Diyarbakır Meydanında Türkiye Cumhuriyeti Yoktu…

Çok kötü günlerden geçiyoruz.
İhanet dolu, hayınlık dolu günler…

İhanet çeteleri kara bulutlar gibi çökmüş sevgili yurdumuzun üstüne. Amerikan emperyalizmi ile dayanışma içerisinde ülkeyi bölmek için neyi var, neyi yok, tüm imkânlarını ortaya dökmüşler.
Her taraf diz boyu pislik. Nereye baksan, başını hangi yana çevirsen karşına bir yalaka, bir yandaş, bir yavşak çıkıyor.
Yalan yanlış haberler yapıyorlar. Gerçekleri çarpıtıyorlar
Halkı kandırıyorlar, aldatıyorlar.
Yüzlerine tükürüyorsun, sırıtarak, “Yağmur yağıyor” diyorlar…
Yani Ahmet Arif Ustanın deyişi ile “Dört yanımız puşt zulası…”
Yargı teslim alınmış. Basın sindirilmiş. Korkutulmuş.
İşin kötü tarafı dişe diş bir mücadele verip, ihanete karşı çıkması gerekirken, muhalefetin bir kesimi de bu ihanet çetelerine yardım ve yataklık suçu işlemekte…
Onlar, iktidarı ile muhalefeti ile Osmanlının son günlerine, Vahdettin’lere, Damat Ferit’lere, Mütareke Yıllarına rahmet okutuyorlar.
Hiç olmazsa, o yıllarda eline Türk bayrağını alan vatandaş Yunan işgalini, İngiliz İşgalini protesto edebiliyordu. İsyanını, öfkesini haykırabiliyordu.
Üstelik düşman çizmesi altındayken…
Günümüzde, 21. yüzyılda, şeriatçı AKP döneminde ise Türkiye Cumhuriyeti yurttaşı bu hakkını kullanamıyor. Eline Türk bayrağını alamıyor. “Türk’üm” diyemiyor. Diyenlerin, direnenlerin üzerine biber gazı sıkılıyor, tazyikli su sıkılıyor, yerlerde sürükleniyor.
Coplanıyor.
Ulusal bayramını kutlamak isteyen vatandaşın önüne barikatlar kurup, yolunu kesen devlet, Türk bayrağını, Türk ulusunu tanımayan ve ülkeyi parçalamak isteyen bölücülerin Nevruz bayramını kutlayabilmesi için elinden gelen, gelmeyen tüm çabayı ortaya koyuyor.
Emniyet müdürü, bir yandan, Diyarbakır Meydanını dolduran PKK’lıların Nevruzunu kutlarken, bir yandan da Kürtlere kötü davranmaması için polis memurlarına emirler yağdırıyor.
Meydanda bir tek Türk bayrağı yok.
Meydanda Türkiye Cumhuriyeti yok.
Meydanda Türkiye Cumhuriyeti yasaları yok.

İşlemiyor.
Meydanda Kürdistan var. Bebek katili APO var. Bölme, parçalama eylemi var, Sevr var…
Kürdistan fiilen ilan edilmiş durumda.
Diyarbakır meydanında Türkiye Cumhuriyetinin yasaları işlemiyor…
Kürt’e, Kürtlüğe, bölücülüğe yasak yok.

APO posterleri, PKK paçavraları ve Barzani bayrakları, tarlaya üşüşen çekirgeler gibi dört bir yanı kaplamış.

Yüzyıllar boyunca ekmeğini yedikleri, suyunu içtikleri, makamında valilik, cumhurbaşkanlığı yaptıkları ülkenin kabına pisliyorlar…
Yasaklar yurdumuzda, 29 Ekim’leri, 19 Mayıs’ları kutlamak isteyenlere, “Türk’üm” diyenlere var.
Vatanına, bayrağına, Cumhuriyetine, Ata’sına sahip çıkanların karşısına hemen Valisi ile, emniyeti ile, bakanı ile, Başbakanı ile devlet dikiliyor. “YASAAAKKKKK…” diyor.
YASAK. YASAK… KUTLAYAMAZSIN…
PKK’lılar meydanda “Barışa da varız, savaşa da…” diye pankart açıyorlar. Bir devlet yetkilisi, bir devlet görevlisi, bir Allahın kulu çıkıp da, “Sen Kime karşı, neye karşı savaşacaksın? Düşmanın kim?” diye sormuyor.
Esas görevi Cumhuriyeti korumak olan ve bunun için yoksul milletin vergilerinden kesilen maaşla geçinen, karnını doyuran Cumhuriyetin Savcısı, başsavcısı, askeri, polisi, yargıcı bunu sormuyor…
30 yıldan bu yana 40 bin kişiyi katleden, trilyonları heba edip, bu yoksul ülkenin daha da yoksullaşmasına neden olan bir terör örgütüne ve onun bebek katili Başkanına her şey serbest.
Mubah.
Koskoca Türkiye Cumhuriyeti devleti onun yönlendirmeleri, emirleri ile hareket ediyor.
Bir muhalefet milletvekili de Bebek Katili APO’nun Nevruz mesajını beklediklerini, ona göre hareket edeceklerini söylüyor… Daha işin başında, AKP iktidarı gibi o da böyle bir Türk, Türklük, Ulus devlet, Atatürk düşmanı bir yaratığı kabullenmiş oluyor…
Peki, anlaşacaktınız, uzlaşacaktınız, çamura yatacaktınız da neden, niçin, 40 bin kişinin ölümüne seyirci kaldınız, niçin 10 yıl boyunca anaların gözyaşının akmasına, kınalı kuzuların baharını bile yaşamadan kara toprakla buluşmasına izin verdiniz?
Ne değişti?
Kim değişti?
APO mu değişti?
PKK mı değişti?
Siz, cinayet örgütü militanlarının yurt dışına çıkınca silah bırakacağını mı sanıyorsunuz?
Siz, Bebek Katili APO’nun Kürdistan kurulmadan savaşı sona erdireceğini mi sanıyorsunuz?
İpin ucu puştun eline geçmiş, kedinin fareyle oynadığı gibi oynuyor Türkiye ile… Görmüyor musunuz?
Çok yazdık. Çok söyledik.
Şimdi, kısa ve öz konuşalım:
İKTİDARINIZLA, MUHALEFETİNİZLE, AMERİKA’NIZLA, AVRUPA’NIZLA, BÖLÜCÜLERİNİZLE GELDİĞİNİZ GİBİ GİDECEKSİNİZ.
Bu millet, “öldü, bitti, mahvoldu” denildiği zamanlarda, “Nasırlı ellerini toprağa koyup, dizinin üstünde doğrulmasını; yakılan, yıkılan harabelerin külünden yeni bir millet yaratmasını çok iyi bilir.
İnanmıyorsanız, yurtseverleri idam sehpasına gönderen ve İngilizlerin bir sözünü iki etmeyen, Kürt Nemrut Mustafa Paşa’ların öyküsünü bir kez daha dinleyin Tarih Babanın ağzından…

Yorum Gönder

[blogger][facebook][disqus]

Kemalın Askeri

İletişim Formu

Ad

E-posta *

Mesaj *

Javascript DisablePlease Enable Javascript To See All Widget