‘Ne?’ - Mustafa Mutlu

“Son günlerde yaşanan gelişmeler içimizi acıtıyor...
Biz, devletin ve milletin varlığı ve bütünlüğü için, bayrağımızın varlığı için; evlatlarımızın ellerini kınalayıp, ‘Ya şehit ol ya gazi’ diyerek devletimize teslim ettik. Ancak görüyoruz ki, şu anda şehit kanı üzerinden, o paçavraların altında pazarlıklar yapılıyor.
Yaşanan bu gelişmeler bizi çok rahatsız ediyor.
Bizim evlatlarımız boşuna mı şehit oldu?
Başbakan hep, ‘Şehitleri ezdirmeyeceğiz’ dedi ama tam tersini yapıyor. ‘Pazarlık yapan şerefsizdir’ dedi, şimdi pazarlık masasında oturuyor...
‘Oslo süreci yok’ dedi ama orada görüştükleri ortaya çıktı... Habur’da mobil mahkemeler kurdular, suç duyurusunda bulunduk ama bir sonuç çıkmadı.
Milletvekilleri teröristlerle kucaklaştı, ‘Gereken yapılacak’ denildi ama yine bir şey yapılmadı. ‘Bedelli askerliğe karşıyım’ dedi ama bedellinin yolunu açtı...
Yetkililere sesleniyorum:
Derhal bu görüşmelerden vazgeçin!
Söylenen sözler ve devamında yapılan bu dönüşler içimizi acıtıyor, canımızı yakıyor... Bu yaptıklarınızla şehitlerin kanlarını içiyorsunuz, bu kanlar baldıran zehrinden daha acıdır.
Şimdi pazarlıklar neticesinde ‘akil adamlar” lafı ortaya atıldı. Biz onlara akil adamlar değil, atıl adamlar diyoruz.
Geçtiğimiz günlerde İmralı’da yapılan görüşmeler basına sızdı. Bunları üzülerek okuduk, sızanların içeriğine bakıyoruz ve büyük rahatsızlık duyuyoruz. Neden bu yazılanlar yalanlanmıyor?
On yıldır hükümetsiniz; bir adım atmadınız da şimdi mi aklınıza geldi?
Neyin karşılığında şimdi adımlar atmaya başladınız, ne tavizler verdiniz?
Hiçbir şehit ailesi bu görüşmelere destek vermiyor, vermez!
Sadece üzüntüyle izliyoruz.
Kimse Türk halkını kandırmaya çalışmasın; biz bu ihanete asla ortak olmayız. Emin olun bu haberleri dinlerken evlatlarımızın şehit olduğu günden daha büyük bir acıyı yaşıyoruz.
Şehit aileleri diri diri mezara sokulmaktadır.
Yazık oldu şehitlerimize, yazık oldu gazilerimize, yazık oldu ülkemize...”
İsyan dolu sözler!
Yukarıdaki sözler bana değil; Şehit Aileleri Dernekleri Federasyonu Genel Başkanı Hamit Köse’ye ait...
Kendisi de bir şehit babası...
Ziyaretine giden Türkiye Kamu-Sen heyetine söyledi bu sözleri. Ülkeyi bölmeye kalkışıp yayınladığı sözde “barış mesajı”nda “bizi bölenler”den yakınan...
Otuz bin kişinin ölümüne neden olup, bugün anneleri helalleşmeye çağıran teröristbaşının “ne” olduğunu hepimiz biliyoruz...
İyi de onlarla görüşenler ve sözüm ona “uzlaşmaya”, “aklamaya” ve bir de üstelik “maaş bağlamaya” çalışanlar “ne?”
PKK’nın amacı ortada:
Onların amacı “ne?”
Elbette, “kan dökülmesin...” Elbette, “başka anneler ağlamasın...”
Tamam da...
Bunun için verilen ödünler “ne?”

Paradoks!

Atatürk bu ülkeyi düşmandan kurtardı. Bizi “vatandaş” yaptı. Olanaksızlıklara karşın insan gibi yaşayacağımız bir ülke kurdu.
Onun bugünkü sıfatı:
“Katil”, “Diktatör”, “Deccal”, Faşist”, “Veled-i Zina...”
İsmet İnönü, Atatürk’ün sağ koluydu. Lozan Antlaşması’yla Türkiye’nin bağımsızlığını tüm dünyaya kabul ettirdi; ülkeyi II. Dünya Savaşı’na sokmadı. Evet; halkımız savaş günlerinde “ekmeği, tuzu, unu, şekeri, gazı karneyle aldı” ama tek bir vatandaşımız bile savaş nedeniyle ölmedi.
Onun bugünkü sıfatı:
“Katil”, “Diktatör”, “Faşişt”, “Zorba...”
Apo... Kuruluşundan altmış yıl sonra bu ülkeyi bölmeyi kafaya koydu. Yaktı, yıktı, öldürdü... Kardeşi, kardeşe düşman etti; ocakları söndürdü!
Onun bugünkü sıfatı:
“Başkan”, “Önder”, “Lider”, “Kahraman”, “Kurtarıcı...”
“Sıfat”ları bu kadar çarpıtıp; ödlekten kahraman, kahramandan diktatör paradoksu yaratanlar:
Allah hepinizi bildiği gibi yapsın!

GÜNÜN SORUSU

Otuz bin kişinin katilinin Diyarbakır’da okunan mesajını “ağlayarak” dinlediklerini yazan ve söyleyen “Ali Kemal”ler; sorum size:
Yukarıdaki sözleri okurken de bir damla olsun gözyaşı akıttınız mı?

Uyan Türkiye (21)

Ergenekon davasında ağırlaştırılmış müebbet hapis istemiyle yargılanan Malatya Üniversitesi Rektörü Fatih Hilmioğlu ağır hasta... Kanser!
Dört yıldır tutuklu ve artık gün sayıyor! Ancak mahkeme ısrarla tahliye talebini reddediyor.
Öte yandan ölümcül uyku apnesi hastalığına yakalanan Emekli Üsteğmen, Avukat Serdar Öztürk de “Fatih Hilmioğlu tahliye edilene kadar hastaneye gitmeyeceğim” diyerek tedaviyi reddediyor.
Devlet protokolüne göre bugün sıra Kültür ve Turizm Bakanı Ömer Çelik’te... Kültür ve Turizm Bakanı ama onun da Bakanlar Kurulu’nda bir oyu var. Siz de Silivri’de yaşananlara itiraz ediyorsanız, Ömer Bey’e mektup yazın:
Faks: (0312) 311 14 31
E-posta: ozel.kalem@kulturturizm.gov.tr

Yorum Gönder

[blogger][facebook][disqus]

Kemalın Askeri

İletişim Formu

Ad

E-posta *

Mesaj *

Javascript DisablePlease Enable Javascript To See All Widget