Rehber edindikleri merhum Başbakan Turgut Özal ABD’nin Irak’ı işgâline destek verirken, “1 koyup. 3 alacağız” demişti. 23 yıldır kaybettiklerimizin faturasını ödeye ödeye bitiremedik.
Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, İsrail’in “özrü”nü, “Üçte üç yaptık” skoruyla özetledi.
24 saat geçmeden “özür” faturasının ilk iki kalemi masaya kondu.
İsrail Başkanı Benyamin Netanyahu, Türkiye’den özür dilemelerinin ardındakı ana sebebi şöyle açıkladı:
“Değişen
gerçekler, bölgedeki ülkelerle ilişkilerimizi yeniden ele almamızı
gerektirdi. Suriye krizinin sürekli kötüleşmesi en önemli kaygımız. En
çok korktuğumuz da kimyasal silahların terör gruplarının eline
geçmesidir.
Suriye ile sınıra sahip olan Türkiye ve İsrail'in iletişim halinde olması önemli.”
İsrailcenin Türkçesi; “Suriye’deki
durum güvenliğimizi tehdit ediyor. Kimyasal silahların arkasında da
İran var. Hadi Mehmet, bizim adımıza Suriye ve İran’a karşı nöbete”!..
İkinci gol:
Dışişleri
Bakanı Ahmet Davutoğlu, Neteyahu’nun, Başbakan Tayyip Erdoğan’dan özür
dilemesinin ardından ABD Dışişleri Bakanı John Kerry ile görüşmüş.
Görüşme amacı “özür zaferini kutlama” değil, Kıbrıs’mış. Bunun İsrail’le ne alâkası mı var? Anlatayım:
ABD’deki
Noble adlı bir Yahudi şirketi Rum kesimi ile anlaştı, Doğu Akdeniz’de
petrol ve doğal gaz aramaya başladı. Rumlar İsrail’le de ortaklık kurdu.
Kısacası ABD ve İsrail kapı gibi bu işin arkasında. Bizimkiler Rumların
bu atağına karşı güya, Piri Reis gemisini Kıbrıs açıklarına gönderdi,
KKTC ile Münsahır Ekonomik Bölge anlaşması imzaladı, sonra gemimiz de o
anlaşma da ortadan kayboldu.
Başbakan Erdoğan, Obama ile görüşmesinde Noble şirketinin kulağını çekmesini istedi. Lakin “dost Obama”, “Özel şirkettir, karışamayız” cevabını verdi.
Rum
kesimi büyük ekonomik krize girdi. ABD ve Avrupa, Rum kesimini kurtarma
karşılığında adanın ortak doğal kaynaklarının teminat gösterilmesini
istiyor.
Açıkçası emperyalizm Kıbrıs ve Doğu Akdeniz’e el koymak üzere!.. Bu el koyma da elbette ki Obama’nın, “İttifakımız ölümsüz ve sonsuz” diye tarif ettiği İsrail adına yapılacak.
PKK- Suriye- İran üzerinden Doğu ve Güney Doğu, Kıbrıs üzerinden Akdeniz’den kuşatma resmen başlatılmıştır!..
Bir de ay sonunda şu Avrupa Parlamentosu Türkiye raporu açıklansın; “Türk
askerinin Kıbrıs’ı derhal terk etmesi... Yunanistan’ın Ege’deki
egemenliğini tanımamız... Rum kesimi ve İsrail’in NATO’ya katılımını
veto etmememiz” dayatılsın, Hanya’yı Konya’yı daha iyi anlayacağız.
Gördünüz mü “üçte üçü”?!.
Silivri, Hasdal, Hadımköy, Maltepe, Sincan, Mamak ve Şirinyer’e kucak dolusu sevgiler
Müyesser YILDIZ
24 Mart 2013
Yorum Gönder