Son zamanlarda bazı kadınların, emekliyken vefat eden anne ve
babalarının maaşlarını alabilmek için eşlerinden boşandığını
duymuşsunuzdur. Diyanet İşleri Başkanlığı, bu konuda birkaç gün önce bir
açıklama yapmış ve “evliliğin maddi kaygılarla sona erdirilmesinin
ahlaki olmadığını, hileli boşanmayla alınan maaşın haram olduğunu”
söylemiş!
Çünkü, “Bu tür hileli yollarla elde edilecek gelirler, kamu malını zimmete geçirmek anlamına gelir”miş...
İyi de...
Diyanet İşleri Başkanı, acaba şu anda ülkemizdeki her üç-dört çiftten birinin boşandığını...
Bu
boşanmaların tamamına yakınının da maddi nedenlere dayanan şiddetli
geçimsizlikten kaynaklandığını biliyor mu? Eğer bir ülkede aile kurumu,
maddi kaygılar nedeniyle yok oluyorsa bunun sorumlusu sadece vatandaşlar
mı?
Onları “geçinebilecek” hayat koşullarına kavuşturmayan siyasetçilerin...
Durduk yerde işçi çıkaran ya da maaşlara yıllarca zam yapmayan işverenlerin hiç mi suçu yok?
Asıl onların yaptığı günah değil mi?
Size ne?
Ayrıca...
Bu
tür konular, din kurumlarının fetvalarıyla değil, yasalarla düzenlenir.
Meclis bir yasa çıkarır ve ölen yakınının emekli maaşını alabilmek için
hileli boşandığı tespit edilen kişilere ağır cezai yaptırımlar
uygulanır...
Sorun da kendiliğinden çözülür!
Bizde ise
Meclis’in işini son zamanlarda Diyanet İşleri Başkanı üstlenir oldu!
Meclis’in yasal düzenlemeyle çözmesi gereken sorunlar, Diyanet’in
fetvasıyla çözülmeye çalışılıyor...
Bunun adı, “devleti şeriat hükümlerine göre yönetmektir...”
Ve... Hem yasalarımıza, hem de anayasamıza göre ciddi bir suçtur!
Diyanet
İşleri Başkanı, “şeyhülislam”lığa özenebilir! Ancak asıl üzücü olan
cumhuriyet savcılarının, kendi varlık nedenlerine göz diken bu anlayışı
görmezden gelmesi...
Üstelik bu, Diyanet İşleri Başkanlığı’nın
hâkimliğe ve savcılığa soyunduğu ilk ve tek örnek de değil... Başkanlık;
kendisini yasamanın, yürütmenin ve yargının üstüne koyarak, hukuki
konularda dini ahkâm kesiyor, “laik devlet” ilkesine aykırı davranıyor.
Asıl
görevi, laik, sosyal, demokratik hukuk devletinin temel değerlerini
korumak olan Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı ise parmağını
kıpırdatmıyor!
Çok merak ediyorum; acaba Diyanet İşleri Başkanı,
Cumhuriyet Başsavcıları’na, Diyanet İşleri Başkanlığı hakkında
soruşturma başlatılmasının dinimize göre haram olduğu konusunda da bir
fetva mı verdi?
Bitmez!
İktidarın
sözüm ona terörü bitirmek ve akan kanı durdurmak için PKK’yla masaya
oturduğu, BDP heyetlerinin İmralı’yla Ankara arasında mekik dokuduğu şu
günlerde Ankara’da ve İstanbul’da yeniden bombalar patlamaya başladı.
İlk olarak bir ay kadar önce bir canlı bomba Ankara’daki ABD Büyükelçiliği’ne saldırdı.
Önceki
gece ise AKP Genel Merkezi’ne lav silahlı, Adalet Bakanlığı’na da
bombalı bir saldırı düzenlendi. Daha ne olduğunu anlayamadan bu kez dün
İstanbul’un Kartal ve Maltepe ilçelerinde bombalı saldırı girişimlerine
tanık olduk.
Bu saldırıları yapanların tek bir amacı var:
PKK’nın
çekilmesiyle oluşabilecek terör boşluğunu doldurup, Avrupa’daki 20
milyon Euro’luk uyuşturucu pazarına talip olduklarını göstermek!
Çok
merak ediyorum; iktidar, son günlerde sivrilmeye çalışan bu terör
örgütüyle de masaya oturacak mı? Ve acaba o masa, daha kaç terör örgütü
görecek?
GÜNÜN SORUSU
Hükümete
yakınlığıyla bilenen Türkiye Gazetesi’nin manşetten verdiği habere göre
iktidar, silah bırakacak olan PKK’lı teröristler için bir “topluma
kazandırma paketi” hazırlıyormuş... Alınacak önlemler arasında suça
karışmamış teröristler için fon kurulması ve eve dönenlere ekonomik
yardım yapılması ya da kredi verilmesi de bulunuyormuş... Sorum yasalara
ve anayasaya saygılı milyonlarca yoksul vatandaşa:
Kendinizi enayi gibi hissediyor musunuz?
Uyan Türkiye... (19)
Ergenekon
davasında ağırlaştırılmış müebbet hapsi istenen bilim insanı Fatih
Hilmioğlu, kanser hastası... Ancak “tedavi hakkı”, bizzat yargılandığı
mahkeme tarafından engelleniyor.
O tahliye edilmediği için
ölümcül “uyku apnesi” hastalığına yakalanan Emekli Üsteğmen, Avukat
Serdar Öztürk de tedaviyi reddediyor. Biz de Silivri’deki bu insanlık
dramına dikkat çekmek için “devleti yönetenler”e ulaşıp, “bir şey
yapmaları”nı istiyoruz.
Eğer siz de yapılanları haksızlık olarak
görüyorsanız, devlet yönetiminde söz sahibi makamları arayarak kendi
duygularınızı iletmeyi ihmal etmeyin.
Protokol listesinden devam ediyoruz; sıra bugün Milli Savunma Bakanı İsmet Yılmaz’da...
“Onun bu konuyla ne ilgisi var” demeyin; çünkü onun da her “iç sorun” hakkında diğer bakanlar kadar söz hakkı var:
Faks: (0312) 418 47 37
E-posta: ismet.yilmaz@msb.gov.tr
Yorum Gönder