İktidar temsilcileri ve yandaşları her ne kadar hâllerinden hoşnut
olsalar da özellikle muhaliflere yönelik izlemeler, dinlemeler,
fişlemeler, soruşturmalar, yargılamalar, tutuklamalar toplumda büyük bir
“korku imparatorluğu” duygusunun oluşmasına yol açtı.
Bugün bu
imparatorluğun tutsağı olan ama en azından mertçe davranıp bunu itiraf
edebilen bir okurumdan, T. Y’den gelen mektubu paylaşacağım sizinle...
Elbette, kendisinin izniyle!
T. Y’yi yıllardır tanıyorum. Aslında
“etkinliğinden” dolayı birçoğunuz da tanıyorsunuz. Kendisi Fatih
Hilmioğlu ve Serdar Öztürk’ün sağlığı için başlattığımız kampanyaya
katılmak istemiş ama korkmuş... Sonra da oturup duygularını şöyle ifade
etmiş:
“Korkuyorum!”
“Sevgili Mutlu,
Bütün
muhalif tutumuma ve esaret altında bulunan muhalifler için büyük bir
ıstırap duymama rağmen, iletişim bilgilerini verdiğiniz kişilere
herhangi bir yazı göndermedim. Sizin çabanıza da destek olmadım. Bizden
isteğinizi yapmadım.
Size karşı mahcubum...
Mazeret üretmeye gerek yok:
Korktum.
Dilime
hâkim olamayıp, özellikle sosyal paylaşım sitelerinde sözümü
esirgemeden yaptığım eleştiriler yüzünden zaten korkmaktayım.
Kendim
için değil korkum, ama mahkemeye verilirsem bütçem savunmama yetmez.
Çoluk çocuk sefil olur. Oğlumun geleceğini karartırlar. Bunların
yandaşlarının, destekçilerinin demokrat gibi, özgürlüklerden yana gibi
görünmeleri yalan... İçleri cumhuriyete, cumhuriyetin kuruluş
ilkelerine, Atatürk’e ve devrimlere karşı yalan ve iftirayla işlenmiş,
ortadan kaldırılamaz bir kinle dolu...
Adresini verdiğiniz insanlara göndereceğim bir ileti, beni ve ailemi çok zor duruma sokar.
Bazen,
hoşuma gitmeyen söz, tutum ve tercihleri yüzünden CHP’ye, en tepeden
başlayarak ulaşabildiğim her seviyeye, en acımasız, en sert eleştirileri
gönderiyorum ve aklıma korkmak gelmiyor.
Ama AKP ve Cemaat başka, CHP başka!
Duyduklarım
bir yana, yaşayarak tanık olduklarım, sıradan üyelerinin bile
gözlerinde okuduğum nefretin büyüklüğü, geri adım atmama sebep oluyor.
(../..)
Siz bir de bunların ağababalarına yazı yazmamı istiyorsunuz.
Ben
tutuklanırsam savunmamın yapılacağını, serbest kalana kadar aileme
bakılacağını taahhüt ederseniz, tek başıma CHP’nin yapmakta olduğu
muhalefetten çok daha etkili bir muhalefeti yaparak ortalığı birbirine
katacağıma, burada beyni yıkanmışlara karşı gözümü budaktan sakınmadan
karşı duracağıma söz veririm.
Sevgili Mutlu.. Karanlık bir
dönemden geçerek daha da karanlık bir döneme doğru hızla gitmekteyiz..
Biliyorum; sıra bana, bize de gelecek.
Ama aileme, oğluma
bulaşmalarını önlemeli, en azından mümkün olduğunca geciktirmeli,
oğlumun okulunu bitirmesine engel olabilecek şartların oluşmasına sebep
olmamalıyım.
Muhalefet görevimi doğruluktan ve adaletten
ayrılmadan, pozitif bilimin ışığında ve gerçeklerin gölgesinde yapmaya,
vatanımı ve Türk Milleti’nin her bir ferdini sevmeye devam edeceğim.
Ama tepedekilere bulaşmaya ya da cahil cesaretinin karşısına dikilmeye -şimdilik- korkuyorum.
Sevgiyle kalın.
T. Y.”
‘Şimdilik’e dikkat!
T.Y’nin
mektubunu, toplumun önemli bir bölümüne egemen olduğunu düşündüğüm
“korku imparatorluğu”nun ulaştığı boyutu anlatabilmek için sizinle
paylaştım.
Ancak bugün bir yandan terör örgütüyle pazarlığa girip
diğer yandan “dindar ve kindar nesil” yetiştirmek için cumhuriyetin
ilke ve devrimlerini hedef alanlar iyi bilmeliler ki; T. Y’ler sadece
“şimdilik” susuyor ve korkuyor.
Yani bu ülke, bazılarının sandığı gibi babalarının çiftliği değil..
Bu da böyle biline!
GÜNÜN SORUSU
T. Y’yi anlıyorum ve ona saygı duyuyorum... Ama sorum ona ve onun gibi düşünüp, mücadele etmeyi başka zamanlara erteleyenlere:
Siz
çocuklarınızı korumak adına korkup susarken, aslında çocuklarınız için
daha fazla korkmanız gereken günlere gidiyor olabilir miyiz?
Uyan Türkiye (16)
Ergenekon
tutuklusu Fatih Hilmioğlu ağır hasta... Kanser! Kadın öldüren
adamların, ırza geçenlerin, gasp işleyenlerin bile birkaç yıl tutuklu
kalıp salıverildiği bu ülkede, o dört yıldır tutuklu olarak yargılanıyor
ve artık gün sayıyor! Ancak mahkeme ısrarla tahliye talebini
reddediyor.
Öte yandan ölümcül uyku apnesi hastalığına yakalanan
Emekli Üsteğmen Avukat Serdar Öztürk de “Fatih Hilmioğlu tahliye edilene
kadar hastaneye gitmeyeceğim” diyerek tedaviyi reddediyor. Biz de
Silivri’deki bu dramları günlerdir “sorumsuz sorumlu devlet
yetkilileri”ne anlatmaya çalışıyoruz.
Devlet protokolüne göre
bugün sıra Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız’da.. Enerji
Bakanı ama onun da Bakanlar Kurulu’nda oyu var. Siz de Silivri’de
yaşananlara itiraz ediyorsanız, Taner Bey’e mektup yazın:
Faks: (0312) 222 94 05
E-posta: tyildiz@enerji.gov.tr
Yorum Gönder