İçerdeki ve dışardaki sevgili okurlarım, bugün Suriye ile savaş üzerine, “Yurtta Sulh Cihanda Sulh” ilkesinin yok edilişine ve Kadeş’e devam edecektim…
Yani “Savaş naralarını” yazacaktım.
Ama gel gör ki, “Özgürlük çığlıkları”, “Savaş naralarını” bastırdı…
Ben de planladığım yazıyı ileri bırakarak, “Özgürlük çığlıklarına” değineceğim…
Ama dün yazdığım gibi, “İnsanın en büyük düşmanı kendisidir” ilkesini aklımda tutup, kendimi kendime karşı korumaya çalışarak yazıyorum bu yazıyı!
Bu nedenle, duygularım henüz çok sıcakken, sadece gazetedeki Hatice Tuncer’in haberini özet olarak aktarmakla başlayacağım.
***
“İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi, ‘3. Yargı Paketi’nin 6 Temmuz’da yürürlüğe girmesinden 21 gün sonra tutuklu sanıkların tahliye taleplerini karara bağladı…
Üye hâkim Ercan Fırat tarafından okunan kararda… tahliye taleplerinin reddine ilişkin şu gerekçelere yer verildi:
‘Sanığın atılı suçları işlediğine dair kuvvetli suç şüphesinin bulunduğu, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi uygulamalarında, tutukluluk için makul suç şüphesinin yeterli görüldüğünün mahkeme içtihatlarında da belirtildiği, bu nedenle atılı suçu işlediğine dair kuvvetli suç şüphesi bulunduğu, sanık hakkında daha hafif koruma tedbiri olan Adli Kontrol Tedbiri uygulamasının yetersiz kalacağı anlaşıldığından isnat edilen suçu işlediğine dair kuvvetli suç şüphesinin bulunması nedeniyle tahliye taleplerinin reddine...’
Hâkim Ercan Fırat, Mustafa Ali Balbay’a ilişkin kararı 41. sırada okudu. Karar okunurken CHP Zonguldak Milletvekili Mehmet Haberal’ın fenalaşması üzerine salona çağrılan sağlık görevlileri müdahale etti.
Hâkim Ercan Fırat, 43. sıradaki Durmuş Ali Özoğlu’nun kararını okurken gazeteci Tuncay Özkan ‘Bunlar doğru gerekçe değil, bana suçumu söyleyin, yaptığınız yasaya aykırıdır’ diye bağırdı.
Özkan salondan çıkarılırken Mustafa Balbay da… bir sandalyenin üzerine çıkarak seyircilere şunları söyledi:
‘Biz hukuk ve adaleti size emanet ediyoruz. Herkesten rica ediyorum son 10 duruşmanın zabıtlarına bakılsın. Her şeyimizi alabilirler hatta özgürlüğümü bile ama moral gücümüzü asla alamazlar. Ayrıca son çıkan yasa ile birlikte kimler serbest kaldı, kimler içerde... Katiller serbest kaldı, bizler içerdeyiz bunu da unutmayın. Dışarı çıkarken taşkınlık yapmayın sakın malzeme vermeyin.’
Tutuklu sanık İşçi Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek de karara ‘Burası mahkeme değil. Fethullah Hoca divanı’ diye tepki gösterdi. İşçi Partili tutuklu sanık Erkan Önsel de seyircilere seslenerek, ‘Bu karar göstermiştir ki bizim özgürlüğümüz Türkiye’nin özgürlüğüdür’ dedi.
Salonda yaşanan gerginlik nedeniyle Mahkeme Başkanı Hüsnü Çalmuk duruşmaya kısa bir ara verdi. Ara verilmesinin ardından Mustafa Balbay, kendisini dışarı çıkartmak isteyen jandarma görevlilerine ‘Dokunmayın’ dedi. Diğer sanıklar da bu tartışmaya müdahale etti ve duruşmayı izlemeye gelen seyirciler alkışlarla protesto ettiler.
Mahkemenin kararına tepki gösteren bazı tutuklu sanıklar Gençlik Marşı’nı okudular.
Duruşma, verilen aranın ardından tekrar başladı… Salona alınmayan CHP milletvekilleri tepki gösterdi.”
***
Sevgili okurlarım, “Özgürlük çığlıkları” ile “Savaş naralarının” aynı anda yükselmesi bir rastlantı değildir:
Her ikisi de, AKP iktidarının on yıldır uyguladığı planlı, programlı, baskıcı, mezhepçi ve dışa bağımlı politikaların ortak ve birbirleriyle ilişkili sonuçlarıdır!
Yorum Gönder