İşte korku! - Mustafa Mutlu

İktidar temsilcileri ve yandaşları her ne kadar hâllerinden hoşnut olsalar da özellikle muhaliflere yönelik izlemeler, dinlemeler, fişlemeler, soruşturmalar, yargılamalar, tutuklamalar toplumda büyük bir “korku imparatorluğu” duygusunun oluşmasına yol açtı.
Bugün bu imparatorluğun tutsağı olan ama en azından mertçe davranıp bunu itiraf edebilen bir okurumdan, T. Y’den gelen mektubu paylaşacağım sizinle... Elbette, kendisinin izniyle!
T. Y’yi yıllardır tanıyorum. Aslında “etkinliğinden” dolayı birçoğunuz da tanıyorsunuz. Kendisi Fatih Hilmioğlu ve Serdar Öztürk’ün sağlığı için başlattığımız kampanyaya katılmak istemiş ama korkmuş... Sonra da oturup duygularını şöyle ifade etmiş:

“Korkuyorum!”

“Sevgili Mutlu,
Bütün muhalif tutumuma ve esaret altında bulunan muhalifler için büyük bir ıstırap duymama rağmen, iletişim bilgilerini verdiğiniz kişilere herhangi bir yazı göndermedim. Sizin çabanıza da destek olmadım. Bizden isteğinizi yapmadım.
Size karşı mahcubum...
Mazeret üretmeye gerek yok:
Korktum.
Dilime hâkim olamayıp, özellikle sosyal paylaşım sitelerinde sözümü esirgemeden yaptığım eleştiriler yüzünden zaten korkmaktayım.
Kendim için değil korkum, ama mahkemeye verilirsem bütçem savunmama yetmez. Çoluk çocuk sefil olur. Oğlumun geleceğini karartırlar. Bunların yandaşlarının, destekçilerinin demokrat gibi, özgürlüklerden yana gibi görünmeleri yalan... İçleri cumhuriyete, cumhuriyetin kuruluş ilkelerine, Atatürk’e ve devrimlere karşı yalan ve iftirayla işlenmiş, ortadan kaldırılamaz bir kinle dolu...
Adresini verdiğiniz insanlara göndereceğim bir ileti, beni ve ailemi çok zor duruma sokar.
Bazen, hoşuma gitmeyen söz, tutum ve tercihleri yüzünden CHP’ye, en tepeden başlayarak ulaşabildiğim her seviyeye, en acımasız, en sert eleştirileri gönderiyorum ve aklıma korkmak gelmiyor.
Ama AKP ve Cemaat başka, CHP başka!
Duyduklarım bir yana, yaşayarak tanık olduklarım, sıradan üyelerinin bile gözlerinde okuduğum nefretin büyüklüğü, geri adım atmama sebep oluyor. (../..)
Siz bir de bunların ağababalarına yazı yazmamı istiyorsunuz.
Ben tutuklanırsam savunmamın yapılacağını, serbest kalana kadar aileme bakılacağını taahhüt ederseniz, tek başıma CHP’nin yapmakta olduğu muhalefetten çok daha etkili bir muhalefeti yaparak ortalığı birbirine katacağıma, burada beyni yıkanmışlara karşı gözümü budaktan sakınmadan karşı duracağıma söz veririm.
Sevgili Mutlu.. Karanlık bir dönemden geçerek daha da karanlık bir döneme doğru hızla gitmekteyiz.. Biliyorum; sıra bana, bize de gelecek.
Ama aileme, oğluma bulaşmalarını önlemeli, en azından mümkün olduğunca geciktirmeli, oğlumun okulunu bitirmesine engel olabilecek şartların oluşmasına sebep olmamalıyım.
Muhalefet görevimi doğruluktan ve adaletten ayrılmadan, pozitif bilimin ışığında ve gerçeklerin gölgesinde yapmaya, vatanımı ve Türk Milleti’nin her bir ferdini sevmeye devam edeceğim.
Ama tepedekilere bulaşmaya ya da cahil cesaretinin karşısına dikilmeye -şimdilik- korkuyorum.
Sevgiyle kalın.
T. Y.”

‘Şimdilik’e dikkat!

T.Y’nin mektubunu, toplumun önemli bir bölümüne egemen olduğunu düşündüğüm “korku imparatorluğu”nun ulaştığı boyutu anlatabilmek için sizinle paylaştım.
Ancak bugün bir yandan terör örgütüyle pazarlığa girip diğer yandan “dindar ve kindar nesil” yetiştirmek için cumhuriyetin ilke ve devrimlerini hedef alanlar iyi bilmeliler ki; T. Y’ler sadece “şimdilik” susuyor ve korkuyor.
Yani bu ülke, bazılarının sandığı gibi babalarının çiftliği değil..
Bu da böyle biline!

GÜNÜN SORUSU

T. Y’yi anlıyorum ve ona saygı duyuyorum... Ama sorum ona ve onun gibi düşünüp, mücadele etmeyi başka zamanlara erteleyenlere:
Siz çocuklarınızı korumak adına korkup susarken, aslında çocuklarınız için daha fazla korkmanız gereken günlere gidiyor olabilir miyiz?

Uyan Türkiye (16)

Ergenekon tutuklusu Fatih Hilmioğlu ağır hasta... Kanser! Kadın öldüren adamların, ırza geçenlerin, gasp işleyenlerin bile birkaç yıl tutuklu kalıp salıverildiği bu ülkede, o dört yıldır tutuklu olarak yargılanıyor ve artık gün sayıyor! Ancak mahkeme ısrarla tahliye talebini reddediyor.
Öte yandan ölümcül uyku apnesi hastalığına yakalanan Emekli Üsteğmen Avukat Serdar Öztürk de “Fatih Hilmioğlu tahliye edilene kadar hastaneye gitmeyeceğim” diyerek tedaviyi reddediyor. Biz de Silivri’deki bu dramları günlerdir “sorumsuz sorumlu devlet yetkilileri”ne anlatmaya çalışıyoruz.
Devlet protokolüne göre bugün sıra Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız’da.. Enerji Bakanı ama onun da Bakanlar Kurulu’nda oyu var. Siz de Silivri’de yaşananlara itiraz ediyorsanız, Taner Bey’e mektup yazın:

Faks: (0312) 222 94 05
E-posta: tyildiz@enerji.gov.tr

Yorum Gönder

[blogger][facebook][disqus]

Kemalın Askeri

İletişim Formu

Ad

E-posta *

Mesaj *

Javascript DisablePlease Enable Javascript To See All Widget