Bu köşede, Bakırköy Belediye Başkanı Ateş Ünal Erzen‘in imar
skandalları ve usülsüz ihaleleriyle ilgili belgeler ve bilgiler
aktarıyoruz... Erzen ne şaşırtıcıdır ki, yazılanların hiçbirini
yalanlayamıyor, hatta “açıklama yaptım”diye yalan söylüyor.
Ancak
özellikle CHP’den anket-araştırma işleri alan Hakan Bayrakçı, önceki
akşam Erzen’i yıkama- yağlama yapmak için Ulusal Kanal’a çıkardı ve ne
yazık ki çanak sorular sordu...
Partilerin adaylarını belirlemek
için anket düzenleyen bir araştırma şirketi sahibinin, seçimlere
birbuçuk yıl varken “seçim programı”na başlaması ve adayları ekranda
pohpohlaması ne kadar etik ne kadar inandırıcı onu da Bayrakçı’ya iş
veren partiler düşünsün!..
Erzen ise Bakırköy’de ve CHP Genel
Merkezi’nde kendisine yönelik büyüyen tepkiden olsa ekrandan öfke
kustu... Erzen’in paniğini Bakırköylüler anlıyor!.. Oysa güneş balçıkla
sıvanmıyor... “Atılan çamur da paçaları ıslatmıyor!..”
Buradan tekrar
soralım; Bu köşede pafta numaralarına kadar yayımladık; Bakırköy’de 12
yeşil alan Erzen döneminde imara açıldı mı açılmadı mı?..
Erzen, tıbbi malzeme satan bir şirketin ortağı olan Bahar Sunman‘ı belediyenin sağlıktan sorumlu başkan yardımcısı yapmadı mı?..
Erzen
ve yardımcıları bu dönemde, bir sağlık şirketine bir milyon TL’ye yakın
usülsüz ödeme yaptıkları için yargılanmıyorlar mı?.. (Belgeyi bu
sayfada görebilirsiniz)
Sivil Toplum Kuruluşları Başkanı Ülker
Durukan, Bakırköy Belediyesi görevlilerince tartaklanarak belediyeden
atılmadı mı?. Bu davanın belgesi de Yargıtay’da?..
Belediyeyle ilgili
haberler yapan Vizyon gazetesinden M. A. ile Ataköy dergisinden Ö.A’nın
araçlarının kurşunlandığı Bakırköy’de; imar rezaletlerini yazan
gazeteci Ramazan Koşak‘ın belediyeye girişi niçin yasaklandı?..
Erzen
ısrarla sorduğumuz bu sorulara nedense aylardır yanıt veremiyor!..
Erzen’in basın yasasıyla ilgili cehaleti tekzip mekanizmasını
bilmemesinden de anlaşılıyor!.. Çünkü bozuk Türkçeyle yazılmış beş
satırlık komik fakslar Bakırköy’de yaşananları örtemiyor!.. Erzen,
yüreği yetiyorsa mahkemeye gitsin, belgelerle de orada
karşılaşacaktır...
Erzen ekranda saçmalayacağına ve hakaret
yağdıracağına şu soruya da yanıt versin; belediyede 2 milyon 700 bin TL
fazla mesai kimlere ödendi, bu konuda 829 sayılı Sayıştay ilamına
dayanılarak Bakırköy Savcılığı’na verilen şikayet dilekçesini okudu
mu?..
AKP’ye rant davası...
CHP’nin İstanbul Büyükşehir Belediye Meclisi üyesi Tuncer Özyavuz,
AKP’li Bağcılar ve Esenyurt belediyelerinin hukuksuz imar
uygulamalarıyla mücadele ediyor.
CHP İzleme Komisyonu, AKP’li
belediyelerle ilgili yeni davalar açmış. Örneğin Bağcılar ilçesi,
Göztepe Mahallesi’ndeki Göztepe Eğitime Hizmet Derneği’nin
mülkiyetindeki taşınmazın, özel sosyal- kültürel tesis alanına alınması
kararıyla ilgili İstanbul 6. İdare Mahkemesi’ne dava açılmış.
Özyavuz’un
verdiği bilgiye göre; AKP’li Esenyurt Belediyesi‘nin; afet sonrası
çadır kurulacak olan 4 bin metrekarelik araziyi ticaret alanına
dönüştürmesi nedeniyle de İstanbul 2. İdare mahkemesi’ne dava açılmış.
Bazı
duyarlı CHP’liler; İstanbul’da AKP’lilerin tüm imar hareketlerini takip
ediyor... Belli ki yerel seçimler yaklaştıkça daha vahim dosyalarla
karşılaşacağız.
Bu mücadele yeşil alanları ranta açan zavallılara da ithaf olunur!.. Unutmasınlar ki, “ateş” olmayan yerden duman çıkmaz!..
Anayasa’yı çökertme masası!..
“Sağır sultan” deyimini boş verin; bu ülkede okuryazar olmayan
yurttaşlar bile yaşananları ve derin tuzağı çok net anladı; “yeni
Anayasa” çabaları cumhuriyeti çökertme planıdır...
AKP bu planı
uygulamak için 10 yıldır çalışıyor. Hükümet bu plan için bürokraside
örgütleniyor, yasaları değiştiriyor, başta eğitim olmak üzere
cumhuriyeti ayakta tutan unsurları etkisiz hale getiriyor...
Bir
taraftan da ABD’nin de içinde olduğu derin bir plan yürütülüyor. O
planın içinde TSK’ye yönelik tutuklamaların yanı sıra “Atatürk’te
birleştik” diyenlere yönelik kıskaç da var. Başta İşçi Partisi, Aydınlık
gazetesi ve Ulusal Kanal yöneticileri olmak üzere gazeteciler ve bilim
adamlarına yönelik tutuklamalar da planın bir parçası...
Tabi bir de
CHP ve MHP’nin kaset tezgahıyla dizayn edilmesi çabaları var ki, bunun
beklenen etkileri ne yazık ki ortaya çıkıyor!..
Sözü uzatmayalım;
CHP ile MHP “yeni Anayasa” adlı tuzağı halen nasıl göremiyor?.. Bu iki
parti “Anayasa Uzlaşma Komisyonu” adı verilen masada halen niçin
oturuyor?.. Kılıçdaroğlu ve Bahçeli’yi o masada hangi güç, hangi uğurda
oturtabiliyor?..
Bunun bir mantıklı açıklaması olduğunu sanmıyorum
da, gaflet ve dalalet nasıl bu kadar derinlere sızabilmiş işte onu pek
anlayamıyorum!.. Gerisini de siz düşünün işte!..
Himalayalar’a kadar!..
Onuncu Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer, oğlunun düğününü Çankaya
Köşkü’nde yaptığında elektrik sayacındaki rakamı not ederek, parasını
cebinden ödeyecek kadar dürüst davranmıştı...
Önceki gün vefat eden 6. Cumhurbaşkanı Fahri Korutürk’ün eşi Emel Korutürk de savurgan olmadıklarını şöyle anlatmıştı:
“Çankaya’da 7-8 araba olmasına rağmen, oğlum üniversiteye araba ile gitmek isteyince biz ona araba aldık.”
Abdullah
Gül döneminde Çankaya Köşkü’nün şatafatı için trilyonlar harcanması
yetmemiş olacak ki, şimdi de Gül’ün memleketi Kayseri’ye Selçuklu ve
Osmanlı mimarisini yansıtacak bir cumhurbaşkanlığı köşkü yapılıyormuş...
Hem de Erciyes Dağı’na...
Gül, AKP’li Kayseri Belediyesi’nin bu girişimine niçin sessiz acaba?..
Yaratılan
algı şu; “İnsan yükseklere alışmaya görsün; Çankaya’nın rakımı az
gelmiş olmalı ki; birileri koltuklardan birini bu kez Erciyes’e
taşıyor... Anlayacağınız yükseklik hobisinin sonu yok, Himalayalar’a
kadar yolu var...”
Peki, İslam’da “israf haramdır” denilirken başkaları bunu nasıl anladı acaba?..
Yorum Gönder