Teröristbaşının nevruz hezeyanının “muhteşem, tarihi, milat” olduğu gazına aman gelmeyelim.
Yıllardır söylediklerinden milim farkı yoktu. Sadece “diplomatik sos”la sunuldu. Yer yer Erdoğan’la, kimi yerde Dışişleri Bakanı Davutoğlu ile söylem ortaklığı yaptı.
Bir teröristin “Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ne diz çöktürdüğü” anlamına gelen şu sözleri yeterdi:
“İçinde
doğduğum çaresizliğe, bilgisizliğe, köleliğe karşı bireysel isyanımla
başlayan bu mücadele, her türlü dayatmaya karşı bir ruhu oluşturmayı
amaçlıyordu. Bugün görüyorum ki bu haykırış bir noktaya ulaşmıştır…”
Medyamıza göre, “Silahlı güçlere sınır dışına çekilme emri vermiş”!..
Göz göre göre milleti aldatma oyununa ortaklık ettiklerinden, söyleneni anlamak istemediler o kadar. Adam, “çekilin” demiyor, “o aşamaya geldik” diyor. Bunun bir son değil, yeni bir başlangıç olduğunu söylüyor. Herkesten, “sürecin hassasiyetlerini sonuna kadar gözetmesini” istiyor. Yani silahın sapından tutmaya devam ediyor.
Şu hezeyanların altını da çizelim:
“Biz
onlarca yılımızı bu halk için feda ettik, büyük bedeller ödedik, helal
olsun. Bu fedakârlıkların bu mücadelelerin hiç biri boşa gitmedi.
Kürtler öz benliğini, aslını ve kimliğini yeniden kazandı kutlu olsun.”
“Zaman çatışmanın, birbirlerini horlamanın değil, ittifakın, birlikteliğin ve helalleşmenin zamanıdır.”
40 bin insanın ölümünden sorumlu bu katil, kendisine ve teröristlerine “helâl olsun” diyor, “kutlama” yapıyor. Millete de “helâlleşme” aklı veriyor!..
Utanmazlığı görüyor musunuz; Ne bir pişmanlık, ne de özür!..
Teröristbaşıyla kol kola girenler geçmişte hiçbir benzerlik olmadığını itiraf ettikleri halde, yeni “süreç”le birlikte sık sık İngiltere-IRA anlaşmasını örnek verir oldu ya, şu notu düşmek istiyorum:
IRA
30 yılda 1800 kişiyi öldürdü. Bunlardan 650’si sivildi. IRA ve siyasi
uzantısı Sinn Fein en azından öldürülen siviller için özür diledi.
IRA’nın öldürdüğü polis ve askerler için de özür dilenmesi istendi.
Şu halimize bakın; Bir katil adeta Türk Milleti ve devletinin PKK’dan özür dilemesini bekliyor.
Devlet katkısı ve izniyle ortaya çıkan bu tabloyu örtecek malzeme de hazırlandı. İşte Başbakan Erdoğan’ın belirlediği o “gündem” örtüsü:
“Diyarbakır’da
yapılan böyle bir çözüm süreci mitinginde Türk bayrağının olması
gerekirdi. Bayrağın orada olmaması hâlâ bu süreci olumsuz etkilemek
isteyenlerin provokatif yaklaşımıdır. Tek devlet, tek bayrak mesajını
Diyarbakır’da da veren bir Başbakan olarak, Öcalan’ın mesajının içinde
de bunları görüyoruz, ancak bu uygulamalar mesaja ters düşüyor.”
Bir
katil devlete, millete meydan okumuş, Meclis’e 1921 Anayasası buyruğu
vermiş; Bunların önemi yok!.. Her şey tamam, fıstık yeşilimiz eksik
misâli, bayraksızlığa yanıyor!..
Sanki düne kadar o bayrağı yakan, yırtan bu adamlar değildi!..
Peki
daha birkaç ay önce 2 PKK’lının cenazesi geçiyor diye Beytüşşebap’ta
lojmanlardaki Türk Bayrağını, Mehmetçiğe indirten kimlerdi?
“Bayrağı korumak için indirttik” diyen kimdi?
PKK ve BDP, “Biz de bayrağı korumak için Diyarbakır meydanına getirmedik” karşılığını verirse, ne söyleyeceksiniz?
Millete bunları yaşatanlar o tarihi utancın altında kalacaktır, emin olun!..
Silivri, Hasdal, Hadımköy, Maltepe, Sincan, Mamak ve Şirinyer’e kucak dolusu sevgiler
Müyesser YILDIZ
21 Mart 2013
Yorum Gönder