Bu yazıyı yüreğim kana kana ağlayarak ve ellerim titreyerek yazıyorum…
Bir yanda dünyalar güzeli Balbay’ları küstürüp, belki de bir ömür boyu kaybetme ihtimali.
Ama öte yanda bir cinayete, hem de bir çocuk cinayetine seyirci,
hatta ortak olmak… Babasından önce bir çocuğun müebbet cezaya
çarptırılmasını seyretmek…
Hani kader anı veya karar anı denir ya, öyle bir noktadaydık. Sonunda
sevgili Barış Pehlivan’la tüm suçu, sorumluluğu ve bedeli üstlenip,
görevimizi yapmaya karar verdik.
Bizi kahreden, böyle zorlu bir ikilemde bırakan olay şu:
Silivri’de 5. yılına giren Gazeteci-Yazar, CHP İzmir Milletvekili
Mustafa Balbay’ın 12 yaşındaki kızı Yağmur’un başına inanılmaz şeyler
getirildi.
Odatv’de yazmıştık. Balbay’ın eşi Gülşah ve kızı Yağmur yaklaşık 10
gün önce Norveç’e gidip, Norveç Gazetecilik Enstitüsü ( Institutt for
Journalistikk / The Norwegian Institute of Journalism )’nce düzenlenen “Özgür Medya Konferansı”na katıldı. Anne-kız burada birer konuşma yaptı, konuşmaları çok ses getirdi.
Yağmur babasının tutuklanmasından sonra yaşadıklarını anlatırken, “Okulda teröristin kızı damgasını yedim” demişti.
İşte bu bir cümle Balbay ailesinin, özellikle de Yağmur’un hayatının alt üst edilmesini yetti.
Yağmur Ankara’da ünlü Tevfik Fikret Lisesi orta kısım birinci sınıfında okuyor.
Ve böylesine ünlü bir okul, Yağmur’un bu sözlerinden rahatsızlık duyup, küçücük bir çocuğa fatura çıkarıyor. Hem de ne fatura.
“Konuştun, suçlusun!..” diye tasdikname verseler… Veremiyorlar… Böyle bir şeyi nasıl yazsınlar?
Ya ne oluyor; çok başarılı Yağmur, birden bire tüm sınavlardan sıfır çekiyor!..
Soğukluk, ötekileştirme had safhada… “Git”tirmenin ileri versiyonu!..
Aile 10 gündür kan kusuyor… Yağmur okuldan soğumuş durumda… Karı-koca karar alıyor:
“Yağmur’a yeni bir okul bulana kadar kimse duymasın. Yağmur daha fazla yaralanmasın!..”
Gülşah Balbay günlerdir sokaklarda, Yağmur’a okul arıyor. Dönem ortası, kimi bu gerekçeyle kabul etmiyor, kimi, “sınavla alırız” diyor. Başka şeyler söyleyenler de var…
Şu kadarını bilin; Bu mesele Balbaylara bırakılamayacak kadar ciddi bir boyuta varmıştır.
Kamu vicdanının el koyması gerekmektedir.
Babacan görünümlü Milli Eğitim Bakanı Nabi Avcı, çocukları çok seven
Başbakan Erdoğan 12 yaşında bir çocuğa reva görülen bu zulme ne der
bilemeyiz, ama şunu biliyoruz:
Bu, bağıra bağıra gelen bir cinayettir…
Türkiye’de hiç kimse böyle bir cinayeti seyretmemeli… seyredemez…
Bu bir çocuğun babasından önce müebbet hapis cezasına çarptırılmasıdır…
Türkiye’de hiç kimse böyle bir acımasız bir infaza göz yumamaz… yummamalı…
Sevgili Mustafa Balbay, bilhassa da dünyalar güzeli sevgili Gülşah;
İnsanlık, ahlâk ve vicdan adına bunu yapmak zorunda kaldık.
Lütfen bizi bağışlayın.
Müyesser Yıldız
Odatv.com
Yorum Gönder