni yasa çözüm değil, sorun üretiyor.
Buna yargı sistemi denebilir mi?
Sistem, adı üstünde uyumlu, kuralları belli bir işleyişin adıdır.
Acaba yargı borsası mı demeli?
Kara mizah bir yana, yargı paketleri, “içinden ne çıkacak, bilene bir yasa ikramiye” yarışmasına döndü.
Eğer herhangi bir yasada yenileme yapmak, yasayı değişen koşullara uyarlamak gerekiyorsa elbette yapılır. Yasanın ne olduğu, neyin nasıl değiştiği bellidir.
Paketlerde ise iş öyle değil. Elektrik hırsızlarının affedilmesiyle özgürlük hâkiminin getirilmesi, eve haciz geldiğinde el konacak malların yeni listesiyle bölge ağır ceza mahkemelerinin kurulması aynı pakete konup “reform” adı altında sunuluyor. Ne kadarı reform ne kadarı deform belli değil.
Adalet Bakanı’nın çarşamba günkü açıklamalarından anlaşılıyor ki, 4. yargı paketi için torba açıldı. İçine konacaklar belli değil ama, medyaya sızdırılan haberlere bakılırsa tarif şu:
“3. pakette eksik bırakılanlar...”
***
Hukuk sopa ya da havuç değildir. Ama bizdeki uygulama bu düzeye indirildi.
Hukukun üstünlüğü kavramının uygulamadaki tarifi şu olsa gerek:
Hukuku kullanarak en üstten en alta her yere ulaşmak, her yeri biçimlendirip kontrol altına almak.
Paketlerle birlikte yargıda şöyle bir kavramdan söz edebiliriz:
Kontrollü düzensizlik!
Farklı yorumlara açık yasa çıkarıyorsunuz. Onu uygulayanlar da nerede nasıl yorum yapacaklarını biliyorlar. Böylece aynı yasa bir davanın bitmesine neden olurken benzer başka davanın en ağır hükümle sonuçlanmasını sağlayabiliyor.
Sosyal bilimlerin o ünlü kanunu bizim hukuk sisteminde şöyle hayata geçiyor:
Aynı yasa aynı davaların farklı mahkemelerde farklı sonuçlar doğurmasına neden olur!
Buna da yargısal demokrasi denir!
Yorum Gönder