Mart ayının ikinci yarısı, Kuzey yarım küresinde yaşayan halklar için kış mevsiminden ilkbahara geçişi müjdeler.
Orta Asya ve Mezopotamya’da yaşayanlar, bu müjdeyi kendi örf, adet ve gelenekleri uyarınca kış mevsiminin bitişi ve baharın gelişinin bayramı olarak kutlarlar.
Ölümsüz şair Nazım Hikmet’in dizelerinde anlattığı şekilde, "Dört nala gelip Uzak Asya’dan Akdeniz’e bir kısrak başı gibi” uzanmadan önce biz Türkler, ata vatanımızda bıraktığımız bu geleneği, sadece Mezopotamya kökenli Kürt halkının tekeline mi terk ettik?
Bununla da kalmadık.
Gün oldu esen rüzgarlar ne dediyse, Kürt kökenli vatandaşların 21 Mart için düzenledikleri bu kutlamaları ya yasak etmeye; yada son yıllarda yer yer yapıldığı gibi "cılız bir öğrenci müsameresi olarak" sergilemeyi de düşündük!
Birkaç yıl önce Sayın Muammer Güler, İstanbul Valisi iken Sultanahmet’te yakılan Nevruz ateşi üstünden Garnizon Komutanı bir general ile kol kola nasıl atladıkları hafızamdadır.
21 Martı, tıpkı 1 Mayıs gibi kırmızı çizgilerle çevrilmiş görmek, birincisinde güneydoğuda yaşayan Kürtleri, ikincisinde de bu emek bayramını alanlarda kutlamak isteyen insanlarımızı itip kakmak, aralarına provokatörlerin girmesini bahane ederek bayram coşkusunu burunlarından getirmek ne kadar ayıp idiyse; bugün de 21 Mart’ı ünlü "Açılım" Takviminin gereği olarak sadece Mezopotamya halklarına mal etmek o kadar cehalet kokan ve dahası ırkçı bir girişimdir.
Başlangıcı Milattan beş bin yıl önce Hun Türklerinin 21 Mart’ı selamlamak için kırlara çıktıkları Nevruzun, günümüzde özellikle Orta Asya’daki Türki Cumhuriyetlerde resmi bir bayram olarak kutlandığı biliniyor. Bu kutlamaları görmek isteyenler 21 Mart sabahı erken saatlerde TRT’nin Avrasya Kanalını açarlarsa, Azerbaycan'dan başlayarak, Özbeklerin "Nevruz", Türkmenlerin Newruz, Kazakların "Nauriz" ve Kırgızların "Newruz" diye tanımladıkları bu günü ulusal bir bayram olarak görkemli tören alanlarında nasıl coşku ile kutladıklarını ve bu törenlere Cumhurbaşkanlarının da katıldıklarını da izlemiş olurlar.
AKP’nin "Açılım" adı altında başlattığı kalıcı barış sürecine, asıl niyetin ne olduğuna bakmaksızın destek olmaktan yanayım.
Ancak birçok işte olduğu gibi abartıya kaçmadan!
Ve PKK’yla, Avrupa ülkelerinde, masaya oturmak gibi bir zillete başvurulmadan!
Yorum Gönder