Eski Genelkurmay Başkanı Başbuğ ile CHP milletvekilleri Haberal ve Balbay’ı mahkeme bırakmadı!
Üçüncü yargı paketinin uyandırdığı beklentiyi öfke ve hayal kırıklığına dönüştüren mahkeme kararı oybirliğiyle çıktı.
“Kuvvetli suç şüphesi” mevcutmuş ve adli kontrol tedbiri yetersiz kalırmış!
Kamu vicdanı kanıyor.
Karar mahkemenin duvarlarında yankılanırken sanıklarla yakınlarının uğradıkları yıkım insanın içini acıtan görüntüler yarattı.
Dünyaca ünlü hekim Prof. Haberal, kutsal kitabı referans vererek “Adalet Allah’ın emridir” diye bağırıyor, hakimlere dönerek “Suçum ne” diye soruyordu.
Sözler uçtu gitti
Üçüncü yargı paketi sözde uzun tutukluluğun adaletsizliğine çözüm getirecekti.
TBMM Başkanı Cemil Çiçek uyardı:
“Yargıçlarımızın çıkardığımız yasaların ruhunu iyi anlamaları lâzım.”
Adalet Bakanı Ergin “Kişi güvenliği ve özgürlüğünün daha güçlü teminata bağlanması amaçlanıyor” dedi.
HSYK 1. Daire Başkanvekili İbrahim Okur mahkemeleri engizisyona, Silivri’yi zindana çeviren tutuklamalara karşı yapılan paket daha projeyken görüşünü açıkça söylemişti:
“Ben olsam tahliye kararı verirdim..”
Bu kararı vermek şimdi daha kolaydı.
Ama sanki görünmeyen bir güç mahkemeleri siyasi bir bakış açısına kilitlemiştir.
Kanun koyucu ne yaparsa yapsın sonuç değişmiyor. Hele bu son kararlar?..
Kimse hukukun adalet ürettiğini söyleyemez.
Devletin temeli ne?
İntikam yargılaması sürecektir.
Dava politik bir bilek güreşine dönüşmüştür.
Mahkeme, kanun koyucu ile çatışmak pahasına aykırı karar vermiştir. Çünkü Başbakan böyle ters bir uygulamanın kendisini memnun edeceğini belli etmiştir.
Tutukluluk rejimini doğru yola koyma şansı en azından bu dava için zora girmiştir artık.
Tutuklu olarak yattıkları süre 5 yıla dayanan sanıklar var.
Tahliye taleplerine verdiği ret kararı, bir sonraki ay mahkemenin elini bağlayacaktır.
Beş yıllık davada, bir ay sonra ne değişecek de tahliye şartları doğacak?
Yargı bağımsızlığını zedeleyen suçlar çok acılar çektirecek, çok mağdurlar yaratacak görünüyor.
“Adalet mülkün temelidir” özdeyişi inşallah abartıdır. Doğruysa yanarız!
Sakın unutmayın
Demokratik toplumu hızla bozan hastalık “güç bende” duygusuna kapılmaktır.
Maalesef polis de, siyasetçi zümresi de bu hastalığa çok çabuk yakalanıyor.
Son örneği Hatay Dörtyol’da yaşadık.
Bir AKP milletvekilinin oğlu ile iki polis arasında cereyan eden tatsız bir olay, onur kırıcı bir uygulamaya dönüşünce kıyamet koptu.
Bereket haber, otosansür engelini aşıp medyada hak ettiği yeri aldı da gücünü kötüye kullananlar en azından utanılacak bir duruma düştüler.
Tabii asıl müeyyide, gücünü kötüye kullanan milletvekiline sandıkta ceza kesmektir.
Dörtyollular inşallah seçime kadar unutmazlar!
Yorum Gönder