“Son günlerde yaşanan gelişmeler içimizi acıtıyor...
Biz,
devletin ve milletin varlığı ve bütünlüğü için, bayrağımızın varlığı
için; evlatlarımızın ellerini kınalayıp, ‘Ya şehit ol ya gazi’ diyerek
devletimize teslim ettik. Ancak görüyoruz ki, şu anda şehit kanı
üzerinden, o paçavraların altında pazarlıklar yapılıyor.
Yaşanan bu gelişmeler bizi çok rahatsız ediyor.
Bizim evlatlarımız boşuna mı şehit oldu?
Başbakan
hep, ‘Şehitleri ezdirmeyeceğiz’ dedi ama tam tersini yapıyor.
‘Pazarlık yapan şerefsizdir’ dedi, şimdi pazarlık masasında oturuyor...
‘Oslo
süreci yok’ dedi ama orada görüştükleri ortaya çıktı... Habur’da mobil
mahkemeler kurdular, suç duyurusunda bulunduk ama bir sonuç çıkmadı.
Milletvekilleri
teröristlerle kucaklaştı, ‘Gereken yapılacak’ denildi ama yine bir şey
yapılmadı. ‘Bedelli askerliğe karşıyım’ dedi ama bedellinin yolunu
açtı...
Yetkililere sesleniyorum:
Derhal bu görüşmelerden vazgeçin!
Söylenen
sözler ve devamında yapılan bu dönüşler içimizi acıtıyor, canımızı
yakıyor... Bu yaptıklarınızla şehitlerin kanlarını içiyorsunuz, bu
kanlar baldıran zehrinden daha acıdır.
Şimdi pazarlıklar neticesinde ‘akil adamlar” lafı ortaya atıldı. Biz onlara akil adamlar değil, atıl adamlar diyoruz.
Geçtiğimiz
günlerde İmralı’da yapılan görüşmeler basına sızdı. Bunları üzülerek
okuduk, sızanların içeriğine bakıyoruz ve büyük rahatsızlık duyuyoruz.
Neden bu yazılanlar yalanlanmıyor?
On yıldır hükümetsiniz; bir adım atmadınız da şimdi mi aklınıza geldi?
Neyin karşılığında şimdi adımlar atmaya başladınız, ne tavizler verdiniz?
Hiçbir şehit ailesi bu görüşmelere destek vermiyor, vermez!
Sadece üzüntüyle izliyoruz.
Kimse
Türk halkını kandırmaya çalışmasın; biz bu ihanete asla ortak olmayız.
Emin olun bu haberleri dinlerken evlatlarımızın şehit olduğu günden daha
büyük bir acıyı yaşıyoruz.
Şehit aileleri diri diri mezara sokulmaktadır.
Yazık oldu şehitlerimize, yazık oldu gazilerimize, yazık oldu ülkemize...”
İsyan dolu sözler!
Yukarıdaki sözler bana değil; Şehit Aileleri Dernekleri Federasyonu Genel Başkanı Hamit Köse’ye ait...
Kendisi de bir şehit babası...
Ziyaretine
giden Türkiye Kamu-Sen heyetine söyledi bu sözleri. Ülkeyi bölmeye
kalkışıp yayınladığı sözde “barış mesajı”nda “bizi bölenler”den
yakınan...
Otuz bin kişinin ölümüne neden olup, bugün anneleri helalleşmeye çağıran teröristbaşının “ne” olduğunu hepimiz biliyoruz...
İyi de onlarla görüşenler ve sözüm ona “uzlaşmaya”, “aklamaya” ve bir de üstelik “maaş bağlamaya” çalışanlar “ne?”
PKK’nın amacı ortada:
Onların amacı “ne?”
Elbette, “kan dökülmesin...” Elbette, “başka anneler ağlamasın...”
Tamam da...
Bunun için verilen ödünler “ne?”
Paradoks!
Atatürk bu ülkeyi düşmandan kurtardı. Bizi “vatandaş” yaptı. Olanaksızlıklara karşın insan gibi yaşayacağımız bir ülke kurdu.
Onun bugünkü sıfatı:
“Katil”, “Diktatör”, “Deccal”, Faşist”, “Veled-i Zina...”
İsmet
İnönü, Atatürk’ün sağ koluydu. Lozan Antlaşması’yla Türkiye’nin
bağımsızlığını tüm dünyaya kabul ettirdi; ülkeyi II. Dünya Savaşı’na
sokmadı. Evet; halkımız savaş günlerinde “ekmeği, tuzu, unu, şekeri,
gazı karneyle aldı” ama tek bir vatandaşımız bile savaş nedeniyle
ölmedi.
Onun bugünkü sıfatı:
“Katil”, “Diktatör”, “Faşişt”, “Zorba...”
Apo...
Kuruluşundan altmış yıl sonra bu ülkeyi bölmeyi kafaya koydu. Yaktı,
yıktı, öldürdü... Kardeşi, kardeşe düşman etti; ocakları söndürdü!
Onun bugünkü sıfatı:
“Başkan”, “Önder”, “Lider”, “Kahraman”, “Kurtarıcı...”
“Sıfat”ları bu kadar çarpıtıp; ödlekten kahraman, kahramandan diktatör paradoksu yaratanlar:
Allah hepinizi bildiği gibi yapsın!
GÜNÜN SORUSU
Otuz
bin kişinin katilinin Diyarbakır’da okunan mesajını “ağlayarak”
dinlediklerini yazan ve söyleyen “Ali Kemal”ler; sorum size:
Yukarıdaki sözleri okurken de bir damla olsun gözyaşı akıttınız mı?
Uyan Türkiye (21)
Ergenekon
davasında ağırlaştırılmış müebbet hapis istemiyle yargılanan Malatya
Üniversitesi Rektörü Fatih Hilmioğlu ağır hasta... Kanser!
Dört yıldır tutuklu ve artık gün sayıyor! Ancak mahkeme ısrarla tahliye talebini reddediyor.
Öte
yandan ölümcül uyku apnesi hastalığına yakalanan Emekli Üsteğmen,
Avukat Serdar Öztürk de “Fatih Hilmioğlu tahliye edilene kadar hastaneye
gitmeyeceğim” diyerek tedaviyi reddediyor.
Devlet protokolüne
göre bugün sıra Kültür ve Turizm Bakanı Ömer Çelik’te... Kültür ve
Turizm Bakanı ama onun da Bakanlar Kurulu’nda bir oyu var. Siz de
Silivri’de yaşananlara itiraz ediyorsanız, Ömer Bey’e mektup yazın:
Faks: (0312) 311 14 31
E-posta: ozel.kalem@kulturturizm.gov.tr
Yorum Gönder