Türkiyeli grip oldu, hastaneye koştu, evine kapandı ve sustu!
Hâlbuki ortada cami avlusuna bırakılmış gibi, kimsenin sahip çıkmadığı yanıtsız kalmış sorular var.
Bilsin bilmesin, kendisini ilgilendirsin ilgilendirmesin her konuda
konuşan Türkiyeli bu konuda susmayı, unutturmayı, kaçmayı tercih ediyor!
Aynen, “Yiğitliğin on’da dokuz’u kaçmak, biri hiç görünmemek” diyen delikanlı(!) gibi.
İmralı Zabıtlarında Öcalan’ın ve Kandil’e giden
Milletvekillerine Karayılan’ın söyledikleri, AKP Genel Merkezinin
kapısına yapıştı, öylece duruyor. Türkiyeli, bu sorulara mutlaka ve
mutlaka cevap vermelidir. Eğer cevap vermez ve susmaya devam ederse,
Türk Tarihi önünde Öcalan ve Karayılan ile aynı düşüncede olduğunu
kabullenmiş olacaktır.
Öcalan’ın, kamuoyuna sızan ve doğruluğu kanıtlanan İmralı zabıtlarında dedikleri;
*Eski yaşam alışkanlıklarını topyekûn bırakmak gerekir. Neden, çünkü bu bir rejim değişikliği olacak. Biz AKP’yi çıkaran gücüz.
*Siz de muallâktasınız. Tıpkı Sakine gibi. Bir daha kendi özsavunmanızı
hazırlamadığınız yere gitmeyin. Size bir vurduklarında, siz on
vuramayacaksanız gitmeyin, devlete güvenmeyin.
*Sayın Altan bilirsin. İslamcıların 40 yıllık rüyasıydı, rüyalarını biz gerçekleştirdik.
Biz iktidarı AKP’ye altın tepside sunduk.
*Sıkışma yok, darbeyi önledim. MİT’i düşürseydiler, Türkiye’de tüm
kaleler düşmüş olacaktı. Hakan Fidan tutuklansaydı, sonra sıra
Başbakan’a gelecekti. Darbeyi önleyebileceğimi fark ettim ve süreci
başlattım.
*Eylem Planına bir sayfalık ek yazdım. İkinci ek 4 sayfalık PARELEL DEVLET’LE ilgili sorulara cevaplar.
*Çekildiğimiz anda gerillayı daha da büyüteceğiz. Çekilirsek gerilla
biter görüşüne katılmıyorum. Suriye’de 50 bin, Kandil’de 10 bin, İran’da
40 bin var.
*(Gülerek) Ne ev hapsi, ne de af, bunlara gerek kalmayacak. Herkes,
hepimiz özgür olacağız. Bu olmazsa 50 bin kişiyle halk savaşı olacak.
Ölen ölecek, ben karışmıyorum. Yalnız herkes şunu bilmeli ki; Ne eskisi
gibi yaşayacağız, ne de eskisi gibi savaşacağız. Kendime güveniyorum.
Karayılan;
-TSK’yi bitirdik, AKP savaşı kazanamayacağı için, Önderlik ile görüşmeleri yapmak için yanına gitti.
-Biz değil, TSK Kürdistan’dan çekilmelidir.
-Bugün Sayın Öcalan resmi olarak muhatap alınmış, görüşme ve diyalog
başlamıştır. Kürdistan’da eşit ve özgür olmak istiyoruz. Özerk bir
yönetim istiyoruz. Biz yaparsak büyük yaparız. Kazanırsak büyük
kazanırız. Sayın Öcalan özgür olacak. Hep beraber özgürleşeceğiz.
Sayın Türkiyeli Eşbaşkan;
Bu sözlerin her bir kelimesi adam olan için, “kurşun”
gibidir. Bu sözler ayaküstü, laf olsun diye söylenmiş sözler değildir.
Söyleyenlerin kafası bulanıkken yani kokain çektikten sonra konuştukları
sözler de değildir. Aksine, üzerinde uzun-uzun düşünülmüş, Amerika ve
Barzani’ye danışılmış, yazıya dökülmüş sözlerdir.
Rejim Değişikliğinden-Paralel Devlete, Özerk Yönetimden- Özgür Kürdistan’a kadar giden sözler bunlar.
Günlerdir bu konuda, sizin ne düşündüğünüzü Türk Milleti merak
etmektedir. Bu iki cani, hayal mi görüyorlar, yoksa söyledikleri sizin
adamlarınızla yaptıkları görüşmelerde üzerinde mutabakata varılan
konular mıdır?
Bu noktadan sonra hiç kaçarınız kalmamıştır. Ne düşündüğünüzü,
neye inandığınızı açıkça-mertçe sizi seçenlere anlatmak zorundasınız.
Susmaya, kaçmaya devam ederseniz, yukarıdaki iki çakal gibi düşündüğünüz varsayılacaktır.
Ama şunu iyi bilin ki, bu iki çakalın dediklerine katılmak, yüzde yüz
VATANA İHANETTİR.
Sağlık ve başarı dileklerimle
16 Mart 2013
RİFAT SERDAROĞLU
rifatserdaroglu@gmail.com
twitter.com/rifatserdaroglu
0 532 211 00 11
Yorum Gönder