Başkanlık ‘ne usulü’ olsun? - Ruhat Mengi

Cumhurbaşkanı Gül ’ün “başkanlık sistemi” denilen ve ABD’den başka bir ülkede başarılı olduğu görülmemiş “tek adam” sistemi ni onaylamadığı daha önceki konuşmalarından biliniyor.
Ama çoğu kez yapıldığı gibi “farklı görüş” ortadan kaldırılmaya veya “yumuşatılmaya” çalışılarak bu soru ona defalarca soruluyor. Yine soruldu ve Gül bu kez “Türkiye için uygun bir sistem olduğunu düşünmüyorum. Eğer demokrasiye yeni geçen bir ülke olsaydık anlaşılabilirdi ama Türkiye’de çok eskiden beri işleyen bir parlamenter sistem var ve ben bu sistemin doğru olduğuna inanıyorum. Zaten şu anda bile cumhurbaşkanı gereğinden fazla yetkiye sahip” demedi..

Dikkat çeken çelişki!

Yumuşattı açıklamasını; “daha önce bizim ‘Türk usulü’ demokrasimiz vardı ama noksandı. Buna benzer noksanlıklar olmaması lazım” dedi.. Okuyan ne anlıyor; “başkanlık sistemine karşı olmaktan vazgeçti de artık noksan olmamasını tartışmakta” .. Ama ( Taha Akyol röportajında) hemen arkasından “zamanı gelince tekrar cumhurbaşkanlığına aday olup olmayacağını oturup arkadaşlarıyla tartışacağını” da söylemiş.
Peki burada yeni bir soru işareti, daha doğrusu çelişki ortaya çıkmıyor mu? “Zamanı geldiğinde” cumhurbaşkanlığı zaten ortadan kalkmış, bugün “fazla” bulduğu yetkiler “başkan” da on kat daha fazlasına çıkmış olacak (Yani Gül için ‘zamanı’ bir daha hiç gelmeyecek).. Ayrıca bir cumhurbaşkanının konuşurken sözlerini ‘halkın kolayca anlayacağı şekilde, açık ve net hale getirmesi’ gerektiği gibi ‘daha önce yaptığı açıklamaları’ da birden unutmaması, hatta onları da net hale getirmesi gerekir.

‘Daha iyi demokrasi’ açıklanmalı

Mesela daha önce “parlamenter demokratik sistemin iyi işlediğini” anlatan bir konuşma yapmışsa ve arkasından “Türk usulü demokrasi eksikti, bu sistem de eksik olmasın” diyorsa bu eksiklerin “başkanlık sistemi gelirse nasıl tamamlanacağını”, eğer böyle bir ihtimal görüyorsa kendisinden dinlemek isteriz.
Defalarca yazdık, hukukçular anlattı ve zaten örneklerle ortada, bir baskı ve haksız yönetim söz konusu olduğunda gidilecek “bağımsız yargı” yok, bunları dile getirecek “bağımsız medya” yok, neredeyse tamamı yıllardır güçten yana “taraflı” yayın yapmakta..
Muhalefet partilerinin görüşleri hiç önem taşımaz hale getirilmiş, iktidarın istediği her şey ya kanunlarla veya olmuyorsa referanduma giderek sağlanıyor. Başkanın hatalı kararlarını durduracak “senato” yok.. Eyalet sistemi ve yetkileri paylaşan “eyalet valileri” de yok. Milletvekilleri ise bugünkünden beter “başkanın emrinde” olacak..
Tablo bu iken Sayın Gül acaba “muhalefet partilerini de tümüyle yok kılacak” başkanlık sisteminin, “Türk usulü demokrasideki eksikleri” nasıl tamamlayacağını açıklayabilir mi? Açıklarsa sanıyorum siyaset bilimciler , toplum ve hatta daha önce bu sistemin “denenip başarısız olduğu, diktatörlüklerle sonuçlandığı” ülkeler de fazlasıyla yararlanırlar.


Kafanıza ÇYDD kadar taş düşsün!

Bildiğiniz gibi Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği bugüne kadar her yıl ülke çapında“eğitim konusunda sıkıntısı olan” yüzbinlerce öğrenciye eğitim sağlamış olan en büyük sivil toplum kuruluşlarından biri. “Çağdaş bir eğitim ve yaşam felsefesi” ile ülkenin her köşesinde yeni şubeler açarak, 2009’da 30 bin olan kız öğrenci burs desteğini 2012 sonunda 55 bine, üniversite burs sayısını 33 binden 69 bine çıkararak (bütün baskılara, baskınlara, bilgisayarlara el koymalara rağmen) yollarına devam ediyorlar.

Müthiş gelişme

‘Burslu’ öğrencilerin ‘mezun olan’ gençlerin, “Çağdaş Gençlik Birimi” nin yer aldığı yeni projeler, engelli çocuklara yönelik çalışmalarda yer alacak gençlerin yurt dışında eğitilmesi , yarışmalar , Doğu’da ve her köşede okul , yurt , eğitim evleri açılması ve daha sayısız gelişme içinde ÇYDD ..
Ama tabii bu ülkede “iyilik cezasız kalmayacak” ya, kötülükten nemalananlar susmuyor. Son olarak Derneğe destek için bağış yapan “TPF ve BTF” isimli derneklerin, “EVS ve AGH” nin yabancı dernekler olduğu imajı yaratarak “diğer ülkelerin maddi desteğini aldıklarını” öne sürüyor, “ABD’den gelen paralarla okul yapıyorlar” diyerek yıpratmaya çalışıyorlar.

Çamur tutmaz!

Oysa Turkish Philantrophy Fondation (TPF) ve Bridge To Turkey Foundation (BDF) ABD’deki Türklerin kurduğu dernekler.. EVS; Avrupa Gönüllü Sistemi , AGH; Avrupa Gönüllülük Hizmeti ..
“Johnson and Johnson” ise Türkiye’de Türk şirketi kurmuş bir yabancı firma ve bu Türk şirketi küçük çocuklarla ilgili ürün sattığı için “2 ana sınıfı” açarak destek vermek istemiş. Yani söylenen yalanlar tabak gibi ortada.
Kendisi ülkeye katkı için, “gençlere, çocuklara yardım” için küçük parmağını kıpırdatmayanlar, bir de dönüp çamur at izi kalsın yöntemiyle karalamaya çalışıyorlar.
İsteyen bu zavallı gayretlerini sürdürsün ama ÇYDD gibi dürüst ve onurlu dernekler , yöneticileri gibi dürüst ve onurlu insanlar çamur tutmaz, o çamur döner sıvamaya çalışana bulaşır sonunda! Başkan Prof. Aysel Çelikel ve tüm derneği 24’üncü yıllarında gönülden kutluyorum.

Yorum Gönder

[blogger][facebook][disqus]

Kemalın Askeri

İletişim Formu

Ad

E-posta *

Mesaj *

Javascript DisablePlease Enable Javascript To See All Widget